Bu günlerde hükümetin kentsel rantı vergilendirmekle ilgili çalışmaları gündemde. Öncelikle bu ne anlama geliyor ona bakalım. Bildiğiniz üzere dönem dönem imar planlarının yenilenmesi söz konusu oluyor ve bu çerçevede imar haklarında değişiklikler oluşuyor. Örneğin; 1000 m2 arsanız üzerine 1 emsal inşaat hakkı veren imar düzenlemesine uyarak 1000 m2′lik bir inşaat yapabiliyorsunuz. Daha sonra imar düzenlemesi değiştirilerek bu bölgenin emsali 2 olarak belirlendiğinde 1000 m2 daha fazla inşaat yapabilme hakkınız doğuyor. Basit olarak bakarsak sahip olduğunuz mülkün değeri de katlanmış oluyor. Özellikle kentsel dönüşüm kapsamında artırılan imar hakları sayesinde müteahhitlere bir kar payı yaratılıyor ki eski mülklerin sahipleri ceplerinden para koymadan mülklerini yenileyebilsinler. Her ne kadar kentsel döünüşümden bir sosyal fayda beklense de çoklukla yaratılan bu rant mülkün yenilenebilmesi amacının oldukça üstünde oluyor, bu nedenle de mülk sahipleri tarafından çoluk çocuklarının kurtuluşu olarak yorumlanabiliyor. Üstelik imar değişiklikleri yalnızca kentsel dönüşüm maksadıyla yapılmıyor, dolayısıyla Türkiye’de servet oluşumunun en büyük kaynağı durumunda.
Şimdi hükümet bu oluşan değer artışının üstünden vergi almak için bir çalışma yapıyor. Bu verginin matrahı imar artışı nedeniyle mülkün değer artışı olacak. Zamanlaması ise henüz net değil. Yani değer artışı oluşur oluşmaz vergi almak yerine mülkün satılması sırasında da bu verginin alınması sözkonusu olabilir. Bu Türkiye için çok yeni bir kavram ancak çok gerekli ve adil. Zira sermaye kazançlarının tamamı bir şekilde vergilendiriliyor oysa mülk kazançları yalnızca düşük oranlı emlak vergisine tabi. Bu verginin beyanı ve ödenmesinde gayrimenkulün rayiç değerleri pek de göz önüne alınmıyor. Oysa imar değişikliği yaptırarak mülke yatırılan parayı katlamak çok yaygın bir uygulama. Yıllardır imar değişiklikleri bir zenginleşme kaynağı olarak görüldü ve yeni burjuva sınıfının yaratılmasının etkili bir aracı oldu. Bu zenginleşmeden devlet doğrudan bir pay alamadı. Gerçi imar rantını yaratırken bu rantı yaratanların bir şekilde paylarını alıyor oldukları aşikar ancak bu bedel toplumun geneline bir fayda olarak yansımıyordu. Özellikle belediyeler bu rant yaratma mekanizmasını gayet etkili bir gelir kaynağı olarak kullandılar. Örneğin arsanız için istediğiniz imar değişikliğini yapan bir belediye en masumundan bir halk evi ya da bir spor salonu inşaa ettirmenizi talep edebiliyordu. Halka dönmeyen ve cebe atılan faydalardan bahsetmiyorum bile.
Hükümet sonunda burada ciddi bir gelir kaynağı olduğunu gördü. Bu tür bir vergilendirmenin faydası halka yansıyacak bir kaynak oluşturacak olmasıdır. Artık imardan faydalanan mülk sahipleri gizli saklı ödemelerden kaçınarak doğrudan bu gelir artışının vergisini ödeyeceklerdir. Gerçekçi bir şekilde uygulanırsa muhtemelen KDV gibi devletin ana gelir kalemlerinden birisi olabilir bu vergi. Diğer taraftan bunu kişisel zenginleşme aracı olarak kullanan belediyelerin pek de işine gelmeyecektir. Onlar da halen eski alışkanlıklarına devam etmek isterlerse bu sefer de mülk sahipleri yükselen maliyetleri nedeniyle seslerini yükseltmeye başlayacaklardır. Rant vergisi her bakımdan yeni ve ilginç sonuçları olabilecek bir uygulamadır ancak toplumsal adalet ve gelir bölüşümünün sağlanması açısından son derece gerekli ve yararlı bir uygulama olacaktır.