FOMO; “Fear of Missing Out” yani “Gündemi Kaçırma Korkusu” anlamına gelen, sürekli gündemi ve haberleri takip etme rahatsızlığı olarak tanımlanıyor. “Ben de gündemi takip ediyorum, işim gereği etmeliyim de” diyorsanız, bu kavramı biraz daha açalım.
Öncelikle FOMO’nun belirtilerinden biri, sosyal medyayı temel ihtiyaç haline getirmesi. Kişi, sosyal medya hesaplarını sürekli kontrol ediyor, gönderilerden ilk kendisinin haberdar olmasını istiyor. Facebook’ta, Twitter’da, Instagram’da sürekli aktif… Gündelik aktivitelerinden feragat ediyor; hatta yemek yemek, uyku gibi hayati faaliyetlerini bile bir kenara itip sosyal medya platformlarında vakit geçiriyor. “Sosyal ortamlardaki paylaşımları göremediğimde, kaçırdığımda mutsuz oluyorum; kendimi huzursuz hissediyorum. Yeteri kadar beğeni ve gönderi almadığımda da çok mutsuz oluyorum” deyip psikologların kapısını aşındıranların sayısı da gün geçtikçe artmakta…
“Gündemi Kaçırma Korkusu”
FOMO; “Fear of Missing Out” yani “Gündemi Kaçırma Korkusu” adı verilen rahatsızlık, başka korkuları da tetikliyor. Örneğin, ya telefonun şarjı biterse? Ya bilgisayarda bir problem oluşursa? Hiperaktif dürtü bozukluğu yaşayan kişilerde, Z kuşağında daha sık rastlanıyor. Bu yeni nesil “kaygı-durum bozukluğu”, yaygın ruhsal sorunlara davetiye çıkarıyor. Uzmanlar, hem kadınlar hem de erkekler açısından günümüzün en riskli hastalıklarından biri olduğu konusunda uyarıyor.
FOMO, çağımızın en büyük teknolojik hastalığı olarak nitelendiriliyor. Kadınlar da erkekler de risk altında.
FOMO, 2019 yılında da çok konuşulacağa benziyor. Son araştırmalara göre ülkemizdeki kullanıcılar, günde ortalama 15 kez Instagram’a girerek FOMO rekoruna koşuyor! Teknolojik cihaz kullanma saatlerine göre depresyona yakalanma oranları ise şöyle: Altı saatten fazla kullananların yüzde 83’ü, 4-6 saat kullananların yüzde 50’si, 2-4 saat kullananların yüzde 21’i, 1-2 saat kullananlarda yüzde 14’ü depresif bir yaşam sürüyor.
Aile Yemeğinde Bile Cep Telefonunu Elinden Düşürmeyenler Burada mı?
Uzmanlar, kişinin öncelikle şu sorulara yanıt bulmasını tavsiye ediyor: Sosyal medya hesaplarımı sürekli kontrol etme ihtiyacı mı duyuyorum? Twitter’a, Facebook’a, Instagram’a, Snapchat’e bakmadığım zaman kendimi mutsuz ve huzursuz mu hissediyorum? Sosyal medya platformlarında vakit geçirmek, benim için uyumak, yemek yemek kadar önemli mi? Sanal ortamda daha çok zaman harcayıp ailemle, arkadaşlarımla daha mı az vakit ayırıyorum? Bir aile yemeğinde bile elimden telefonu düşürmüyor muyum ve bu konuda yakınlarımın, sevdiklerimin sürekli eleştirilerine mi maruz kalıyorum? Cep telefonsuz, bilgisayarsız bir ortamda hayattan kopmuş gibi mi hissediyorum? Gönderilerime az beğeni gelince üzülüyor muyum? İnternet-sosyal medya kullanımı yüzünden aile, okul, iş hayatım zarar görüyor mu? Eğer bu sorulara “Evet” yanıtları fazlaysa, tehlike çanları çalıyor demektir.
FOMO, zamanla psikolojik bir rahatsızlık olmaktan da çıkıyor; birtakım fiziksel rahatsızlara da davetiye çıkartıyor. Depresyon, anksiyete, dürtü bozukluğu dışında gözle ya da algıyla alakalı sorunlar, duyma bozuklukları baş gösteriyor. Bir çeşit kaygı bozukluğu ve gelişmeleri kaçırma korkusuyla gereksiz yere pişmanlık duyma davranışı olarak tanımlanan Fear of Missing Out (FOMO), öyle bir noktaya gelebiliyor ki artık sosyal medya kişiyi yönetmeye başlıyor.
“Çağın En Büyük Teknolojik Hastalığı”
Kimi uzmanlara göre FOMO, madde bağımlılığı kadar tehlikeli. FOMO’yu “çağın en büyük teknolojik hastalığı” olarak görenler çoğunlukta. Akıllı telefonlar ile birlikte mobil hayata tamamen adapte olan günümüz insanı, sosyal paylaşım ağlarına kolaylıkla erişebildiği için risk altında. Üstelik sadece paylaşımlar değil, çevrimiçi oyunların da sürekli “online” olmaya teşvik etmesi de FOMO’nun yaygınlaşmasının nedenlerinden biri olarak görülüyor.
Sosyal medya platformlarının sizi yönetmesine izin vermeyin. Siz onları yönetin!
Nomofobi Nedir?
“No mobile phobia” kelimelerinin kısaltması ile türetilmiş bir diğer kavram daha var: Nomofobi. FOMO’dan mustarip kişilerde de görülebilen, cep telefonu bağlantısını kaybetme korkusu “Nomofobi” olarak adlandırılıyor. Bir araştırmaya göre cep telefonu kullanıcılarının yüzde 53’ü; telefonunu kaybetme, batarya ve kontör tükenmesi, kapsama alanı dışında kalınması gibi durumlarda huzursuz oluyor.
Sanal dünyada savrulup gerçek hayattan kopmayın. Dışarı çıkın, spor yapın, “gerçek hayat”ta insanlarla iletişim kurun.
FOMO'YA karşı JOMO: Joy of missing out yani "kaçırma keyfi"...
Ne yapılmalı? Akıllı telefonlar, mobil hayat yükselişte. Sosyal medya artık çoğu iş kolunun da bir parçası. Uzmanlar öncelikle gerçek hayattan kopulmaması gerektiğini söylüyor. Önemli olan “gerçek hayat”ta insanlarla daha çok iletişim kurmak. Sosyal medyada nasıl göründüğünüzün bir önemi olmamalı. Yavaş yavaş sosyal medyadan uzaklaşılmalı (Tamamen bırakmak imkansız!). Kişi kendi ilgi alanlarına odaklanmalı. Mutlu olunacak herhangi bir aktiviteye… Örneğin; spor yapmak, doğa yürüyüşlerine çıkmak, sanat galerini gezmek, çocuklarla veya evcil hayvanlarla vakit geçirmek gibi. Ekran karşısında film veya dizi izlemek yerine tiyatroya, sinemaya gitmek gibi. Gerektiğinde uzmanlardan yardım almak da şart.
Teknolojiden, internetten, sosyal medya platformlarından uzak kalmak imkansız ise “sınır”ı belirlemek bize düşüyor. Sanal hayattaki mutluluklar yerine “gerçek” mutlulukların peşinde koşmayı denemek… Ne dersiniz? İnsanoğlu ipin ucunu çoktan kaçırdı mı yoksa?