Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Kasım ayı ihracat rakamlarını açıkladı. Kasım ayında ihracatımız geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 5,2 oranında artarak 23 milyar 11 milyon dolar olarak gerçekleşti. İhracatımız son beş aydan bu yana artış gösteriyor.
Temmuz, Ağustos, Eylül ve Ekim ayının ardından Kasım’da tarihimizin en yüksek ihracat rekoru kırıldı. Ocak-Kasım döneminde 11 ayda ihracatımız 232 milyar 900 milyon dolar olarak gerçekleşti. Bu da geçen yılın 11 ayına kıyasla yüzde 0,7’lik bir artışa tekabül ediyor. Son 12 ay itibarıyla 2023 yılı ihracatımızın yüzde 0,9 artışla 255 milyar 800 milyon dolara ulaşması bekleniyor. Orta Vadeli Programın hedefi olan 255 milyar doların üzerinde bir ihracat gerçekleştirilecek.
DIŞ TİCARET FAZLASI VEREN BİR TÜRKİYE
Ekonomiyi yönetenlerin hedefi; “Dış ticaret fazlası veren bir Türkiye” olmalı. Toplam ihracatımız içinde yüksek teknoloji ihracatının oranını yukarılara çekmemiz gerekiyor.
Dışa bağımlılığı tersine çevirme başarısı gösteren Savunma ve havacılık sektörünün ihracatımızdaki payının giderek artması sevindirici bir gelişme. İhracatımızın geleceği inovasyona dayalı kalkınmayla şekillenecek. Türkiye, ihracatta 17 hedef pazar belirledi. Bunlar: ABD, Brezilya, Çin, Etiyopya, Fas, Güney Afrika, Güney Kore, Hindistan, Irak, İngiltere, Japonya, Kenya, Malezya, Meksika, Özbekistan, Rusya ve Şili. Ticaret Bakanlığımız ve TİM’in bünyesinde yer alan sektörlerin başkan ve yöneticileri, ihracatımızın daha çok artırılması konusunda yoğun bir çaba içerisindeler. Türk ekonomisinin ihracat odaklı bir büyüme göstermesi çok önemli.
Elbette bir ülkenin kalkınması için altyapı, ulaşım, bilişim çok önem arz ediyor. Ancak ülke olarak biz biraz kantarın topuzunu kaçırıp, paranın çoğunu toprağa gömerek “gayrimenkul odaklı” bir büyüme yolunu seçtik. Altyapı ve gayrimenkule dayalı yatırımların ekonomimize dönüşü çok geç oluyor. Oysa Türkiye, ekonomiye daha hızlı şekilde dönen ve katkı sağlayan “ihracat odaklı bir büyüme modeline” ağırlık vermeli. Bunun için ihracatımızın geleceğini inovasyona ve katma değeri yüksek ürünlere dayalı bir kalkınma modeli ile planlamamız gerekiyor.
Bir taraftan da ihracatımızdaki ithal ikame oranının düşürülmesi, yurtdışından ithal ettiğimiz ara malların üretiminin millileştirilmesi için Ar-Ge çalışmalarına önem verilmesi icap ediyor. Savunma sanayiinde dışa bağımlılığı azaltıp, millilik oranını artırmayı başardık ve bu sektörümüz ihracatımızın yıldızı haline geldi.
Dışa bağımlı olduğumuz ürünleri yurtiçinde daha kaliteli bir şekilde üretip, ithalatımızı azaltırken, aynı ürünleri yabancı pazarlara satarak ihracatımızın daha çok ivme kazanmasını sağlamalıyız. Türkiye’nin politikası bu olmalı. Umarım ülkemiz de Almanya ve Japonya gibi dış ticaret fazlası veren güçlü bir ekonomi haline gelir. Bunun için milletçe çok çalışmalıyız, Almanlar gibi, Japonlar gibi, Güney Koreliler gibi…