Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Gazze'de ateşkes anlaşmasını kabul etmesi için İsrail'e baskı yapılması gerektiğini belirterek, "İsrail’e baskı yapılması gerekiyor. Hamas’ın bu şartları kabul etmiş olması İsrail tarafından bir zayıflık ve bir teslimiyet olarak algılanmakta. Bunu daha da ileri taşımanın yolları aranmakta. Bu son derece tehlikeli bir anlayıştır. Gazze’de aylardır süren vahşet uluslararası güvenlik açısında da ciddi bir tehdit oluşturmakta. Atılacak yanlış bir adım telafisi olmayacak vahim sonuçlara yol açabilir. Gazze’deki vahşetin durması iki devletli çözüm temelinde siyasi sürecin başlatılması noktasında Suudi Arabistan’la görüş birliği içerisindeyiz” dedi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Farhan El Suud'u Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde ağırladı. İki bakanın baş başa görüşmesinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Dışişleri Bakanı Fidan, “Ülkelerimiz arasında yakın işbirliği önem taşımakta. Bu çerçevede Suudi Arabistan ilişkilerimiz ivme kazanmış olmasından memnuniyet duyuyoruz. Bugün yaptığımız görüşmeler de ikini ilişkilerimizin mevcut durumun gözden geçirdik. İş birliğimizi her alanda geliştirme imkanların ele aldık. 2016 yılında tesis ettiğimiz ve ilk toplantısını 2017 yılında Ankara’da düzenlediğimiz Türk Suudi Koordinasyon Konseyinin canlandırılması arzu etmekteyiz. Mekanizmanın işleyişini düzenleyen protokolün de imzaladık. Konseyin ikinci toplantısını bu yıl içerisinde Riyad'da yapmak noktasında da mutabık kaldık. Koordinasyon konseyimiz diplomasiden kültüre, ticaretten, sağlığa, askeri iş birliğinden, enerjiye çok farklı alanlarda işbirliği yürütecek 5 alt komiteden oluşmakta. İki ülkelerin yer aşladığı bu komitelerin çalışmaları ile ikili ilişkilerimizi her alanda daha da güçlendirmeyi hedefliyoruz. Bugün ticaret müteahhitlik yatırımlar enerji ve diğer alanlar da mevcut iş birliğimizi arttırmak için neler yapabileceğimizi konuştuk. Ticaret hacmimiz geçen yıl 6.8 milyar dolara ulaşmıştı. Cumhurbaşkanımız az önce bunu yeterli olmadığını ilk merhalede 10 milyar dolar sonra 30 milyar dolara çıkarılması konusunda hedef koydular. Biz de bu hedefi hayata geçiririz diye şimdiden çalışmaya başladık. Buna yönelik çalışmalarımız da büyük bir titizlikle sürdürmekteyiz. Yaklaşık 14 yıl aradan sonra tekrar gündeme aldığım Türkiye körfez iş birliği konseyi serbest ticaret anlaşmasının da hedeflerimize ulaşmamıza ciddi katkı sağlayacağına inanmaktayım. Müzakerelerin en kısa süre içerisinde tamamlanarak anlaşmanın biran evvel imzalanması için çalışmalarımızı sürdüreceğiz” diye konuştu.
“Akan kanın durmasını arzu ediyoruz”
Bakan Fidan, “Suudi Arabistan müteahhitlerimizin en fazla proje üstlendikleri ülkeler arasında yer almakta. Önümüzdeki dönem bu alanda daha büyük fırsatları barındırmakta. Firmalarımız gerek vizyon 2030 kapsamındaki projelere, gerekse Sudi Arabistan’ın ev sahipliği yapacağı Expo 2030 ve FİFA 2034 dünya kupası gibi büyük organizasyonlarla ilgili alt yapı çalışmalarına katkı sunmaya hazırlar. Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman'ın geçtiğimiz haftalarda ülkemize gerçekleştirdiği ziyaret askeri ve savunma alanında iş birliği bakımından çok önemli bir adım teşkil etti. Bugün de kıymetli kardeşimle yaptığımız görüşmelerde savunma iş birliğimizi daha da güçlendirme yönündeki ortak irademizi teyit ettik. Bugün sadece ikili ilişkileri değil elbette bölgemiz ve ötesiyle de ilgili konuları detayıyla derinlemesiyle ele alma imkanımız oldu. Sudan başta olmak üzere Afrika’daki gelişmeleri değerlendirdik. Yemen’deki son durumu ele aldık. Tabii ki Gazze’de acil ve kalıcı ateş kesin sağlanmasını da istişare ettik. Biz samimi olarak Gazze’de kalıcı ateş kesin sağlanmasını ve akan kanın durmasını arzu ediyoruz. Bu nedenle yürütülen müzakere süreçlerine hep güçlü destek verdik. Önceliklerimiz belli. Müzakere edilmekte olan ateş kes planın bir an evvel İsrail tarafından onaylanması silahların susması ve akan kanın durması, insanı yardımların kesintisiz girişinin sağlanması rehine ve tutsakların karşılıklı olarak serbest bırakılması öncelik taşımaktadır. Ancak İsrail ve Netanyahu ne zaman bu konuda olumlu ve yapıcı bir hava oluşsa yeni katliamlara imza atıyor. Bu da aslında onların barışla ilgili hiçbir niyetlerinin olmadığını sadece bir propaganda aracı olarak görüşmelere girdiklerini düşündürüyor” ifadelerini kullandı.
“Gazze’de süren vahşet uluslararası güvenlik açısında da ciddi bir tehdit oluşturmakta”
Konuşmasına devam eden Bakan Fidan, "Dün Han Yunus'ta sivillere yapılan saldırıdan sonra İsrail’in niyetinin bu çatışmayı durdurmak değil Filistin halkını yok etme siyasetine devam etmek olduğunu anlıyoruz. Tabii bu noktada İsrailli yetkililerin eninde sonunda uluslararası mahkemeler önünde hesap vereceklerini güçlü bir şekilde söylemek lazım. İsrail güçlerinin Gazze’yi tamamen terk etmelerini ve Gazze’nin yeniden inşa sürecinin zaman kaybetmeden başlamasını istiyoruz. Adil ve kalıcı barışın sağlanması için 1967 sınırları temelinde başkenti doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen bir Filistin devletinin hemen hayata geçirilmesi gerekmektedir. Adil olmayan bir barış asla kalıcı olamaz. Gazze temas grubu iki ülke olarak İsrail’in barış vizyonunu fütursuzca reddetmesine ve savaşı bölgeye yayma çabalarına şiddetle karşı çıkıyoruz. Gazze’de aylardır süren vahşet uluslararası güvenlik açısında da ciddi bir tehdit oluşturmakta. Atılacak yanlış bir adım telafisi olmayacak vahim sonuçlara yol açabilir. Gazze’deki vahşetin durması iki devletli çözüm temelinde siyasi sürecin başlatılması noktasında Suudi Arabistan’la görüş birliği içerisindeyiz. Filistinli gruplar arasında birliğin sağlanması da öncelikli konularımız arasında yer alıyor” dedi.
“Gazze konusunda hemfikiriz”
Gazze konusunda hem fikir olduklarını belirten Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan, “Sayın bakan ile da görüşmelerimizde tabii ki bölgesel ve uluslararası sorunları ele aldık. İki ülke arasındaki ticaret hacmi 6.8 milyar dolara ulaşmıştır. Biz istiyoruz ki bütün fırsatları değerlendirelim. Özellikle güçlü bir ekonomi için bunları yapalım. Bugün yeni bir protokol imzaladık. Bu protokole tabii ki koordinasyon konseyinin toplantılarını aktifleştiriyoruz. Suudi Arabistan ve Türkiye iş birliğini daha da güçlendirmek için var güçleri ile çalışmaktadırlar. Gazze konusunda hemfikiriz. Ateşkesin bir an önce gerçekleşmesi ve insani yardımları Filistin halkına ulaştırılması gerekmektedir. Filistin halkı gerçekten çok zor durumda. İsrail bu yardımların girişini sürekli engellemektedir. Burada tabii ki mutlaka siyasi ufuklarda Filistin devletinin kurulması ve iki devletli bir çözüme ulaşması önemli. Burada ortak hareket ediyoruz. İsrail saldırılarını devam ettirmektedir. Avrupa ve Latin ülkeleri Filistin'i tanıma konusunda girişimde bulunmaktalar. Bu tip tanımaların daha fazla olması için gayret sarf ediyoruz. Toplantımızda bugün bölgesel konuları değerlendirdik. Sudan, Somali'deki durumu ele aldık. Türkiye ve Suudi Arabistan istikrarlı ülkeler olarak bölgedeki istikrara da katkı sunmak için var gücüyle çalışmaktalar. Koordinasyona devam edeceğiz. Bu koordinasyon tabi ki olumludur. Sadece ülkelerimizi değil bütün bölgeyi ve dünyayı da ilgilendirecektir ve yararına olacaktır. Bugün bir protokol imzaladık koordinasyon konseyinin aktifleştirilmesi ile ilgili. Bu çok önemli bir mekanizmadır. Siyasi olsun diplomatik olsun. Bu bir atılım olacaktır. Bu dönüm noktası olacaktır. İki ülke ilişkileri arasında” dedi.
"İsrail’in Netanyahu hükümetinin ateşkesle ilgili hiçbir niyeti yok"
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Gazze ile ilgili sorulan soruya, "Cumhurbaşkanımız ve hem ben her yaptığımız konuşmada Gazze meselesini birinci öncelikli madde olarak gündem de tutuyoruz. Orada devam eden insanlık dramını bir an önce durdurmak önemli bir de bölgemizde uzun yıllardır devam eden bu kanayan yaranında durması önemli. Özellikle son bir haftada Hamas’ın barıştan yana aldığı tutum İsrail’in buna karşılık sürekli oyun bozan bir rol oynaması şunu bir kez daha gösterdi; İsrail’in Netanyahu hükümetinin ateşkesle ilgili hiçbir niyeti yok. Biz Türkiye olarak Cumhurbaşkanı’mızın ortaya koyduğu iradeyle gerçekten barışa sonuna kadar destek vermek için her türlü çabayı gösteriyoruz. Gerek taraflara gerek müzakerelerde aracık yapan ülkelere yönelik desteklerimiz sürekli ortada. Milli İstihbarat Teşkila’tımız, Dışişleri Bakanlığı’mız defaatle bu konu için gece gündüz çalışıyorlar. Koordinasyon içerisinde taraflarla görüşüyorlar. Her türlü desteği veriyorlar. Her türlü yapıcı yaklaşımı zorluyorlar. Özellikle Hamas’ın son tekliflere verdiği olumlu cevabın İsrail tarafından kabul edilmemesi ve sürekli yeni bahanelerin getirilmesi hem müzakere eden tarafları da zor duruma soktu, hem de ateş kesle ilgili ciddi bir çıkmaz oluşturdu. Buradan dünya kamuoyu sesleniyorum: İsrail’e baskı yapılması gerekiyor. Hamas’ın bu şartları kabul etmiş olması İsrail tarafından bir zayıflık ve bir teslimiyet olarak algılanmakta. Bunu daha da ileri taşımanın yolları aranmakta. Bu son derece tehlikeli bir anlayıştır. Buradan gidilirse daha büyük bir kan, daha büyük bir gözyaşı ortaya çıkar. Bütün bölgeyi daha da büyük bir ateşe atacak. Onun için bizim tavsiyemiz ortaya konan aracılar tarafından ateşkes anlaşması Hamas tarafından çok da zor olsa kabul edilmişken İsrail’in bir an önce bunu kabul etmesi ve akan kanı durdurması. Aksi takdirde daha önce uyarılarımız nasıl haklı çıktıysa bunda da haklı çıkmak istemiyoruz. Akıl insaf ve izan sahibi herkesin gördüğü bir gerçeklik var. Bu yolda giderseniz. Daha fazla ölüm daha fazla katliam daha fazla istikrarsızlık ortaya çıkar. Bunu da görmek istemiyoruz” diye konuştu.