Çeyrek asırlık ekonomi tarihi niteliğindeki Ekovitrin dergisi Aralık 2024 itibariyle 300’üncü sayısını yayımladı. 25 yıldır emek sarfeden bu muhteşem derginin yöneticilerini, çalışanlarını, yazarlarını, katkı verenlerini ve sevenlerini tebrik ediyor, daha yıllarca sürecek başarılarının devamını diliyorum.
Ekovitrin’i takip edenler, milli ve manevi anlayışla nasıl bir ekonomi yayını rotası çizilebileceğini bizzat gördüler. Bu vesileyle önemli bir hizmeti yerine getiren Ekovitrin’i sahiplenenleri ve öncülerini ne kadar kutlasak azdır. Ekovitrin çok yaşa… Nice çeyrek asırlara…
SÜRPRİZLER ÜLKESİ TÜRKİYE
Türkiye ekonomisi genellikle kü resel ekonominin tersine hareket eder. Bu durum büyümede, enf lasyonda, cari ve bütçe dengele rinde hep böyledir. Sürprizler ülkesi Türkiye’nin ne zaman ne yapacağı belli olmaz.
Dünyanın baş aktörü ABD’den başlayalım… 2008 küresel krizini daha önceden bilen ünlü eko nomist Nouriel Roubini, ABD’de başkanlığa seçilen Donald Trump’a ikinci başkanlık döne minde ekonomik etkiler, özellikle enflasyon ve büyüme konusunda uyarılarda bulundu.
Roubini, toplam dünya fosil yakıtlarının yüzde 30’unu kullanan ABD’nin; Paris İklim Anlaşması’n dan çıkmasıyla iklimin daha kötü leşeceği, akabinde gıda fiyatlarının artabileceği ve zamanla enflasyon ve ekonomik büyümede sıkıntılar yaşayabileceğine dikkat çekti.
Aynı doğrultuda uzun va deli tahvil getirilerinin yüzde 8 seviyelerine kadar yükselebilece ğine işaret eden Nouriel Roubini enflasyonun da yüzde 5’i gören bir trende ulaşabileceğini vurguladı ve söz konusu gelişmenin küresel piyasalarda belirsizlik ve potansiyel ekonomik riskleri gündeme getire bileceğini kaydetti.
Küresel ekonomiye yön veren ABD’nin dalgalanması elbette dünyayı etkileyecek. Tabii ki Türki ye hariç!
FASILASIZ 17 ÇEYREK, DiLE KOLAY
Sözü Türkiye’nin GSYH büyümesi ne getireyim… Malumunuz dünya resesyonla boğuşurken Türkiye 17 çeyrektir aralıksız büyüyor. Türkiye’nin yıllık bazda ilk çeyrekte (Ocak – Mart), yüzde 5,3 ikinci çeyrekte (Nisan – Haziran) yüzde 2,4 ve üçüncü çeyrekte (Tem muz – Eylül) yüzde 2,1 büyümesi dünyadaki küçülmeye rağmen hâlen olumlu büyüme trendini sürdürdüğünü gösteriyor.
Aslında büyümedeki görünüm, GSYH’yi her dönem yukarı taşıyan tüketimin yerini yavaş yavaş ihra cata bıraktığının işareti. Şayet yerel seçimlerden dolayı öne çekilen talebin normalleşmesi olmasaydı, finansal şartlardaki sıkılık biraz esnetilseydi ve yıl ortasında asgari ücrete zam yapılsaydı üçüncü çeyrek büyümesi yıllık bazda en az yüzde 3,5’in üzerinde olurdu.
İHRACAT BAŞ OYUNCU OLUYOR
Türkiye’nin 9 aylık büyümesinin karşılığı yüzde 3,2. Söz konusu büyümenin 1,9 puanı net mal ve hizmet ihracatından kaynaklı. Üçüncü çeyrekte de mal ve hizmet dış satımının ihracata katkısı yüzde 2,2. Son 3 çeyrektir ihracat GSY H’ye pozitif destek oluyor. Giderek olumlu reel büyüme tarafına doğru ilerleyen dış ticaret dengesinde ihracatın ithalatı karşılama oranı 7,7 puan artışla yüzde 76,7’ye ulaştı. Yani ihracat büyüyor, ithalat kü çülüyor. Mal ve hizmet ithalatı da üçüncü çeyrekte yıllık bazda yüzde 9,6 azalarak Türkiye’nin ticaret açı ğını iyileştirmesini sağladı. Elbette bu durum cari dengenin yanı sıra GSYH de yarıyor.
Hanehalkı tüketimi bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,3 oranında daralırken, kamu tüketimi yüzde 0,4 oranında, bir önceki yıla kıyasla da yüzde 0,9 azaldı. Bireysel kredi büyümesi, 2024 yılının ikinci çeyreğinden itibaren belirgin olarak yavaşladı. Kişi başı borç ve gelire oranla borçluluk göstergelerinin bireysel kredi kartlarında sınırlı olmakla birlikte tüketici kredilerinde gerileme yaşanıyor.
Sanayi sektörü üst üste ikinci defa olmak üzere GSYH’ye eksi 0,4 puan ile negatif katkı verdi. Tarım sektöründen büyümeye üst üste beşinci defa olmak üzere pozitif 0,5 puan ile güçlü destek geldiği görüldü. İnşaat sektörü de üst üste sekizinci defa ol mak üzere 0,4 puan ile pozitif katkı sağladı.
Merkez Bankası iç talebin yavaşladı ğının görüldüğünü açıklamıştı. Nitekim üçüncü çeyrek GSYH rakamları bu görüşü destekliyor.
Rakamlarda can sıkan üretim açısından sanayi sektörünün küçülmesi. Sanayinin baz etkisine rağmen küçülmesi tabii ki sıkı para politikası kaynaklı. Üçüncü çeyrekte sanayideki yüzde 2,2’lik daralma ekonomi nin istihdam ve katma değer oluşturabil mesi açısından önemli bir risk oluşturuyor. Sanayi kesimi, acilen özellikle ihracata ça lışan sektörlerin rekabetçiliğini koruyacak adımların atılmasını bekliyor. Sanayiciler, “Önemli olan bu yavaşlamanın dezenflas yonist sürece destek verip vermeyeceğidir. Diğer önemli husus ise bu sürece maliye politikasının somut desteği ve harcama azaltıcı tasarruf politikalarının daha da belirginleşmesidir. Aksi halde fiyatlama davranışları dezenflasyonist süreci sekteye uğratacak” diyor.
GELİR ADALETİNE DİKKAT
Yıllıklandırılmış GSYH, kişi başı milli gelir, gelir dağılımı adaleti, istihdam ve cari den ge büyümenin niteliğini gösteriyor.
2024 yılı üçüncü çeyreğinde geçen yılın aynı çeyreğine göre GSYH 1 trilyon 260 milyar dolara ulaştı. Kişi başı milli gelir 14 bin doları geçti. Cari denge de 4 aydır üst üste fazla veriyor. Ayrıca istihdam edilenlerin sa yısının 1 milyon 44 bin kişi artarak 32 milyon 734 bin kişiye ulaştığını söylemek gerekir. Sonuçta kişi başı gelirin topluma yansı ması ve özellikle hanehalkının satın alma, ücretlendirme ve refahın tabana yayılması GSYH büyümesi sonrası en fazla istenen beklentiler…
Bugün itibariyle Türkiye’de en zengin yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay yüzde 48,7. Nüfusun yüzde 80’i de yüzde 51,3’ünü paylaşıyor. Lâkin gelir dağılımında eşitsizliği ölçen GİNİ katsayısı 2006’dan bu yana en olumsuz durumda. GİNİ katsayısı, bir önceki yıla göre 0,005 puan artış ile 0,420 olarak tahmin edildi. Tüm sosyal transferler hariç tutulduğunda GİNİ katsayısı 0,488, emekli ve dul yetim maaşı dahil diğer tüm sosyal transfer gelirleri hariç tutulduğunda ise 0,431 şek linde. GİNİ katsayısı sıfıra ne kadar yakınsa ülkede gelir dağılımı o kadar adaletli, 1’e ne kadar yakınsa o kadar bozuk demek oluyor.
Gelelim önümüzdeki çeyrek büyüme ye… Yılın dördüncü çeyreğinde (Ekim – Aralık) teknik resesyonun (üst üste çeyrek GSYH’nin negatif olması) sürmesi beklenebilir, ancak yıllık bazda yine yüzde 2’ye yakın bir büyümenin gerçekleşeceği ve yılın yüzde 3’ün üzerinde kapatılacağı gözleniyor. Orta Vadeli Program’da (OVP) 2024 yılı hedefinin yüzde 3,5 olduğunu unutmayalım.
Büyüyelim ama, GSYH kaynaklı kişi başı milli gelir adaleti de artık ekonomi prog ramlarının baş tacı olsun…
2025 YILI ÖNGÖRÜMÜZ
GSYH büyümesi, dönemsel olarak mal ve hizmetlerin fiyat olarak değil miktar olarak üretimin ve harcamaların artması anlamına geliyor. Reel büyüme de fiyat artışlarından arındırılarak bulunuyor. Tabii GSYH’yi yük sek tutmanın yolları var. Mesela faizi artırıp kuru yerinden oynatmazsanız büyüme dolar cinsinden yüksek çıkar. Yine merkez bankaları piyasaya döviz satarsa veya yurtdışından gelen carry trade ile kasalar daki dövizlerin bankalarda mevduat hâline gelmesi yine GSYH’yi dolar cinsinden köpürtebilir.
OVP’ye dönüp incelersek; 2025 – 27 yılları arasında GSYH’nin 1,77 trilyon dolara ulaşması hedefleniyor ki bu da kişi başı milli geliri 20 bin doların üzerine atıyor. Bunun anlamı orta gelir tuzağından kurtulmak da demek. GSYH ister öyle, ister böyle yeter ki büyüsün. Ama büyüme gelir dağılımı adaletine, GİNİ katsayısının iyileşmesine destek vermeli.
Yüksek enflasyon, sıkı para politikaları, jeopolitik krizler, savaşlar, tedarik zinci rindeki aksamalar ve ülkelerin resesyon batağına doğru gitmesi gibi birçok olum suzluğu birlikte bu yıl yaşadık.
2024’ü bitirdik sayılır. Beklentilerimiz ge lecek yıldan… 2025 yılında da büyümeler devam edecek. Zira yeni yılın ilk yarısında büyümede ihracatın net olarak önce çıkması, ithalatın düşmesi ve tüketimin gerilemesiyle GSYH’de zayıf bir görüntü oluşabilir. Fakat ücret artışları, Merkez Bankası’nın (TCMB) muhtemel faiz indi rimleri ve beraberinde dış talep katkısının kademeli artışı 2025 yılının ikinci yarısında beklenen toparlanmayı ortaya çıkarabilir. 2025 yılı sonunda GSYH hedefi yüzde 4. TCMB yüzde 3,2 diyor. Piyasanın beklentisi ise yüzde 3,5.
Diyoruz ki, Türkiye yine şaşırtmaya devam etsin ve GSYH büyümesini beklentilerin üzerine taşısın!