Soğuk savaş döneminden günümüze kadar, Türkiye ve ABD birçok alanda işbirliği yapmış, ancak çeşitli siyasi ve ekonomik zorluklarla karşılaşmıştır. İki ülke arasındaki ilişkiler, 20. yüzyılın ortalarına kadar uzanır. 1947’de başlayan Marshall Planı ile Türkiye, Amerikan yardımına erişim sağlamış ve bu süreçte iki ülke arasındaki bağlar güçlenmiştir. NATO üyeliği, Türkiye’nin Batı ile olan ilişkilerini pekiştirmiştir. Ancak, zamanla ortaya çıkan farklılıklar, ilişkileri zaman zaman germiştir.
SON İKİ YILDAKİ SİYASİ GELİŞMELER
Son iki yıl, özellikle Suriye krizi ve PKK ile mücadele konularında önemli gelişmelere sahne olmuştur. ABD’nin YPG’ye verdiği destek, Türkiye’de güvenlik endişelerine yol açmış ve bu durum iki ülke arasındaki ilişkileri zedelemiştir. Türkiye, terörle mücadelede ABD’nin daha fazla destek vermesini talep etmiştir. Bu çerçevede, yüksek düzeyde diplomatik görüşmelerde güvenlik, ticaret ve stratejik işbirlikleri üzerinde durulmuştur. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Joe Biden arasındaki görüşmeler, iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesi adına atılan önemli adımlar olmuştur. Bu görüşmelerde, ortak çıkarların ön plana çıkarılması ve karşılıklı anlayışın geliştirilmesi amaçlanmıştır.
İKİ ÜLKE ARASINDA EKONOMİK İLİŞKİLER
Türkiye ve ABD arasındaki ticaret hacmi, 2024 yılının sonuna doğru Türkiye ile ABD arasındaki ticaret hacminin yaklaşık 30 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Bu hacim, özellikle enerji, otomotiv, teknoloji ve tarım ürünleri gibi alanlarda yoğunlaşmaktadır. Türkiye; ABD›den enerji, makine ve kimyasallar gibi ürünler ithal etmektedir. ABD ise tekstil, otomotiv ve elektronik ürünleri ihraç etmektedir. İki ülke arasındaki ekonomik ilişkiler, yatırım fırsatları ve stratejik işbirlikleri ile de şekillenmektedir. Amerikan yatırımları, Türkiye’de önemli bir yer tutmaktadır. Özellikle enerji, otomotiv ve finans sektörlerinde büyük ölçekli Amerikan şirketleri faaliyet göstermektedir. Bunun yanı sıra, Türkiye’nin stratejik konumu, enerji koridorları açısından da cazip bir yatırım alanı sunmaktadır. Türkiye, enerji arz güvenliği konusunda önemli bir aktör olma yolunda ilerlemektedir ve bu da ABD’nin ilgisini artırmaktadır. Önümüzdeki beş yıl içinde, Türkiye-ABD ilişkilerinin ekonomik anlamda daha da güçlenmesi beklenmektedir. Özellikle dijital dönüşüm, yeşil enerji ve yenilikçi teknolojiler alanlarında işbirlikleri, her iki ülke için de büyük fırsatlar sunmaktadır. Türkiye’nin genç ve dinamik nüfusu, bu işbirlikleri için cazip bir pazar oluşturur. Amerikan şirketlerinin, Türkiye’deki pazar potansiyelinden yararlanma arzusu, ekonomik işbirliklerini artırabilir. Siyasi alanda ise, iki ülkenin ortak tehditlere karşı birlikte hareket etmesi gerektiği düşünülmektedir. Terörizm, siber güvenlik ve bölgesel istikrar konuları, işbirliğinin artırılabileceği alanlar arasında yer alıyor. Ayrıca, Türkiye’nin NATO içindeki rolü ve Avrupa ile ilişkileri, ABD’nin stratejik çıkarları açısından önem taşımaktadır.
BM GENEL KURULU VE ERDOĞAN’IN KONUŞMASI
2024 yılında BM Genel Kurul görüşmelerinin ana teması, “Kimseyi geride bırakmamak: Barış, sürdürülebilir kalkınma ve insan onuru” olarak öne çıktı. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, yaptığı açıklamada, “Bugünün küresel düzeni herkes için işlevsel değil, esasen kimse için işlevsel değil” ifadesini kullanmıştı. Liderler sürdürülebilir kalkınma hedefleri, antimikrobiyel direnç ve nükleer silahsızlanma gibi farklı konuları değerlendirmiştir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın burada yaptığı konuşma, Türkiye’nin uluslararası işbirliğine olan bağlılığını vurgulamıştır. Konuşmasında, barış ve istikrar konularında uluslararası toplumun ortak hareket etmesi gerektiğini dile getirmiştir. Ayrıca, Türkiye’nin insani yardım konusundaki çabalarını ve bölgesel sorunlara çözümler üretme konusundaki kararlılığını belirtmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze’de sadece çocuklar değil aynı zamanda Birleşmiş Milletler sisteminin, hakikatin, Batı’nın savunduğunu iddia ettiği değerlerin, insanlığın daha adil bir dünyada yaşama umutlarının tek tek öldüğünü kaydetti. Bu konuşma, Türkiye’nin uluslararası barışta lider bir rol oynadığını göstermektedir. “Savaşın iyisi barışın kötüsü olmaz.” (Benjamin Franklin)