Gen teknolojisi ve bilişim sektörlerinin yanında lojistik, son 50 yılın en hızlı gelişen üçüncü iş kolu olarak görülüyor. Bu gelişmenin temelinde, değişim gerekliliği ve değişimin uygulanması zorunluğu, hatta değişime öncü olunması yatmaktadır. Lojistik 1.0, lojistik 2.0 ve lojistik 3.0 dönemlerini geçtik.
İçinde yaşadığımız 21. yüzyılda endüstri 4.0 uygulamaları başladı ve yaygınlaşıyor. Endüstri 4.0 kapsamında, lojistik 4.0 terminolojisini kullanmaya başladık. Artık yakın gelecekte fabrika içinde malların taşınması tamamen otomatik olarak, otonom forkliftler ile yapılabilmektedir. Tüm paydaşların kullandığı, internet platformundan alınan bilgiler ışığında; tahmini tedarik lojistiğine göre malzeme temini ve dağıtımlar, nakliyeleri için önceden programlanmış rotalar ile sağlanmaktadır.
Lojistik 4.0’da tedarik zinciri büyük bir ağ olmaya başladı. Zincirdeki tüm ilgili paydaşlar bu ağa bir platform üzerinden erişmektedir. Müşterilerden gelen ve tedarikçilere giden tüm siparişler gerçek zamanlı olarak buradan yönetilebilmektedir.
Nihai ürünü tahmin edilen tam zamanında teslim etmek amacıyla; üretim için gerekli malzemelerin alınması için müşteri ve tedarikçi siparişleri aynı zamanda işleneceğinden, depo masrafları minimum seviyeye düşmekte veya tamamen ortadan kalkmaktadır. Lojistik 4.0’da en önemli iki unsur; yük elleçleme işinde ve taşıma zamanında işgücü tasarrufudur. Siber-fiziksel sistemler; parçaları tanımlamak, hissetmek, yerleştirmek ve ilgili bilgiyi bir bilgisayara bilgi göndermek amacıyla radyo frekansı ile tanımlama (RFID) teknolojisini kullanılmaktadır. Otonom Lojistik (Autonomus/ Self-driving Vehicles) kendi kendine giden sürücüsüz araçlarla sağlanmaktadır. Uzak mesafede gidecek TIR’lar gibi şehir içinde dağıtım yapan küçük araçlar da kullanılmaktadır. Depolarda otomatik sürücüsüz forkliftler çalışmaktadır.
Yeni geliştirilen dronlarla “parcelcopter”, yüklenen acil malzemeler bir adaya veya uzaktaki dağlık bir bölgeye teslim edilmektedir. Ürünlerin otomatik lokasyonu ve depo stokları otonom ve bağımsız bir şekilde uçan dronlar yardımıyla yürütülmektedir. Bu dronlar, hareket sensörleri ve üç boyutlu kameralarla deponun içini, GPS ile de dış alanları analiz etmekte, barkodları optik okuyarak stok bilgisini gerçek-zamanlı iletmektedir. Lojistik 4.0 hareketi hızla yayılmaktadır.
Birçok şirketimiz bu çerçevede yazılım ihtiyaçlarını tamamlamakta, dijital dönüşüm projeleri ile yeni bir döneme hazırlanmaktadır. Gelecek dönem lojistik 5.0 dönemi olacaktır. Bugünden çok farklı şekilde çalışacağımız bir döneme hazırlanmamız gerekmektedir. Tedarik zinciri içinde hammaddeden tüketime hatta tüketim atıklarının geri dönüşüne kadar her şeyin otomasyona bağlandığı, ihtiyaçlarımızın biz talep etmeden karşılanacağı, satın almadan, taşımadan, depolamadan, üretimden, mamul depolanmasından dağıtıma kadar her şeyin kendi kendine yapıldığı bir dünyadan söz ediyoruz.
Teknik olarak bunu yapmaya yeterliyiz. Tüketim maddelerimiz artık önceden planlanabilmekte ve ihtiyaç anında kapımıza getirilmektedir. Temin süreci yakın teslim ve mikro dağıtım sistemleri ile dakikalara düşmüştür. Sürücüsüz otonom çalışan ve tabanı kayar araçlarımızla depolarımıza gelen ürünlerin boşaltılması el değmeden yapılabilmektedir. Boşaltılan paletler ve koliler el değmeden raflara kaldırılmakta ve raflardan indirilmektedir.
Palet ayrıştıran veya paletleme yapan otomatik makinalar yapılmıştır. Depolarda VAS (Value-added- service ) operasyonları da otomatik hale getirilmiştir. Paketleme, ütüleme, ambalajlama el değmeden yapılabilmektedir. Koliler paletlerden robotlarla alınmakta ve otomatik sorterlarda ayrıştırılarak el değmeden paketleme yapılabilmektedir.
Ürünlerin yine kayar tabanlı araçlara otomatik yüklenmesi ile otonom araçlar gidecekleri yere varmaktadır. Bütün bunlar tedarik zinciri içinde kullandığımız her türlü yazılımın bir dijital dönüşüm çerçevesinde kullanılmasına bağlıdır. Dijital dönüşüm lojistik 5.0’ın vazgeçilmezi olacaktır. Tedarikçiler, üreticiler, lojistikçiler, satıcılar, dağıtıcılar hatta tüketiciler de bu dönüşümün içinde yer alacaklardır.