Roma Antlaşması ile 1957 yılında 6 ülke tarafından kurulan, ekonomik ve siyasi entegrasyonun eşsiz bir örneği olarak, tarihteki yerini alan Avrupa Bütünleşmesi, Brexit’dan bu yana, “bunalım” yaşamaktadır.
Avrupa’da sonsuz barışın sağlanması amacıyla; Batı Almanya, Fransa, İtalya, Lüksemburg, Belçika, Hollanda’nın bir araya gelerek oluşturduğu, İngiltere’nin iki kez veto yemesine rağmen, 1973 yılında tam üye olmayı başardığı, ardından 1993’de yürürlüğe giren Maastricht Antlaşması ile Avrupa Birliği adını aldığı ve en son derinleşmek yerine, genişleme politikasıyla, 29 üyeli bir birliğe dönüşen Avrupa Birliği, 2016’da İngiltere’nin “Avrupa Birliği’nden ayrılması ile yeni bir döneme girdi.
23 Haziran 2016’da yapılan referandumdan sonra, Brexit’in ilk kurbanı, İngiltere Başbakanı David Cameron oldu. “AB’ye Evet” yanlısı olan Cameron, Referandum’dan “hayır” çıkınca, 24 Haziran’da istifa edeceğini açıkladı ve ardından Temmuz 2016’da görevi Terasa May’a bıraktı.
2016’da İngiltere’nin AB’den ayrılması gerçekten AB’de şok etkisi yarattı. Bütün kamuoyu yoklamaları ve anketler “evet”in kazanacağını söylüyordu ama “hayır” çıkması gerçekten ters köşe oldu. Ancak ben İngiltere Başbakanı Cameron’un 23 Ocak 2013’de yaptığı bir konuşmada, “AB üyeliğini referanduma götüreceğini” söylemesinin hemen ardından yazdığım bir makalede “İngiltere AB’den ayrılır ve uluslararası güç dengesi yeniden kurulur” demiştim.
Genel anlamıyla baktığımızda İngiltere, AB’nin gerçek bir ortağı veya tam üyesi olmamıştır. 1960’da AET (AB)’ye alternatif olarak, EFTA’nın kurulmasına öncülük etmiştir. Daha sonra AET (AB)’nin ekonomik ve siyasi başarısı üzerine, EFTA’dan ayrılarak, AET (AB)’ye tam üye olmuştur. Ayrıca AB’nin en önemli iki temel oluşumuna girmemiştir. Birincisi “Parasal Birlik”e dahil olmamış ve ulusal parasını kullanmaya devam etmiştir. İkincisi ise serbest dolaşım sistemi olan “Schegen Bölgesi”nin tarafı olmamıştır. Tabi en önemlisi de ABD’nin stratejik müttefikliğini her koşulda en önde tutmuştur.
TERASA MAY’İN BAŞI BREXİT İLE HER ZAMAN DERTTEYDİ
23 Haziran 2016’dan bu yana sancılı süreç devam ediyor. Boşanma bir türlü gerçekleşemedi. Ortaya atılan ayrılma takvimleri ve senaryolar da boşa çıktı.
Cameron’un istifasına neden olan Brexit, aynı şekilde Terasa May’inde başına dert oldu. May Başbakan olduktan sonra, Brexit sürecini hemen başlattı ve AB Lizbon Antlaşması’nın 50. Maddesi, 29 Mart 2017’de işletilmeye başlandı. Hedef Mart 2019’da Brexit’i tamamlamaktı.
May, 18 ay süren yoğun bir görüşme trafiği ile AB’den ayrılma sürecine ilişkin 585 sayfalık Anlaşmayı, 15 Ocak 2019’da İngiliz Parlamentosu’na götürdü. Fakat bu oylama hem İngiliz Parlamentosu tarihinde görülmeyen hem de May için tam bir hezimet oldu. Parlamento, 202 Evet, 432 Hayır ile AB ile varılan Anlaşmayı reddetti.
Terasa May yılmadı ve AB ile varılan Anlaşma’da revizeler yaparak, aynı Anlaşmayı tekrar Parlamento’ya getirdi. 12 Mart 2019’da yapılan oylamada aynı sonuç çıktı. 242 Evet, 391 Hayır. Son oylama ise 29 Mart 2019’da yapıldı ve sonuç değişmedi. 286 Evet, 344 Hayır.
Brexit açmazında gelinen nokta, ya AB ile Anlaşmasız ayrılık olacaktı ya da Anlaşma İngiliz Parlamentosu’na yeniden gelecekti. Ayrılma takvimi ise Önce 12 Nisan’a, sonra da 31 Ekim’e ertelendi.
BEKLENEN SON
Terasa May, Brexit Anlaşması’nda ne kendi partisini, ne İngiliz kamuoyunu ne de AB’yi memnun edemedi. Kendi partisi olan Muhafazakar Parti’de üst üste gelen istifalar ve baskılar, nihayetinde May’in Brexit’in ikinci kurban olmasına neden oldu ve May, 7 Haziran 2019’da “istifa” edeceğini açıkladı.
Terasa May’in istifasının ardından, İngiltere’nin AB ile ayrılma süreci, Anlaşmalı mı? Anlaşmasız mı? Olacak. Bunu zaman gösterecek. Anlaşmalı olursa, 21 aylık bir geçiş süreci yaşanacak ve bu sürede, ayrılma takvimi işletilecek. Anlaşma olmaz ise ayrılma hemen devreye girecek ve esas sorunlar yumağı o zaman başlayacak. Zira ticaret, serbest dolaşım, para, İrlanda sınır sorunu, ekonomide tahmini yüzde 8 daralma ve İngiliz para biriminin yüzde 25 değer kaybetmesi sorunlar yumağının ilk akla gelenleri.
AB-İngiltere ayrılığı hala bir muamma iken, tarih kendi kumarını oynayıp, İngiltere’nin AB’den kopmasını engeller mi? Acaba Brexit yerine, Bristay* olur mu?
- Bristay: İngilizce’de “içerde kalmak”tan türettiğim bir kavram. İngilizler, İngiltere’nin AB’de kalması kavramını ise; “Breurope” olarak tanımlıyor.