Doları tutmak için faiz artırmak yerine KKM modelini benimsedik. Faiz artırmanın maliyetinin kat ve kat fazla bedellerini Hazine’nin açıkladığı rakamlarda görüyoruz. Bu model ne derece sürdürülebilir, açıkçası emin değilim.
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın verilerine göre kur korumalı mevduat (KKM) için yılbaşından beri 60,6 milyar TL ödendi. Geçtiğimiz yazılarımda Kur Korumalı Mevduat uygulamasının kısa vadeli olumlu ama uzun vadeli sürdürebilirlik anlamında hazineye büyük yük bindirdiğini ifade etmiştim. Maalesef bütün dünya faiz artırırken bizim de faiz artırmamız gerektiğini üstüne basa basa buradaki satırlarımda ifade etmiştim. Biz doları tutmak için faiz artırmak yerine bu KKM modelini benimsedik. Peki ne oldu? Faiz artırmanın maliyetinin kat ve kat fazla bedellerini Hazine’nin açıkladığı rakamlarda görüyoruz. Bu model ne derece sürdürülebilir, açıkçası emin değilim. Bunun yerine piyasaların da güveneceği gerçek rasyolarla bir model oluşturabilseydik emin olun çok çok daha iyi durumda olacaktık.
Hatırlarsanız Naci Ağbal döneminde faizi artırarak piyasalar için gerçekçi teoremlerle, kurun kontrol altına alındığını, piyasalara kısmi de olsa güven geldiğini ve uzun vadeli faizlerin de gerilediğine şahit olduk. Fakat ne hikmetse doğru giden bir şeyi bozmada acaba bizim kadar marifetli başka ülke var mıdır merak ediyorum. KKM kısa vadeli dövizi kontrol altına almada işe yaradı fakat bu zaman kazanmak için ki en pahalı zamanı satın aldınız ama maliyeti, faiz yükseltme maliyetinden kat ve kat fazlası bir bedelle karşı karşıyayız. Faiz sebep, enflasyon sonuç diyoruz ama bütçeye baktığımızda faiz giderleri yüzde 45 artmış durumda. Yani faizi düşürdük deniliyor, peki bütçedeki faiz ödemeleri neden artıyor, bunu izah edecek biri var mı ekonomi yönetiminde bilinmiyor.
Bu durumda bu kadar faiz yükü ve KKM yükü ile mecburen zam yapacaksınız. Peki bu yapacağınız zamlarla nasıl enflasyonu kontrol altına alacaksınız? Hazine yönetimi halen siyasetçiler gibi söylemler üzerinden gemiyi yürütmeye çalışıyor ama piyasaları lafla avutamazsınız, avutamadığınız ve o güveni veremediğiniz için de kur bugün Aralık seviyesine geri gelmiş oldu. Peki bu maliyetler kimin sırtına biniyor, 85 milyonun. Siz gerçekçi ekonomi modelleri uygulamadığınız sürece bu modellerin hepsi Hazine’ye ve dolayısıyla 85 milyona ciddi külfetler ödeneceği aşikar bir gerçek olarak önümüzde duruyor. Enflasyonla mücadelede eski bakan Albayrak modeli gibi Tarım Kooperatifleri’nden indirimlerle enflasyonu düşüremezsiniz. Albayrak döneminde de marketlere fiyat indirim baskısı, soğan, patates baskınları ve halk pazarları şeklinde yine bazı uygulamalar yapıldı, bir şey değişti mi? Değişmediğini biliyoruz. Yani 60 milyar TL KKM’de bedel ödeyeceğimize bu parayı tarım ve üretime yönlendirseydiniz emin olun çok farklı şeyleri konuşuyor olurduk. Hep ifade ettim, zamanında bir faiz artırımı yapmış olsaydınız en kötü şartlarda 40-50 milyar TL fazladan ekonomiye sokacağınız bir kaldıraç elinizde olacaktı.
Şimdi geldiğimiz noktada ne faizi düşürebildik, ne kuru indirebildik, ne de enflasyonu kontrol altına alabildik. Ben Hazine ve Ekonomi Bakanı’nın açıklamalarını dinledikçe şaşkınlık yaşıyorum. Sayın Nebati; ‘KKM sayesinde doları kontrol altına aldık’ diyor. Peki ben hatırlatayım size ilk kırılım nerede yaşandı? Naci Ağbal’ın görevden alınması ile arkasından ne yaşadık? Gösterge faizinin düşürülmeye çalışılması ile herkes dolara saldırdı. Bunlar yapılmasaydı bugünkü şeyleri konuşmuyor olacaktık. Sebepleri görmeden bugün dönüp kuru kontrol altına almak için bunu yapmak mecburiyetti gibi anlatmak hakikaten şaşırtıcı geliyor bana. Yine söylüyorum, bu kafayla iyimser yorumum, kur 20’li rakamlarda seneyi kapatır. Ama yine hatalar yapılırsa inanın yorum yapmak istemiyorum. Tekrar buluşmak dileğiyle, hoşça kalın.