Kuraklık, günümüzün en ciddi küresel problemlerindendir. Tüm doğal afetler içerisinde etki alanı en geniş, etkilediği insan sayısı en fazla olan afet kuraklıktır. Kuraklık son dönemde dünyada ve ülkemizde gündemin ön sıralarında yer almaktadır. Global iklim değişikliği sonucu özellikle bazı bölgelerimizde önemli etkileri olan kuraklık kavramı bizleri daha uzun yıllar meşgul edeceğe benzemektedir.
Kuraklık nasıl ifade edilmektedir?
Kuraklık "Yağışların, kaydedilen normal seviyelerinin önemli ölçüde altına düşmesi sonucu, arazi ve su kaynaklarının olumsuz etkilenmesine ve hidrolojik dengenin bozulmasına sebep olan doğal olay" olarak tanımlanabilir (BMÇMS, 1997). Kuraklığın çeşitleri vardır. Bunlardan biride tarımsal kuraklık konusudur.
Tarımsal kuraklık ne anlama gelmektedir?
Bitkinin kök bölgesinde, büyüyüp gelişmesi için yeterli nem bulunmaması durumu olarak ifade edilir. Büyüme periyodu boyunca, belirli bir bitkinin suya ihtiyaç duyduğu belirli bir kritik döneminde yeterli toprak nemi olmadığı zaman tarımsal kuraklık meydana gelir. Tarımsal kuraklık meteorolojik kuraklıktan sonra ve hidrolojik kuraklıktan önce ortaya çıkan tipik bir durumdur. Tarımsal kuraklık, toprağın derinlikleri doymuş halde olsa bile ürün verimlerini ciddi oranda düşürebilir. Yüksek sıcaklıklar, düşük nispi nem ve kurutucu rüzgarlar yağış azlığının etkilerinin katlanmasına sebep olur (MGM, 2020).
Suyun ne kadarı tarımda kullanılmaktadır?
Suyu nerede kullandığımız, doğru bir su politikası yapabilmek için en önemli konuların başında gelmektedir. Bugün, su kaynaklarının %74’ü tarımda, %15’i evsel ve %11’i de sanayide kullanıldığı tahmin edilmektedir. Bunun yanında, su gibi yaşamsal bir kaynağın iyi yönetilmesi ve akılcı kullanılmasında tüm sektörlere görev düşmektedir. Sürdürülebilir olmayan uygulamalar su kaynakları ve yaşam verdiği doğal hayatın yanı sıra bu sektörlerin de geleceği üzerinde büyük risk yaratmaktadır (WWF, 2020).
Tarımda etkin su kullanımı konusunda neler yapılabilir, suyun etkin kullanımı nasıl sağlanabilir?
Öncelikle tarımda suyun etkin kullanımı, ürün deseninde su kaynaklarına uygun ürün seçimi ve planlamalara suyun bir değişken olarak dâhil edilmesi oldukça önemlidir. Diğer yandan, sanayi kuruluşlarının su kaynakları üzerinde miktar ve kalite anlamındaki etkilerini en aza indirmeleri de bu sürece katkı sağlayacak diğer bir unsurdur. Artan kentsel nüfusun su ve enerji talebini yönetmek ve su kaynakları üzerindeki etkinin farkında olarak yatırımların yönlendirilmesi, suyun şehirlerde etkin kullanılmasının sağlanması da su kaynaklarının korunmasında ön plana çıkmaktadır. Tarımsal su kullanımının şehirlerin artan su ihtiyacı ile de ilişkisi vardır.
Türkiye’de tarımsal kuraklıkla mücadele kim tarafından yapılmakta, neler yapılmaktadır?
- Birleşmiş Milletler Çölleşme İle Mücadele Sözleşmesi 14-15 Ekim 1994 tarihinde imzalanmış ve 26 Aralık 1996'da resmen yürürlüğe girmiştir. Türkiye Sözleşme’ye 31.08.1998 tarihinden itibaren resmen taraf olmuştur.
- Kuraklık ve Türkiye Ülkemizde kuraklık ile ilgili çalışmalar, Orman ve Su İşleri Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü’nün koordinasyonu ile yürütülmektedir. Orman ve Su İşleri Bakanlığı'nın koordinasyonunda alakalı kurum ve kuruluşların katkıları ile ülkemizdeki kuraklığın olumsuz etkilerinin en aza indirilmesi maksadıyla hazırlanan "Ulusal Kuraklık Yönetimi Strateji Belgesi ve Eylem Planı" genelgesi 31 Ağustos 2017 tarihli Resmi Gazete 'de yayınlanmıştır.
- Türkiye Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi ve Eylem Planı 2008-2012 tarihleri arasında uygulanmış ve 2013 yılında 2013-2017 yıllarını kapsayacak şekilde revize edilmiştir.
- 18.08.2012 tarihli 28388 Sayılı Resmi Gazete’de Tarımsal Kuraklık Yönetiminin Görevleri, Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik yayınlanmıştır.
- Bakanlık tarafından, 10. Kalkınma Planı ve 04/07/2014 tarihli ve 29050 sayılı Resmi Gazete ekinde yayımlanan Ulusal Havza Yönetim Stratejisi (2014-2023)’ne dayanarak kuraklık çalışmalarının yapılması kapsamında 11.03.2015 tarihinde en son Türkiye Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi ve Eylem Planı (2018-2022) hazırlanmaya başlanmıştır. Bu konuda illerde, kriz merkezleri kendi illerinin durumunu ve yapılması gerekenleri ortaya koydukları il tarımsal kuraklıkla mücadele stratejisi ve eylem planlarını oluşturmuşlardır.
- Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi 12. Taraflar Konferansı (COP 12), taraf ülke delegasyonları, parlamenterler, iş adamları ve sivil toplum örgütlerinin katılımıyla 12-23 Ekim 2015’te Ankara’da düzenlenmiştir. Türkiye böylelikle ilk kez küresel bir çevre sözleşmesinin taraflar konferansına ev sahipliği yapmıştır.
- COP 12’de Sözleşmeye taraf ülkeler, 15.3 sayılı Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi çerçevesinde 2030 itibariyle arazi tahribatının dengelenmesine yönelik “Ulusal Gönüllü Hedefler”in oluşturulması kararı alınmıştır. Türkiye 2016-2030 dönemini kapsayan Ulusal Raporunu hazırlamış olup, şuana kadar 102 ülke arazi tahribatı önleme hedeflerini belirleme sürecine katılmıştır.
Tarımsal kuraklıkla mücadelede önümüzdeki süreçte kısaca yapılması planlananlar nelerdir?
Bakanlık tarafından Türkiye'deki kuraklık riskinin azaltılması ve yönetilmesi amacıyla havza ölçeğinde kuraklık yönetim planları hazırlanmaktadır;
2020 sonu itibarıyla 15 havzada (Konya, Akarçay, Kuzey Ege, Küçük Menderes, Doğu Akdeniz, Batı Akdeniz, Burdur, Van Gölü, Antalya, Asi, Seyhan, Ceyhan, Gediz, Büyük Menderes ve Fırat-Dicle) kuraklık yönetim planları tamamlanmıştır.
2021'de 7 havzada (Sakarya, Susurluk, Meriç-Ergene, Marmara, Yeşilırmak, Batı Karadeniz, Kızılırmak) söz konusu planların hazırlanmasına devam edilecek.
2023 yılına kadar toplam 25 havzanın planlarının tamamlanması hedeflenmektedir.
Değerlendirme;
Son günlerde haberlere, uzman görüşlerine, baraj doluluklarına bakıldığında anlaşıldığı üzere su kaynaklarında azalma durumunun olduğu görülmektedir. Suyun azalmasının yansıması, uzman görüşlerinden, TMO, MGM, T. C. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın raporlarından görüldüğü kadarıyla şu an için tarımsal kuraklık oluşturmamaktadır. Ancak, önlemler alınmaz ise önümüzdeki yıllar için tarımsal kuraklık riskinin hep var olacağı bir gerçektir. Bu konuda su havzalarının korunması, nehir yataklarının korunması, kentleşmenin kontrollü bir şekilde yapılması, tarımda suyun etkin kullanımı, enerji ve sanayi gibi tarım dışı sektörlerde de suyun etkin kullanımı sağlanmalıdır.
….
Geçtiğimiz günlerde, Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesinden dönem arkadaşım yıllardır Trakya bölgesinde görev yapan Yük. Zir. Müh. Cenk Ozan Şentürk’ün su kaynaklarının korunması konusunda paylaşımı dikkatimi çekti. Trakya’da Istrancaların su yönetimi açısından neden çok önemli olduğunu anlatan paylaşımda, aşağıdaki çağrı yapılmakta;
Su ve arazi yönetimi birbiriyle doğrudan ilişkilidir. Kırklareli'nden İstanbul'a doğru uzanan bir kireçtaşı kuşağı bulunmaktadır. Çatlaklı yapıdaki kireçtaşları yağış sularının hızla derinlere sızmasını sağlayarak yeraltı sularını besler. Bu kireçtaşı kuşağı içme suyunun önemli bir kısmını yeraltı sularından karşılayan Ergene havzasında yaşayanlar için hayati öneme sahiptir. Ama son yıllarda aşırı kullanım (içme-kullanma ve sanayi) nedeniyle yeraltı suyu seviyelerinde ciddi azalmalar mevcut. Bir de bu kireçtaşı kuşağında madencilik faaliyetleri başladı. Çimento fabrikaları için kil ve kireçtaşı çıkartılan bu madenlerde patlatma da yapılmakta. Bu da yeraltı suyu beslenmesini ciddi riske atıyor. Ormanların delik deşik olması da cabası.
Istrancalar da ki maden sahaları bölgemizi geri dönüşü olmayacak zararlara uğratmakla birlikte çocuklarımızın geleceğini de yok etmektedirler. Istrancalara sahip çıkalım aksi halde güzel Trakya’mız yakın gelecekte tarım yapılamayacak hale getirilecektir.