Türkiye ve Almanya’da yatırımları bulunan Türk ve Alman şirketleri ile işadamları; iki ülke arasında giderek daha çok gerilen ilişkilerden rahatsızlık duyuyorlar. Alman İş dünyasındaki başarıları sebebiyle “Almanya’da Yılın İşadamı” seçilen “Tekstil İmparatoru” Kemal Şahin bu isimlerden biri. Kemal Şahin, geçmiş yıllarda Türkiye ve Almanya ilişkilerinin gelişiminde “kilit rol” oynadı. Avrupa Türk İşadamları ve Sanayicileri Derneği ATİAD ile Türk-Alman Ticaret Ticaret ve Sanayi Odası’nın kurucu Başkanlıklarını yapan Kemal Şahin, halen Almanya’nın Aachen kentindeki Santex Grubu ile Türkiye’deki Şahinler Holding’in Yönetim Kurulu Başkanlığını yürütüyor. Ünlü işadamı iş dünyasındaki başarısının dışında Alman ve Türk devlet adamları ve politikacıları tarafından da yakından tanınan bir isim. Almanya Başbakan’ı Angela Merkel, Avrupa Parlamentosu eski Başkanı ve Almanya Sosyal Demokrat Partisi SPD’nin Başbakan adayı Martin Schulz, Almanya eski Başbakanlarından Gerhard Schröder, Kemal Şahin’in samimi görüştüğü politikacılar arasında yer alıyor. Şahin’in, ATİAD Başkanlığı yaptığı dönemde Türkiye’nin Gümrük Birliği’ne üye olmasında önemli katkıları oldu. Türk-Alman Ticaret ve Sanayi Odası’nın Başkanlığı’nı yaptığı dönemde ise Türk ve Alman işadamlarıyla birlikte gerçekleştirdiği kongrelerde Almanya’nın o dönemdeki Başbakanı Schröder ile Erdoğan’ın sık sık buluşmalarına ve dostluk kurmalarına vesile oldu.

BAŞBAKAN YILDIRIM’IN DAVETİ
Almanya ile ilişkilerimizde gerilimim artması üzerine, Başbakan Binali Yıldırım, Kemal Şahin’i Ankara’ya davet etti. Çankaya köşkünde basına kapalı gerçekleştirilen görüşme iki saate yakın sürdü. Görüşmeye Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, Avrupa Birliği Bakanı Ömer Çelik ve Türkiye’de yatırımları bulunan Alman fi rmalarının yöneticileri de katıldılar. Bu toplantı sonrasında telefonla görüştüğüm Kemal Şahin’den edindiğim intiba şu: “İki ülke ilişkisinin ve kamuoylarında oluşan önyargıların normale dönmesi için, öncelikle karşılıklı olarak yapılan siyasi açıklamaların normalleşmesi gerekiyor. Çünkü, siyasi açıklamalar her iki ülke kamuoyunda oluşan ön yargıların giderek artmasına yol açıyor.” Başbakan Binali Yıldırım’ın, Kemal Şahin ve Alman şirketlerinin yöneticileriyle yaptığı toplantıda oluşan ortak görüş ise şöyle: “Türkiye- Almanya ekonomik ve siyasi ilişkilerinin daha tandansı düşük, özellikle ekonomiye yansımayacak şekilde devam etmesi için gereken tedbirler acilen alınmalı. Türkiye’nin hem ekonomik, hem siyasi olarak Avrupa ile iyi ilişkileri devam ettirmesi, özellikle Türkiye’ye yatırım gelmesi için önem taşıyor.” Türkiye- Almanya ilişkilerindeki tansiyonun düşürülmesinde ve Alman kamuoyundaki “Türkiye ön yargısının” değiştirilmesinde; yakinen tanıdığım işadamı Kemal Şahin ve O’nun gibi iki ülkeyi de tanıyan siyaset dışı isimler “Sivil bir inisiyatif” almalı. Belki de Sayın Şahin’in, Ankara’da Başbakan Yıldırım ile görüşmesinde bu konu gündeme geldi.

EKONOMİK ANLAMDA “HAYIR” DEME LÜKSÜMÜZ YOK
Türkiye ile Almanya arasındaki ticaret hacmi geçen yıl yaklaşık 37 milyar Euro olmuş. Almanya dünyanın dördüncü büyük ekonomisi. Almanya’nın 2015 yılındaki ihracat toplamı 1 trilyon 200 milyar Euro. Türkiye’nin 2016 yılı ihracatı ise 122 milyar Euro civarında. Almanya’nın ihracatı, Türkiye’nin ihracatının neredeyse 10 katı büyüklüğünde. Türkiye ile Almanya arasındaki ticaret hacmi geçtiğimiz yıl yaklaşık 37 milyar Euro olarak gerçekleşmiş. Türkiye’nin Almanya’ya ihracatı 14,4 milyar Euro, Almanya’nın Türkiye’ye ihracatı ise 22,4 milyar Euro. Şimdi bu rakamlara bakarak, “Almanya bize daha çok mal satıyor, iki ülke ekonomik ilişkilerinin kötüye gitmesi Almanya’nın zararına olur” demek kendimizi kandırmak olur. Dediğim gibi, Almanya dünya pazarlarına 1 trilyon 200 milyar Euro ihracat gerçekleştiren bir ülke. Diyelim ki; Almanya’nın Türkiye’ye olan 22,4 milyar Euro’luk ihracatı sıfırlandı. Almanya’nın toplam ihracatında binde 2 oranında bir kayıp yaşanır. Türkiye ise toplam ihracatının yüzde 12’sini kaybetmiş olur. Üstüne üstelik, Türkiye’deki Alman yatırımlarını ve bunların sağladığı istihdamı da düşünmek gerekiyor. Ayrıca Türkiye’nin ihracatında ülkemizde yatırımı bulunan Alman şirketlerinin de önemli bir payı var. Türkiye’nin Almanya’dan aldığı ürünlerin çoğu yüksek teknoloji içeren yatırım ürünleri. Türkiye’nin sanayileşmesi için bu ürünlerden vazgeçmesi mümkün değil. Avrupa Birliği pazarı ve özellikle Almanya pazarı Türkiye açısından son derece önem taşıyor. Hem Türkiye, hem de Almanya karşılıklı ekonomik ve kültürel ilişkilerini dostane şekilde devam ettirmeli ve bu ilişkileri “Siyasi önyargılara” kurban vermemeliyiz.

EĞİTİMİN CESUR GİRİŞİMCİSİ
İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın ile Ekovitrin Medya Grubu Başkanı Kamuran Abacıoğlu’nun yaptığı özel röportaj Ağustos sayımızın kapak konusu oldu. Eğitimin “Cesur Girişimcisi” Dr. Mustafa Aydın’ın, 10 yıl önce kurduğu İstanbul Aydın Üniversitesi bugün Türkiye’nin en çok tercih edilen ve en çok öğrenciye sahip vakıf üniversitesi konumunda. Dr. Mustafa Aydın, bu özel röportajda İstanbul Aydın Üniversitesi’nin başarısını anlatıyor.

SIRADIŞI IŞADAMI
İkinci özel röportajı ise NEF İcra Kurulu Başkanı Erden Timur ile gerçekleştirdik. 35 yaşındaki genç iş adamı, “İ”sinden anlamam dediği inşaat sektöründe 26 önemli proje gerçekleştirdi. İş dünyasında “Sıradışı” bir portre çizen Erden Timur, “Kapatilizme değil, sosyal şirketlere model oluşturuyoruz” diyor. Erden Timur röportajının ayrıntıları Ağustos sayımızda…

15 TEMMUZ ARAŞTIRMASI
MAK Danışmanlık, 15 Temmuz hanin darbe girişiminin 1. Yıldönümü haftasında 30 büyükşehir, 25 il ve 158 ilçede bir kamuoyu araştırması gerçekleştirdi. Bu saha yaraştırmasının sonucuna göre FETÖ’cü darbeciler için halkın yüzde 71’inin “İdam” istediği görülüyor. Araştırma Ağustos sayımızda geniş şekilde yer alıyor. 15 Temmuz’da 250 şehit verdik. 2 bin 193 gazimiz var. Milletimiz yurt dışı kurgulu bu hanin kalkışma karşında bir destan yazdı. Ama duamız, Rabbimizin bu acıları milletimize bir daha yaşatmamasıdır.

Saygılarımla…