Uzak coğrafyalar bize gerçekten uzak mı? İnsanlar arasında uzaklığın ifadesi kilometrelerdeki rakamlar mı dır, yoksa gönüllerdeki yer almayışı mı?
Bize binlerce kilometre uzaklıkta bulunan Malezya, Singapur, Endonezya ve Brunei Sultanlığı’ndaki insanların bizim için çarpan kalpleri mesafe tanımaksızın onları bize yaklaştırıyor. Çünkü biz o insanların topraklarında sömürü için mallarına, mülklerine yerleşmeyip kalplerinde, gönüllerinde yer bulmuşuz.
Bir coğrafyada hüküm sürmek illa fiziki bir ihlalin neticesinde olur diye bir zaruret yok. Siz orada kalplere dostani bir şekilde yerleşirseniz insanlara hükmetmiş olursunuz.
Bunun en canlı örneği Uzakdoğu’daki Malezya, Endonezya gibi Müslüman ülkeler ile Güney Kore ve Japonya gibi Müslüman olmayan ülkelerdeki Türkiye sevgisinin inanılmaz gerçekçiliğidir. Belki haritada bile yerlerini bulmakta zorlanacağımız bu ülkelerin insanlarının kalplerinde öyle bir yer almışız ki sizin Türk olduğunuzu öğrendiklerinde sanki hiç görmedikleri bir akrabalarına kavuşmanın sevincini yaşıyorlar ve size de o duyguyu içtenlikle yaşatıyorlar.
BRUNEİ SULTANLIĞI’NDAKİ YAŞLI GÖZLER
2019 yılında Brunei Sultanlığını gezerken bu sevgiye bizzat şahit oldum. Ömer Ali Seyfeddin Camii’nin yanındaki alışveriş merkezini gezerken kitapçığın tezgahında Malezyalı yazar Abdul Latip Talip’in Fatih Sultan Mehmet ve Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan hakkında olan yazmış olduğu iki kitabı görünce çok şaşırdım.
Ama kitapçının Türk olduğumu öğrendiğindeki sevinci ve yaşlı gözleri ile boynuma sarılması beni adeta şok etti. Yaşlı gözleri ile Fatih Sultan Mehmet’in ve Recep Tayyip Erdoğan’ın İslam dünyasının kutup yıldızı olduğunu anlatırken ilk kez de bir Türk ile tanıştığını söylüyordu.
Şaşkınlığım ertesi günkü Kampong Ayer ve Gadong gezilerinde de sürdü.
Kampong Ayer nehirde kazıkların üzerine kurulu dünyanın en büyük köyü. Kiraladığım teknenin kaptanı Ömer Marsal ve Al-Muhtadee Billah Camii İmamı ile sohbet ederken onlar da ilk kez bir Türk ile tanıştıklarını söylüyordu. Godong, akşamları da açık olan pazar yeri ile ünlü bir semt. Akşam pazarı gezerken yemek yediğim balıkçı ise karısını ve kızını alarak benle resim çekilmek istiyordu.
Beni ise hayrete düşüren ilk kez tanıdıkları bir Türk’e gösterdikleri tarifsiz sevgi ve yakınlıktı.
MALEZYA’DA VE SİNGAPUR’DA TÜRK OLMAK
Singapur’da Kampong Glam’daki Sultan Camii’nde Türk olduğumu öğrendiklerinde yakınlıklarını kardeşim diye ifade ediyor, hemen akabinde de ağızlarından bizimle ilgili iki kelime çıkıyordu. “İstanbul ve Erdoğan” (Recep Tayyip Erdoğan.) Evet İstanbul’u ve Erdoğan’ı söylerken sanki onların da bildikleri ve sahip oldukları bir değerden bahsediyorlardı.
Hiç gitmedikleri o topraklara ait bu iki kelimeyi söylerken yüzleri gülüyor, kelimeler sevgi ve özlemle ağızlarından dökülüyordu. Downtown metro hattındaki Telok Ayer durağında indiğinizde aynı adı taşıyan Telok Ayer Caddesi’ndeki Al-Abrar Mesciti’nde de yine aynı samimiyeti gösteren insanlar vardı.
Camiden çıkıp Boon Tat Caddesi’nin köşesine geldiğinizde, Hindistan Müslümanlarına ait olan muhteşem bir yapı olan “Nagora Dergah” bulunmakta.
Sadece yüzde 14’ü Müslüman olan Singapur’da inanılmaz güzellikte mescitler bulunuyor. Kuala Lumpur’da cuma namazında ise seccadesini bize vermeye çalışan yanındaki ihtiyar amca hiç unutulacak gibi değil. İşte kilometrelerce uzakta olup da kalplerindeki Türkiye sevgisi ile sanki yani başımızdaki komsunuzun yakınlığını hissettiren bu harika insanlara ve ülkelerine daha yoğun düzeyli bir iletişim kurarak, zaten alt yapısı hazır olan bu güzel dostluğu artırmamız gerektiğini düşünüyorum.
Eski dostluğu devam ettirmek imandandır. Hz. Muhammed (SAV)