1977-1981 yılları arasında ABD’de başkan olan Jimmy Carter, Aralık 1977’de İran’ı “Fırtınalı bir denizde istikrar adası” olarak nitelemişti. 1978 Ağustos’unda, ABD Merkezi İstihbarat Örgütü (CIA) tarafından Beyaz Saray’a verilen raporda, İran’da bir devrim olasılığının bulunmadığı yazılıyordu. Ancak, birkaç hafta içerisinde sokak gösterileri başladı. İran Şah’ı Rıza Pehlevi, Ocak 1979’da ülkeyi terk ederek Mısır’a gitti.
Paris’te sürgünde bulunan Ayetullah Humeyni, 1 Şubat 1979’da İran’a döndü. Yaşlı bir mollanın iktidarı ele geçirerek İran’ı bir İslam Cumhuriyetine dönüştürebileceğine CIA içinde ihtimal veren yok gibiydi. CIA Direktörü Stansfield Turner bu konuda şunları söylüyordu: “Humeyni’nin kim olduğunu, hareketin hangi boyutta destek bulduğunu çözemiyorduk. Bu şahsın yedinci asırdan kalma dünya görüşlerinin, ABD için ne anlama geldiğini de kavrayamıyorduk... Açıkçası resmen ayakta uyuyorduk!”(1)
ABD’Yİ KÜÇÜK DÜŞÜRMEYE YÖNELİK SİYASİ MESAJ
Ayetullah yanlısı bir grup İranlı öğrenci, Kasım 1979’da Tahran’da ABD Büyükelçiliği’ni işgal etti. 53 elçilik görevlisi, Carter iktidarının sonuna kadar, tam 144 gün boyunca rehin alındı. Rehineleri kurtarmak için Nisan 1980’de, CIA tarafından “Desert One” operasyonu yapıldı. Kurtarma operasyonunu gerçekleştirecek sekiz komandoyu taşıyan helikopter, alandaki bir nakliye uçağına çarptı ve içindekilerle birlikte parçalandı. Tutsak Amerikalılar, kendilerini esir alanların kararıyla Carter’ın başkanlığı devredip Beyaz Saray’dan ayrıldığı gün ve saatte serbest bırakıldı. Bu zamanlama, tamamen ABD’yi küçük düşürmeye yönelik siyasi bir mesaj niteliğindeydi.(2) 1979’da İran için ABD, “Şeytan ve Düşman” olmuştu. İran, ABD için artık, “Ezeli Düşman”dı.
İRAN’DAN SONRAKİ ÜLKE TÜRKİYE Mİ?
Ve yıl 2001, 11 Eylül sonrası… Yer ABD Pentagon… Çok gizli belgede şu yazıyordu: “Beş yıl içerisinde Irak’la başlayan sonrasında Suriye, Lübnan, Libya, Somali ve Sudan’la devam edip İran’la bitecek yedi ülkeyi dağıtacağız.”(3) Altı ülke, dağıtıldı. Kalan yedinci ülke İran. Hedef, ABD’nin meşhur “Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi’yle uyumlu ve sapma yok… İran’dan sonra sıradaki ülke Türkiye… 7 Ekim 2023… HAMAS, İsrail’e geniş kapsamlı bir saldırı düzenledi. İsrail ve ABD, HAMAS’ın bu saldırısını bulunmaz bir fırsat olarak gördü ve meşru müdafaa zeminine çekti. Ardından, İsrail uluslararası hukuka aykırı ve insanlık suçlarıyla dolu yıkıcı saldırılarına başladı. İsrail’in hedefi sadece Gazze değildi elbette… İsrail Başbakanı Netanyahu hedefl erini şöyle açıkladı: “Bu uzun bir savaştır, Orta Doğu’yu şekillendireceğiz.” ABD Başkanı Biden da benzer açıklamalar yaptı. İsrail’in, Gazze üzerinden başlattığı savaş suçlarıyla dolu saldırı, ABD ve İsrail’in Orta Doğu’yu yeniden şekillendirmeleri için sadece bir halka…
İRAN SALDIRISI 72 SAAT ÖNCE ABD’YE BİLDİRİLDİ
1 Nisan 2024… İsrail, İran’ın Şam’daki büyükelçilik yerleşkesinde yer alan konsolosluk binasına hava saldırısı düzenledi. İran Devrim Muhafızı’ndan iki general, toplam yedi İranlı yetkili öldü. İsrail Başbakanı Netanyahu, bu saldırıyla İran’ı kışkırtarak çatışmaya zorluyordu. 13 Nisan 2024… İran, Şam’daki konsolosluk saldırısına yanıt olarak, tarihinde ilk kez doğrudan İsrail’i hedef alan 300’den fazla silahlı hava aracı, füze ve roketle saldırı gerçekleştirdi. Saldırıda, sadece bir yaralı olduğu belirtildi. Oysa, gerçek silah ve mermilerin kullanıldığı, bu kadar geniş kapsamlı bir tatbikatta bile İsrail’in kayıp verme olasılığı daha fazla olurdu. Saldıranın, koordineli, kontrollü ve ölçülü olduğu söylenebilir. Nitekim, İran tarafı saldırı bilgisinin 72 saat önce ABD’ye bildirildiğini açıkladı. Yani İsrail’e bildirilmiş… 19 Nisan 2024… İsrail, İran’a yanıt olarak İsfahan’ı füze ya da silahlı hava aracıyla vurdu. Ölü ve yaralı olmadığı bildirildi. Böylece İsrail, İran’ın nükleer tesisin hava savunmasını test etmiş oldu. İsrail, ABD’ye bu saldırının yapılacağını bildirdiği ortaya çıktı. Bu kez İsrail, kontrollü ve koordineli saldırı yaptı.
EN ÜST SEVİYEDE KOORDİNE EDİLEN SALDIRILAR
İran’ın kontrollü ve koordineli saldırısı ilk kez olmuyordu… ABD, 3 Ocak 2020’de İran Devrim Muhafızları Komutanı Kasım Süleymani’yi Irak’ta öldürmüştü. İran bunun üzerine 8 Ocak 2020’de ABD’nin Irak’ın Anbar eyaletindeki Ayn el Esad hava üssüne ve Erbil’de ABD askerlerinin bulunduğu noktalara füzelerle saldırı yapmıştı. ABD yetkilileri, üslerin saldırı öncesinde boşaltıldığını ve kimsenin zarar görmediğini söylemişlerdi. Trump, “Bizi aradılar ve dediler ki, ‘Dinleyin, başka seçeneğimiz yok. Sizi vurmak zorundayız çünkü kendimize saygımız var’. Bunu anlıyordum. Onları vurmuştuk ve bir şeyler yapmaları gerekiyordu” dedi. İran’dan fırlatılan 18 füzenin, 5’inin havada infilak ettiğini diğerlerinin de üssün çevresine düştüğünü belirten Trump, normalde bu füzelerin oldukça hassas ve isabetli silahlar olduğunu söyledi. (4) Yani, en üst düzeyde koordine edilmiş bir saldırıydı… İran-İsrail çatışması, savaş literatürüne, “Kontrollü, koordineli ve temkinli” kavramını kazandırdı. ABD karar vermeden, İsrail İran’a savaş açmaz. Sıra İran’da ancak, 5 Kasım 2024 ABD Başkanlık seçimi geçmeden, ABD İran’la çatışmaya girmez.
İRAN SALDIRISI İSRAİL’İN ELİNE KOZ VERDİ
İran saldırısının en önemli stratejik sonuçları: Netanyahu’ya yönelik tepkiler durdu, iktidarı sağlamlaştırdı. İsrail, kendisine yönelik tehdidin büyüklüğünü dünyaya gösterdi, İran’ı daha fazla şeytanlaştırdı. Hem 7 Ekim 2023’te hem de 13 Nisan 2024’te İsrail’in eline Filistin’i Gazze dahil yok etme; Suriye’nin güneyini ve Lübnan’ın güneyini işgal etme kozunu verdi. İsrail yakaladığı bu fırsatla, Gazze’yi ve Batı Şeria’yı mümkün olduğu kadar Filistinlilerden arındırma adımlarını hızlandıracaktır. Bu adımda, Müslüman bir ülkenin Filistinlileri kabul etmesi demek, Filistin’i öldürmek demektir. İsrail’in istediği de bu. Böyle stratejik bir hataya hiçbir ülkenin imza atmaması gerek. Bu arada, İsrail ve İran olası savaş için silah sistemlerini test etme fırsatı buldular. Olası savaşta, eksikliklerini belirlemiş oldular.
ORTA DOĞU İÇİN TARAF ÜLKELER BELLİ OLUYOR
Ortaya çıkan acı gerçek, ArapMüslüman ülkeler İsrail’e karşı tek somut adım atmamışlardır. Diğer bir acı gerçek: 7 Ekim 2023 saldırısını başlatan HAMAS’ın Filistin yararına olabilecek siyasi ve askeri hedefi henüz belli olmamıştır. Ve diğer acı bir gerçek: Bu savaş ikliminde, Türkiye, göçmen politikasıyla büyük riskler almaktadır. İran’ın İsrail’e saldırısıyla tarafl ar da belli oldu: ABD, İngiltere, Fransa, Ürdün ve Suudi Arabistan İsrail’in yanında. Bu ittifaka Almanya, Kanada, Polonya ve Avustralya gibi ülkeler de katılabilir. Ayrıca, ABD’nin Katar, Kuveyt, Bahreyn ve BAE’de üsleri var. ABD, bu üsleri kullanabilir. Çin ve Rusya sıcak çatışmaya girmeden, İran’a ekonomik ve silah desteği sağlayacaklardır
SALDIRILAR BATI’NIN SEVR HAYALİNE GİDEN YOL MU?
Büyük Atatürk’ün çöpe attığı SEVR hayali gerçekleşme yolunda taşlar hızla döşeniyor… Türkiye bu tarihi gerçeği görmeli… Atatürk’ün dış politikası, “milli gücü ve ulusal çıkarları esas alan”, “gerçekçilik”, “tam bağımsızlık” ve “anti emperyalizm” ilkelerine dayanan milli bir siyasettir. Milli Bağımsızlık, Milli sınırların korunması, Yurtta Barış Dünyada Barış, Uluslararası hukuka saygı ilkelerini esas alır. Dünyanın en aktif politikasıdır. Türkiye, Atatürk’ün politikasına dönerse tüm sorunları zaten çözmüş olur… “Tarih bir dikiz aynası, arada bir bakılması gereken.”
KAYNAKÇA: (1-2) Tim Weiner, Legacy of Ashes, The History of CIA (Enkaz Devralmak-CIA Tarihi) Bölüm Beş, 2007. (3) https://www.globalresearch.ca/we-re-going-totake-out-7-countries-in-5-years-iraq-syria-lebanonlibya-somalia-sudan-iran/5166 (Erişim, 21 Haziran 2022). (4)https://www.indyturk.com/ node/672551/d%C3%BCnya/trumptan- %C3%A7ok-konu%C5%9Fulacaki%C2%B7ran-iddias%C4%B1-aray%C4%B1psald%C4%B1r%C4%B1y%C4%B1-haber-verdiler