Değerli Okuyucularımız; Bildiğiniz gibi kadınlar, yıllardır üretimin her aşamasında yer almakta fakat kendi paylarına düşen finansal kaynağı, içerisinde bulundukları konumların elverişsizliği nedeniyle bir türlü alamamaktalar.
Yoksulluktan en fazla etkilenen kesim olan kadınlar, günümüzde finans ve eğitim gibi bazı alanlarda imkânların tanınması ile birlikte küçük işletmelere daha çok yönelmekte ve ilk olarak da sosyo -ekonomik sebepler nedeniyle girişimciliğe yönelmektedir.
Kadın girişimciler, kendileri için iş kurarken aynı zamanda yanlarında çalıştırdıkları kadınlar içinde iş imkânı yaratarak istihdam sağlamaktadır. Günümüzde bağımsız olma arzusu ve risk alma yeteneği fazla olan kadınlar; girişimciliği seçmekte ve iş hayatında; yaratıcılığa, esnekliğe, kaliteye ve odaklanmaya önem verdikleri görülmektedir. Girişimcilik, kadınların finansal kazanımının yanı sıra sosyo - kültürel gelişimlerini de desteklemektedir. Bu sayede ulusal, bölgesel ve kırsal anlamda ülke kalkınmasına da büyük oranda katkıları bulunmaktadır.
Ayrıca girişimcilik kadınların gelir düzeyini arttırdığı için adaletsiz gelir dağılımını önlemekte ve kadınların her konuda gelişmesine katkıda bulunmakta böylece toplumda, kadının konumunun güçlenmesini de sağlamaktadır. O halde girişimcilik; kadının gelişmesi ve güçlenmesi için son derece etkili faktörlerden biridir.
KADIN GİRİŞİMCİLERİN ÖZELLİKLERİ
Kadın girişimcilerin özelliklerine baktığımızda; uzlaşmacı, insancıl, empati yeteneği gelişmiş, sabırlı ve demokratik olmaları ön plana çıkmaktadır ki, bu özellikleri onları girişimcilikte başarılı kılmaktadır. Kadın girişimciler, erkeklerden farklı olarak sadece kendi akıllarına güvenmez. Bilene sormaktan çekinmeyen bir yapıya sahiptirler. Akıl ve mantık yanında sezgilerine de güvenen kadın girişimciler, büyük risklere karşı daha temkinli yaklaştıkları için, özellikle yatırım kararlarındaki başarısızlık oranları erkeklere nazaran çok daha azdır. Özel şirket veya çeşitli kurumlarda çalışırken maalesef ki hiyerarşide cam tavan sendromuna uğrayan kadınlar girişimcilik ile güçlü olma, kendini ispat etme ve ekonomik anlamda bağımsız olma isteklerini de gerçekleştirmektedirler.
CAM TAVAN SENDROMU
Peki nedir bu “Cam Tavan Sendromu”derseniz (artık yaygın olarak bilinmekle birlikte); şirketlerde görev, yetki ve maaş dağılımı söz konusu olduğunda, kadın ve erkek cinsiyetleri açısından büyük farklılıklar olması durumu, diye tanımlayabiliriz. Bu kavramı ilk olarak Wall Street Journal’ın 1986 yılında yayınladığı raporda görmekteyiz. Yine The Economist’in verilerine göre Avrupa ve Kuzey Amerika’da çalışan kadınların sadece yüzde 10’u üst düzey yönetici olabilmekte ve ancak yüzde 4’ü Ceo ve Yönetim Kurulu Başkanı konumlarına gelebilmektedir. Türkiye açısından bakarsak; çok köklü, büyük ve uluslararası holdinglerden tutun, daha küçük ölçekli işletmelere kadar kadınların belli yönetim kademelerinde ve üst düzey karar mercilerinde daha az görev aldığını görmekteyiz.
Hele ki büyük ölçekli bir şirket ise; üst yönetim kadrolarının genelde erkeklerden oluştuğunu görmek hiç de zor değil. Tabi aile şirketi olup da, kurucu ailenin üyeleri olan kadınlara üst düzey yöneticilik verilmesini saymazsak… O halde kadının gerek “Cam Tavan Sendromu” gerekse mobing gibi sebeplerle girişimciliğe yönelmesi kaçınılmazdır.
Tabii girişimciliğe yönelmenin altında yatan negatif sebepler dışında bağımsız ve özgür olma duygusu, yeteneklerini tam anlamıyla ifade edebilme isteği, herhangi bir alanda daha önce yapılmamış bir işe imza atma fikri ve ömür boyu maaşlı bir eleman olarak çalışmaktansa kendi işini yapıp, daha çok maddi gelir elde etme isteklerini de sıralayabiliriz. Sebep her ne olursa olsun kadın, girişimcilikte; bilgi, eğitim, beceri, donanım ve fikirlerini daha özgür bir şekilde ortaya koyabilmekte ve tüm bu sebepler ile kendi kurduğu işte daha başarılı olabilmektedir.