Evde geçirdiğimiz zamanın oldukça arttığı bu dönemde, sağlıklı ve dengeli beslenmenin önemi her zamanki gibi çok yüksek. Stres, üzüntü, uyku düzeninin ve günlük rutinlerin büyük ölçüde değişmesi ve beraberinde yaşadığımız psikolojik değişiklikler, düzensiz öğünlere, aşırı ve sık beslenmeye, dolayısıyla bağışıklık sisteminin zayıflamasına veya aşırı kilo alımına yol açabiliyor. İlk olarak yapılması gereken, bilinçli beslenme alışkanlıklarının kazanılması olacaktır.
İçinde bulunduğumuz gibi stresli durumlarda “fizyolojik açlık ve duygusal açlık” birbirine sıkça karıştırılabilir. Bu nedenle mutfağa yöneldiğimiz, atıştırmalık bir şeyler aradığımız zamanlarda kendimize gerçekten aç olup olmadığımızı sormak, atılacak ilk adım olabilir. Ana öğünlerde her besin grubundan ögelerin bir arada bulunmasına özen göstermek ve ara öğünlerde sağlıklı tercihler yapmak, sürekli atıştırma ihtiyacının önüne geçecektir. Koruyucu ve katkı maddeleri içeren, kalorisi yüksek ancak besin değeri düşük olan paketli ürünlerin evde sürekli olarak bulundurulması da sağlıksız yeme davranışını tetikleyebilir. Bu tarz ürünlerin çok sık tercih edilmemesi, evde bir arada ve göz önünde bulundurulmaması tüketimini azaltmaya yardımcı olacaktır. Bu dönemde uyku düzeninin değişmesi, yeme saatlerinin de farklılaşmasına neden olabilir. Örneğin sabah geç uyanıldığı için öğle yemeği atlanıyorsa, akşam öğününe kadar üst üste 2 ara öğün yapmak, uzun süreli açlığın ve sonraki öğünde oluşabilecek yeme ataklarının önüne geçebilir.
Bu dönemde sindirim problemlerine dikkat
Bu dönemde hareketimiz normale göre epey azalacağından bağırsakların çalışma düzeni de değişebilir. Sindirim problemleri yaşamamak ve bağırsak hareketliliğini korumak için evde mümkün olduğu kadar hareket etmeye, bol su içmeye ve lif açısından oldukça zengin olan meyve sebze tüketimine dikkat etmek gerekiyor. Meyveleri sıkıp yalnızca sularını tüketmek yerine posalarıyla beraber tüketmek, hem ani kan şekeri değişimlerinin önüne geçecek hem de bağırsakların çalışmasına yardımcı olacaktır. Öğünlerimize sık sık taze yeşilliklerden oluşan salatalar eklemek de sindirim problemlerini önleyecektir.
Hareket azaldığı için günlük harcanan kalori de azaldı
Gün içindeki hareketimiz büyük oranda azaldığı için, günlük harcadığımız kalori de doğru orantılı olarak azaldı. Bu durum önceden rutin olarak uyguladığımız beslenme düzeninin, şu an kilo aldırmasına neden olabilir. Bu konuda kendimizi strese sokmadan vücudumuzun durumunu gözlemlemek bizi en doğru sonuca ulaştıracaktır. Aç kalmadan ve bağışıklığımızın düşmesine neden olmadan, porsiyonlarda az da olsa küçültme sağlamak ve lif içeriği yüksek besinlere öğünlerimizde sık sık yer vererek tokluğu arttırmak, kontrolsüz kilo artışının önüne geçecektir.
Bağışıklık sistemini güçlü tutmak çok önemli
Hastalık tehlikesiyle burun buruna olduğumuz bu dönemde bağışıklık sistemini güçlü tutmak çok önemli. Öğünlerimizde tek bir besin grubuna yüklenmekten kaçınmak ve dengeli bir biçimde hepsinin tüketimine özen göstermek, hem çabuk acıkmayı ve sık sık atıştırma isteğini engelleyecek hem de bağışıklık sisteminin güçlü kalmasına yardımcı olacaktır. Beslenmemizde et ve sebze tüketimi arasındaki dengenin sağlanması, mevsim sebzelerine düzenli olarak yer verilmesi ve ara öğünlerde taze meyveler tüketilmesi, ihtiyacımız olan vitamin ve minerallerin vücuda alınmasını sağlayacaktır. Bu süreçte stresten, üzüntüden ve kaygıdan mümkün olduğunca uzak durmamız da, daha sağlıklı bir bağışıklık sistemine ve yeme düzenine sahip olmamızda oldukça büyük önem taşımaktadır.