Türkiye’nin iş dünyasında büyük bir potansiyel olduğunu gören yabancı yatırımcılar, özellikle sanayi, teknoloji ve yenilenebilir enerji alanlarında yeni fırsatlar arayabilir. Bu da yerli girişimcilerin küresel pazara açılmalarına olanak tanıyacak.
Türkiye ekonomisi, 2024 yılını zorlu bir ortamda geride bırakırken, 2025 yılına dair beklentiler karışık bir tablo çiziyor. Enflasyon, faiz, döviz kurları, işsizlik oranları ve asgari ücret artışı gibi pek çok parametre, 2025 yılında Türk iş dünyasını ve ekonomiyi şekillendirecek. Ancak, her zorlukla birlikte yeni fırsatlar da doğuyor.
ENFLASYON VE ALIM GÜCÜ SORUNU
2024 yılı itibariyle Türkiye, enflasyonla mücadele konusunda önemli bir mesafe kaydetse de, enflasyon oranları hâlâ iş gücü ve tüketici açısından ciddi bir tehdit oluşturmakta. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2024 yılı sonu itibariyle enflasyon oranı yüzde 45 bandında gerçekleşeceği görülüyor.
2025 yılı için de enflasyonla mücadele stratejilerinin belirleyici olacağı söylenebilir. Açıklanan asgari ücret, iş gücü piyasasında önemli değişim lere neden olacak gibi görünüyor. 22.104 TL olarak belirlenen asgari ücret, bir yandan düşük gelirli kesimlerin alım gücünü artırmayı amaçlasa da, enflasyon karşısında kalıcı bir iyileşme sağlaması beklenmiyor.
Ekonomistlerin değerlendirmeleri, 2025 yılında gelir artışlarının, tüketici fiyat endeksiyle paralel şekilde yükselmesi gerektiğini vurguluyor. Bu bağlamda, yalnızca ücret artışları değil, aynı zamanda yaşam maliyetlerinin düşürülmesine yönelik kapsamlı politikalara da ihtiyaç duyuluyor.
YABANCI YATIRIMCI İLGİSİ VE TÜRK İŞ DÜNYASI
Yabancı yatırımcıların 2024’teki ilgisinin 2025’te de devam etmesi bekleniyor. Ancak, yatırımcıların ilgisini çekmek için daha fazla düzenleyici reform ve şeffaflık şart.
Türkiye’nin iş dünyasında büyük bir potansiyel olduğunu gören yabancı yatırımcılar, özellikle sanayi, teknoloji ve yenilenebilir enerji alanlarında yeni fırsatlar arayabilir.
Bu da yerli girişimcilerin küresel pazara açılmalarına olanak tanıyacak. Dış ticaret açığının daraltılması, döviz rezervlerinin güçlendi rilmesi ve yerli üretimin artırılması, 2025 yılı ekonomisinin temel hedeflerinden biri olacak. Türk iş dünyası, özellikle dijitalleşme ve inovasyon konusunda daha hızlı adımlar atmalı ve dünya çapında rekabet edebilirliği artıracak stratejiler geliştirmeli.
Bu noktada, küçük ve orta ölçekli işletmelerin desteklenmesi, girişimcilik ekosisteminin güçlendirilmesi büyük önem taşıyor.
İŞ GÜCÜ VE EĞİTİMDE DÖNÜŞÜM
Türkiye’nin iş gücü piyasasında önemli bir sorun olarak kar şımıza çıkan nitelikli eleman açığı, özellikle sanayi ve teknoloji sektörlerinde kendini daha fazla hissettiriyor.
Bana göre 2025 yılına dair en büyük fırsat, genç nüfusun üretim ekonomisine kazandırılması olacak. Mesleki eğitimin güçlendirilmesi, sanayinin gelecekteki ihtiyacına cevap verebi lecek kalifiye elemanların yetişmesini sağlayacak.
2025 İÇİN BEKLENTİLER
2025 yılının Türkiye’nin ekonomik dönüşümünü hızlandırması gereken bir yıl olacağı öngörülüyor. Enflasyonla mücadele, iş gücü eğitimi, yabancı yatırım çekme ve dijitalleşme gibi temel unsurlar, iş dünyasının gündeminde önemli yer tutacak.
Küresel ekonomik belirsizliklerin etkisiyle, yerli girişimcilerin yenilikçi iş modellerine yönelmesi, sanayinin dijitalleşmesi ve yeşil dönüşümün ön plana çıkması lazım.
Sonuç olarak, 2025 yılı Türkiye için zorlu ama bir o kadar da fırsatlarla dolu bir dönem olarak önümüzde duruyor. Ekonomik istikrarın sağlanması ve devamı, iş gücü kalitesinin artırılması ve yabancı yatırımların teşvik edilmesi, ülkemizin geleceği için hayati öneme sahip. Türk iş dünyası, bu zorlu süreçte büyüme ve yenilikçilik adına büyük bir potansiyel taşıyor.
Bu süreçte başarılı olmak için hep birlikte, ekonomik kalkınma için stratejik adımlar atmamız gerekecek.