Birinci ihtimal AK Parti-CHP koalisyonu. İkinci ihtimal AK Parti-MHP koalisyonu olarak görünüyor. Sürpriz ise AK Parti-HDP koalisyonu veya dışardan destekli AK Parti azınlık hükümeti olabilir. Bunların hiç biri gerçekleşmezse tek yol kasımda erken seçimdir.
7 Haziran seçiminde Mi llet, hiçbir partiye tek başına iktidar olma izni vermedi. AK Parti yüzde 41 oyla birinci oldu ve 258 milletvekili çıkardı. CHP’nin oyları önceki seçime göre 1.5 puan azaldı. CHP, yüzde 24’lik oy oranı ile ikinci oldu ve 132 milletvekili çıkardı. MHP ise oylarını yüzde 3 arttırmasına rağmen yüzde 16 ile üçüncü oldu ve 80 milletvekili çıkardı. Son olarak HDP, yüzde 13 ile Meclis’e giren dördüncü parti oldu ve 80 milletvekili çıkardı. MHP’nin HDP’den yaklaşık 3 puan fazla olmasına rağmen milletvekili sayısının aynı olması kafaları karıştırmış görünüyor.
Şimdi ortaya çıkan gri tabloya göre ya koalisyon, ya erken genel seçim…
Temmuz ayı koalisyon görüşmeleriyle geçecek gibi… 30 Haziran’da mecliste yapılan oylama ile dördüncü turda AK Parti adayı İsmet Yılmaz en çok oy alarak TBMM’nin 26. Başkanı olarak göreve başladı. Bundan sonra Teamüller gereği Cumhurbaşkanı, hükümeti kurma görevini öncelikle AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’na verecek. Temmuz ayı koalisyon görüşmeleri ile geçecek gibi. Sonuç alınamazsa bu durumda erken genel seçimlerin kasım ayında olacağı varsayımıyla hareket edersek Türkiye, ekonomik olarak 2015’i kayıp yılı ilan etmiş gibi…
2016 yılı önümüzde, meçhul… Kayıp yıl mı kazançlı yıl mı? Ancak o da tam gri bir tablo olarak geleceğimize ışık tutamıyor…
Herkes oturup durum değerlendirmesi yaparken AK Parti, 12 yıl aradan sonra iktidarı bir başka parti ile bölüşmemek için nerede hata yaptık sorusuna cevap arıyor…
Nedenler acık seçik ortada…
Seçime üç beş gün kalana kadar yapılan anketlerde yüzde 14’lük bir kitlenin AK Parti’ye daha önce oy vermesine rağmen kararsız kalması seçimlerden farklı bir sonuç çıkmasına neden oldu. Kafalar karışık. Bunların kafaları neden karışık diye sorulduğunda şöyle bir durum ortaya çıkıyor. Eş, dost, yakın, tanıdık, akraba, çıkar ilişkilerinin birbirine girmesi sonucu yapılan listelerde bölgelerinde sevilen sayılan insanların dışlanması… 3 dönem kuralı sebebiyle sevilen tecrübeli isimlerin aday olmaması, yeni adayların kamuoyu tarafından tanınmaması sebebiyle AK Parti dördüncü dönemine en tecrübesiz kadro ile girdi.
Dört bakan olayında bazı bakanların tutum ve davranışlarının sosyal medyada görüntülü servis edilmesi, binlerce memurun sürgün edilerek düzenlerinin bozulması… İnançlı kesimlere gerekli araştırılma yapmadan sırf makam, koltuk uğruna çok kolaydan paralelci damgasının basılarak taciz ve yer değişimi…
Peki CHP neden fazla oy alamadı?
2011 seçimlerinde 135 milletvekili olan CHP’de kayıp sadece 3 sandalye. Oylarını yüzde 3 artıran MHP de Meclis’teki sandalye sayısını 80’e çıkardı.
CHP, 2015 seçimlerinde çok daha fazla kan kaybetmemesinin en önemli sebebi söylemini değiştirmesi. İllerde ön seçim sonuçlarına göre aday belirlemesi ve daha önceki seçimlerde yaptığı hatayı terk ederek sadece AK Parti’yi eleştirmek yerine bu seçimlerde ülkeye yapacağı hizmetlerle ilgili projeler sunması… AK Parti’deki kan kaybının asıl sebebi ise son 12 yılda yapılan hizmetleri, “Onlar konuştu biz yaptık” gibi bir söyleyiş tarzı ile hizmetler üzerinden propaganda yapılması.
Siyasi partilerin kuruluş amacı, iktidar olmak, ülkeyi yönetmek, ülkeyi yönetirken de milletin refah seviyesini yükseltmektir… Son 12 yılda kim olursa olsun, bu ülkeyi yöneten siyasi kadrolar mutlaka az ya da çok eserler ortaya koyar. Ama 2003 yılındaki ekonomik kriz döneminde milletin tek başına iktidar ol dediği AK Parti 2003-2007 yıllarında yaptığı hizmetlerle halkın gönlünde taht kurdu. Bu dönemde hiçbir milletvekili veya bakan için, yolsuzluk, rüşvet, vs. gibi olumsuz bir tek dedikodu olmadı. 2007-2011 yılları arasında ise gerçekten hizmet için yola çıkan kadrolara yavaş yavaş menfaat grupları sızmaya başladı. Ancak 2011 yılına kadar hizmetler hız kesmeden devam etti.
Bu güzel çalışmaları halk AK Parti’ye yüzde 49 oy vererek taçlandırdı. 2011’den sonra ise maalesef çıkar çevrelerinin siyasi kadrolara sızmasıyla başlayan iltimas ve birtakım söylentilere halkın cevabı 2015’te uyarı oldu. Şimdi halk bu uyarının dikkate alınıp alınmadığının cevabını bundan sonraki ilk genel seçimlerde gösterecek. Daha önce ANAP’ın, DYP’nin CHP’nin başına gelenlerden bugün AK Parti kadroları ders almalı. Yanlarına çıkar için sokulan menfaatçi kadroları derhal ayıklamalı. Menfaat uğruna yağcılık çeken, AK Parti yöneticilerinin etrafını perdeleyen danışmanlar ordusunun etkileri azaltılmalı. Çünkü onlar parti yöneticileriyle halk arasına giren çevik kuvvet ordusu gibi tepki topluyor. Bütün bunların yanı sıra Türkiye ekonomisinin içindeki durum. Üretim yerine tüketim ekonomisine hızlı geçiş yapılan bir surec yaşaması.
Ama en önemlisi, Türkiye’nin 2011 ila 2014 arasında ekonomik büyüme oranının yüzde 5’inaltına düşerek yüzde 4.2 olarak gerçekleşmesi… İşte böyle bir ortamda, iş dünyası 2015’i kayıp, 2016’yı meçhul, 2017’i umut yılı olarak görmek istiyor.
Şimdi ortaya çıkan gri tabloya göre ya koalisyon, ya erken genel seçim…
Temmuz ayı koalisyon görüşmeleriyle geçecek gibi… 30 Haziran’da mecliste yapılan oylama ile dördüncü turda AK Parti adayı İsmet Yılmaz en çok oy alarak TBMM’nin 26. Başkanı olarak göreve başladı. Bundan sonra Teamüller gereği Cumhurbaşkanı, hükümeti kurma görevini öncelikle AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’na verecek. Temmuz ayı koalisyon görüşmeleri ile geçecek gibi. Sonuç alınamazsa bu durumda erken genel seçimlerin kasım ayında olacağı varsayımıyla hareket edersek Türkiye, ekonomik olarak 2015’i kayıp yılı ilan etmiş gibi…
2016 yılı önümüzde, meçhul… Kayıp yıl mı kazançlı yıl mı? Ancak o da tam gri bir tablo olarak geleceğimize ışık tutamıyor…
Herkes oturup durum değerlendirmesi yaparken AK Parti, 12 yıl aradan sonra iktidarı bir başka parti ile bölüşmemek için nerede hata yaptık sorusuna cevap arıyor…
Nedenler acık seçik ortada…
Seçime üç beş gün kalana kadar yapılan anketlerde yüzde 14’lük bir kitlenin AK Parti’ye daha önce oy vermesine rağmen kararsız kalması seçimlerden farklı bir sonuç çıkmasına neden oldu. Kafalar karışık. Bunların kafaları neden karışık diye sorulduğunda şöyle bir durum ortaya çıkıyor. Eş, dost, yakın, tanıdık, akraba, çıkar ilişkilerinin birbirine girmesi sonucu yapılan listelerde bölgelerinde sevilen sayılan insanların dışlanması… 3 dönem kuralı sebebiyle sevilen tecrübeli isimlerin aday olmaması, yeni adayların kamuoyu tarafından tanınmaması sebebiyle AK Parti dördüncü dönemine en tecrübesiz kadro ile girdi.
Dört bakan olayında bazı bakanların tutum ve davranışlarının sosyal medyada görüntülü servis edilmesi, binlerce memurun sürgün edilerek düzenlerinin bozulması… İnançlı kesimlere gerekli araştırılma yapmadan sırf makam, koltuk uğruna çok kolaydan paralelci damgasının basılarak taciz ve yer değişimi…
Peki CHP neden fazla oy alamadı?
2011 seçimlerinde 135 milletvekili olan CHP’de kayıp sadece 3 sandalye. Oylarını yüzde 3 artıran MHP de Meclis’teki sandalye sayısını 80’e çıkardı.
CHP, 2015 seçimlerinde çok daha fazla kan kaybetmemesinin en önemli sebebi söylemini değiştirmesi. İllerde ön seçim sonuçlarına göre aday belirlemesi ve daha önceki seçimlerde yaptığı hatayı terk ederek sadece AK Parti’yi eleştirmek yerine bu seçimlerde ülkeye yapacağı hizmetlerle ilgili projeler sunması… AK Parti’deki kan kaybının asıl sebebi ise son 12 yılda yapılan hizmetleri, “Onlar konuştu biz yaptık” gibi bir söyleyiş tarzı ile hizmetler üzerinden propaganda yapılması.
Siyasi partilerin kuruluş amacı, iktidar olmak, ülkeyi yönetmek, ülkeyi yönetirken de milletin refah seviyesini yükseltmektir… Son 12 yılda kim olursa olsun, bu ülkeyi yöneten siyasi kadrolar mutlaka az ya da çok eserler ortaya koyar. Ama 2003 yılındaki ekonomik kriz döneminde milletin tek başına iktidar ol dediği AK Parti 2003-2007 yıllarında yaptığı hizmetlerle halkın gönlünde taht kurdu. Bu dönemde hiçbir milletvekili veya bakan için, yolsuzluk, rüşvet, vs. gibi olumsuz bir tek dedikodu olmadı. 2007-2011 yılları arasında ise gerçekten hizmet için yola çıkan kadrolara yavaş yavaş menfaat grupları sızmaya başladı. Ancak 2011 yılına kadar hizmetler hız kesmeden devam etti.
Bu güzel çalışmaları halk AK Parti’ye yüzde 49 oy vererek taçlandırdı. 2011’den sonra ise maalesef çıkar çevrelerinin siyasi kadrolara sızmasıyla başlayan iltimas ve birtakım söylentilere halkın cevabı 2015’te uyarı oldu. Şimdi halk bu uyarının dikkate alınıp alınmadığının cevabını bundan sonraki ilk genel seçimlerde gösterecek. Daha önce ANAP’ın, DYP’nin CHP’nin başına gelenlerden bugün AK Parti kadroları ders almalı. Yanlarına çıkar için sokulan menfaatçi kadroları derhal ayıklamalı. Menfaat uğruna yağcılık çeken, AK Parti yöneticilerinin etrafını perdeleyen danışmanlar ordusunun etkileri azaltılmalı. Çünkü onlar parti yöneticileriyle halk arasına giren çevik kuvvet ordusu gibi tepki topluyor. Bütün bunların yanı sıra Türkiye ekonomisinin içindeki durum. Üretim yerine tüketim ekonomisine hızlı geçiş yapılan bir surec yaşaması.
Ama en önemlisi, Türkiye’nin 2011 ila 2014 arasında ekonomik büyüme oranının yüzde 5’inaltına düşerek yüzde 4.2 olarak gerçekleşmesi… İşte böyle bir ortamda, iş dünyası 2015’i kayıp, 2016’yı meçhul, 2017’i umut yılı olarak görmek istiyor.