150 Adet Mercedes-Benz Sprinter Minibüs Teslimatı 150 Adet Mercedes-Benz Sprinter Minibüs Teslimatı

Türkiye'de yol kenarlarında, kırsal bölgelerde veya depolama tesislerinde vatandaşların yıllardır kullanmadığı araçlarının çevreye ve ekonomiye verdiği zararlardan bahseden ART Group Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Dursun, “Şirket olarak, Türkiye'de otomotiv sektöründe atık yönetimi yapıyoruz. Global şirketlerin Türkiye'deki otomobillerinden çıkan atıklarının toplanması ve geri dönüşümü ile birlikte tüm hurda otomobillerin geri dönüşümünü yapmaktayız. Hem sektör hem de şirket olarak, ülkemizdeki ömrünü tamamlamış araçlarla ilgili yönetmeliğin çok uzun yıllardan beri değişmemesinden dolayı ciddi bir hammadde sıkıntısı yaşıyoruz. Yılda 1 milyona yakın otomobil satılan Türkiye'de son 3 yıl içerisinde 3 bine yakın trafikten düşülen araç var. Türkiye'deki otomobil yaş ortalaması, 15'in üzerine çıkmaya başladı. Araçlarda yaş ortalamasının yükselmesi ve geri dönüşüme tabi tutulan otomobil sayısına baktığımızda, bu oran bizim çevremize ve dünyamıza zarar vermektedir. Çünkü karbon ayak izinin büyük bölümü, yaşlı otomobillerden ve eski trafik parkından kaynaklanıyor” dedi.

“Ömrünü tamamlamış araçlar, çevreye de trafiğe de tehlike arz ediyor”
Ömrünü tamamlamış veya 15 yaş üzeri araçların trafikte olmasının da ayrıca sorun olduğunu belirten Dursun, “Yaşlı araçlarda, güvenlik açığı da ortaya çıkmaktadır. Bu araçların çarpışma önleyicilerinin olmaması veya fren sistemlerinin doğru çalışmaması birçok trafik kazalarına ve can kaybına yol açmaktadır. Bundan dolayı bu araçların Avrupa'daki gibi bir sistemle düzenli bir şekilde trafikten çıkartılması gerekiyor. Türkiye'de uzun yıllardan beri yapılan uygulamayla, 5 veya 10 yılda bir, ÖTV indirimleri ile bu hurda araçları trafikten toplamaya çalışıyoruz. Bizim beklentimiz bu düzenlemelerin 5 veya 10 yılda değil, düzenli bir yönetmelik ile belli yaşa gelen aracın yine devletin belirlediği standartlar doğrultusunda trafikten çıkarılarak denetimli bir şekilde geri kazanıma yönlendirilmesini bekliyoruz” dedi.

“İnsanlar vahşi yöntemlerle aracını dönüşüme veriyor”
Ömrünü tamamlamış araç yönetmeliğinin 14 yıldır değişmediğini ifade eden Gökhan Dursun, “Burada yine en önemli görev devletimize düşüyor. Çünkü 14 yıldan beri değişmeyen ve ihtiyacı karşılamayan ömrünü tamamlamış bir araç yönetmeliğimiz var. Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Döngüsel Ekonomi Eylem Planı doğrultusunda hazırlanan tüzük taslağı kapsamında, araçlarda geri dönüştürülmüş malzeme ile ilgili düzenlemeler getiriliyor. 2030 yılı itibariyle yeni bir araç yapımında kullanılan plastiğin en az yüzde 25'inin geri dönüştürülmüş olması, bunun da yüzde 25'inin ömrünü tamamlamış araçtan gelmesi hedefleniyor. Ülkemizde yeni bir ÖTV muafiyeti çıkması durumunda bile teknik alt yapı yetersizliğinden dolayı bu araçların geri dönüşümü imkanı da yatırım eksikliğinden dolayı yetersiz kalıyor. Yönetmelik değişmediği için atık ve hammadde gelmiyor. Vatandaş ise aracını uygun olmayan şartlarda vahşi yöntemlerle geri dönüşüme sokuyor. Bu geri dönüşüm lisanlı şirketler tarafından yapılmıyor. Kenar köşe hurdacılarda ayrıştırılan araç da doğru şartlarda dönüştürülmediği için, içindeki bütün tehlikeli atıklar toprağa ve suya karışıyor” şeklinde konuştu.

“Bekleyen hurda araçlar, çevreye zarar veriyor”
Kendi tesislerine gelen hurda bir aracı önce arındırma işlemine soktuklarını belirten Dursun, “Tüm tehlikeli atıkları arındırıyoruz. Bu işlemin ardından aracın geri dönüşüm işlemleri başlıyor. Ama uygun olmayan şartlarda bu yapıldığı zaman tehlikeli atıklar ve içindeki yağlar, fren hidroliği gibi birçok tehlikeli sıvılar toprağa ve suya karışıyor. Maalesef bunların denetimi olmuyor. Aslında düzenleme tam olmadığı için denetimsizlik nedeniyle bu hurda araçlar çevreye ciddi anlamda zarar veriyor. Yine bekleyen yönetmeliklerden dolayı vatandaşlar hurda araçlarını yol kenarlarında, bağlarda, bahçelerde terk edip bekletiyor. Bu araçlar görüntü kirliliği yine zaman içerisinde korozyona ve emisyona uğradığı için çevreye ciddi olumsuz etkiler vermekte” dedi.
“Hurda araçları ekonomiye kazandırıyoruz”
Düzenlemenin bir an önce çıkmasının hem ekonomiye hem de geri dönüşüm sektörüne ciddi bir fayda sağlayacağını ifade eden Gökhan Dursun, “Bizler şu anda çalıştığımız global markaların 81 ildeki oluşan atıklarını topluyoruz. Yıllık ortalama 8 bin tona yakın atık kapasitemiz var. Yani 8 bin ton atığın geri dönüşümünü sağlayarak yaklaşık 500 milyon lira tutarındaki hacimle ekonomiye ciddi bir fayda sağlıyoruz. Doğru düzenlemeler olursa, önü açılacak yeni yatırımlarla birlikte bu rakamlar çok daha yükseğe çıkacaktır” diye konuştu.

“Satılan araç ile hurdaya ayrılan araç sayısı arasında ciddi fark var”
Türkiye'de her yıl ortalama araç satışının 1 milyonu bulduğunu belirten Dursun, “Pandemi ile bir düşüş yaşanmıştı. Ama pandemiden sonra her yıl ortalama 800 bin ila 1 milyon arası araç satıldı. Bu sene de 1 milyonu geçeceği düşünülüyor. Ama bugün baktığınız zaman piyasadan trafikten düşen araç sayısı 3 bini geçmiyor. Yani arada ciddi bir fark var. Bunların hepsi de uzmanlaşmış ayrıştırma tesislerine gelmiyor maalesef. Türkiye'de araç ekonomik bir değer. Ama baktığınız zaman bu işin çevre güvenliği ve halk sağlığı tarafı da var. Bunun ikisinin dengeli olması gerekiyor. Araçlara ulaşım ne kadar kolaylaşırsa kredilendirme kurumları ne kadar araç alınmasına destek sağlarsa o zaman bu hurda araçlar bizim gibi tesislere gelecektir. Ömrünü tamamlamış ve hurdaya ayrılmış araçlar bu tür geri dönüş tesislerine gelmeli ki, hem insanımız hem ülkemiz kazansın” dedi.

“Elektrikli araçlar, fosil yakıtlı araçların hurdaya ayrılmasına öncülük edecek”
Elektrikli araçların hem dünyada hem de Türkiye'de ciddi bir tercih sebebi olmaya başladığına değinen Dursun, “Özellikle Türkiye'de şu anda ÖTV ile birlikte içten yanmalı araçlara ulaşım daha zor olurken devlet desteği ile birlikte elektrikli araçlara ulaşım biraz daha kolay oldu. Vatandaş ciddi anlamda elektrikli araç tercih etmeye başladı. Burada elektrikli araçların çıkması içten yanmalı motorların hurdaya dönüşmesini sağlayacak. Bu da bizim mevzuat değişikliğimizi bir an evvel yapıp bu hurdaya çıkan fosil yakıtlı araçları vahşi yöntemlere değil, gerçek lisanslı tesislere ulaşmasını ve doğru şekilde geri dönüştürülmesini önemli kılıyor” şeklinde konuştu.