Bu teknoloji, gaz hidrojene kıyasla daha yüksek depolama yoğunluğu, daha uzun menzil, daha hızlı yakıt dolumu, daha düşük maliyet ve daha yüksek enerji verimliliği gibi avantajlar sunuyor.    

Yurtiçi Kargo Tüm Çocuklara Boyama Kitabı Hediye Ediyor Yurtiçi Kargo Tüm Çocuklara Boyama Kitabı Hediye Ediyor

Mercedes-Benz Türk’ün çatı şirketi Daimler Truck ve Linde Engineering, ulaşımda karbon nötr hedefi doğrultusunda geliştirdikleri yeni sLH2 soğutulmuş sıvı hidrojen yakıt dolumu teknolojisiyle, yeni bir dönemin kapılarını açıyor. Yeni soğutulmuş sıvı hidrojen yakıt dolumu teknolojisi (sLH2) ile 1000 kilometre veya üzeri bir menzile sahip 80 kg sıvı hidrojen taşıyan 40 tonluk bir ağır hizmet kamyonunun yakıt dolumu, yaklaşık 10 ile 15 dakika sürüyor. Bu teknoloji aynı zamanda hidrojen yakıt istasyonu için gerekli yatırım maliyetini 2 ile 3 kat arasında ve işletim maliyetlerini de 5 ile 6 kat arasında düşürüyor.

Yeni sLH2 teknolojisinde, sıvı hidrojen basıncını hafif oranda yükseltmek amacıyla yenilikçi bir sLH2 pompası kullanılıyor. Bu yöntem sayesinde hidrojen, soğutulmuş sıvı hidrojene (sLH2) dönüştürülüyor. Hidrojen bu durumda yakıt dolum sürecini son derece kolay ve güvenilir bir hale getirirken, aynı zamanda dolum sırasındaki enerji kayıplarının asgariye indirilmesini sağlıyor. Yakıt istasyonu ile araç arasında herhangi bir veri iletimi gerektirmeyen yeni teknoloji, süreci oldukça basit bir hale getiriyor. İlk halka açık sLH2 yakıt istasyonu Almanya’da Wörth am Rhein şehrinde hizmet vermeye başladı. 2024 yılının ikinci yarısından itibaren Mercedes-Benz GenH2 kamyonları da ilk deneme seferlerini gerçekleştirecek. 

Daimler Truck ve Linde Engineering, sLH2 teknolojisini ağır hizmet kamyonları için önde gelen hidrojen yakıt dolum teknolojisi haline getirmeyi hedefliyor. Bu teknoloji açık bir ISO süreciyle standart hale getirilerek tüm ilgili taraflara sunuluyor. Daimler Truck ve Linde Engineering diğer orijinal ekipman üreticilerine, altyapı şirketlerine ve diğer ilgili kuruluşlara yeni sıvı hidrojen standardını uygulamaya koyma ve böylece dönüşüm sürecinde yaygın bir küresel pazar oluşturma çağrısında bulunuyor.