İş mevzuatında bazı hükümler vardır ki işçilerin sağlık ve güvenliklerinin sağlanması amacını taşırlar. Örneğin, günlük iş sürelerine getirilen azami onbir saatlik sınırlama (İşK. m.63/3), gece çalışma süresine getirilen yedibuçuk saatlik sınırlama (İşK. m.69/3), yılda ikiyüz yetmiş saatlik fazla çalışma süresine getirilen sınırlama (İşK m.41/7), yıllık ücretli izinlerin yılı içerisinde ve en az on gününün blok olarak kullandırılması zorunluluğu (İşK m.56/3) ile altı iş günü çalışan işçiye takip eden yedinci günün kesintisiz yirmi dört saat hafta tatili olarak verilmesi zorunluluğu (İşK. m.46), işçilerin ruh ve beden bütünlüklerinin korunması amaçlanarak yapılan düzenlemelerdir.
İnsan yaratılışı icabı belirli bir süre çalışma ve belirli bir süre de dinlenmesi gereken bir varlıktır. Çünkü geceler insan oğlu dinlensin diye yaratılmıştır. Dolayısıyla işçilerin devamlı bir surette gece gündüz çalıştırılması yaratılış gayelerine aykırıdır. Bu nedenle, Avrupa’da sanayileşme döneminde ilk iş Kanunları çalışma sürelerinin sınırlandırılması amacıyla çıkarılmıştır.
Her çalışanın dinlenme hakkına sahip olduğu 1982 Anayasası’nda kabul edilmiştir (m.50). İşçilerin yedi günlük çalışma süresi içinde, aralıksız yirmi dört saat dinlendirilmesi gerektiği de 4857 sayılı İş Kanunu’nda düzenlenmiştir (m.46).
4857 sayılı Kanun’un 46 ncı maddesine göre, işçilere tatil gününden önce Kanunun çalışma süresini düzenleyen 63 üncü maddesinde çalışma sürelerinde sözleşmelerle esnekleşme yapılması yolu açıldığından, hafta tatilinin mutlaka altı iş günü çalışılmış olmasına bakılmaksızın, belirlenen iş günlerinde çalışmış olmaları koşulu ile yedi günlük bir zaman dilimi içinde kesintisiz en az yirmi dört saat dinlenme (hafta tatili) izni verilmelidir.
Bununla birlikte, işçilerin haftada altı günden fazla çalıştırılmaları 394 sayılı Hafta Tatili Kanununda yasaklanmış iken bu yasak 1 Temmuz 2017 tarihinde yürürlüğe giren 7033 sayılı Kanunun (Sanayinin Geliştirilmesi Ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun) birinci maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak, hafta tatili olması gereken günlerde çalıştırılan bazı işçilere hafta içinde başka bir günde izin verilmemesi 4857 sayılı Kanunun 46’ncı maddesine aykırılık oluşturur. Bu hükme aykırılığın yaptırımı İş Kanunu’nda düzenlenmemiş olsa da, işveren bu çalışma gününe denk düşen zamlı ücreti Kanun hükümlerine göre ödemiş olsa da, haftanın yedinci günü çalıştırılan işçinin vaki iş kazası geçirmesi durumunda işveren asli kusurlu sayılabilir. Bu kapsamda, “hafta tatilinde” çalışılacağı yolunda “toplu iş sözleşmelerine veya iş sözleşmelerine” konulacak hükümler de “geçersiz” olacaktır.
Dolayısıyla işçilere hafta tatili, yedi günlük çalışma süresi içinde haftanın her hangi bir günü kullandırılacak ve çalışılmayan hafta tatili günü için işveren tarafından bir iş karşılığı olmaksızın o günün ücreti tam olarak ödenecektir.
Uygulamada iş uyuşmazlıklarının nedenlerinden birisi de işçilerin hafta tatili gününde çalıştırılmak istenmesidir. Hemen belirtelim ki, işveren hafta tatilinde çalışma talebini kabul etmeyen işçiyi, “haklı nedenle” (İşK m.25/II,h) tazminatsız olarak işten çıkaramayacağı gibi, “geçerli nedenle” de (İşK m.18) çıkaramaz. Kanunun emredici nitelikteki bu hükmünün aksinin sözleşmelerle dahi kararlaştırılması mümkün değildir. Bir başka deyişle, işveren işçisine hafta tatili vermek zorundadır[1].
Sonuç olarak, işçilerin yedi günlük çalışma süresi içinde, aralıksız yirmi dört saat dinlenme hakkı vardır. 4857 sayılı İş Kanunu’nda “hafta tatili günlerinde çalışılıp çalışılmayacağının toplu iş sözleşmeleri ve iş sözleşmeleri ile kararlaştırılabileceği” hususunda bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Ayrıca, her çalışanın dinlenme hakkına sahip olduğu da Anayasa’nın 50 nci maddesinde düzenlenmiştir. Bu nedenle, “hafta tatilinde” çalışılacağı yolunda iş sözleşmelerine veya toplu iş sözleşmelerine konulacak hükümler “geçersiz” olacaktır.
[1] İNCİROĞLU, Lütfi, Sorulu Cevaplı İş Hukuku Uygulaması, 4. Baskı, İstanbul 2019, s.167.