6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanuna göre, “Ciddi ve yakın tehlike ile karşı karşıya kalan çalışanlar kurula, kurulun bulunmadığı işyerlerinde ise işverene başvurarak durumun tespit edilmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep edebilir. Kurul acilen toplanarak, işveren ise derhâl kararını verir ve durumu tutanakla tespit eder. Karar, çalışana ve çalışan temsilcisine yazılı olarak bildirilir (m.13/1).
Kurul veya işverenin çalışanın talebi yönünde karar vermesi hâlinde çalışan, gerekli tedbirler alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınabilir. Çalışanların çalışmaktan kaçındığı dönemdeki ücreti ile kanunlardan ve iş sözleşmesinden doğan diğer hakları saklıdır(m.13/2). Çalışanlar ciddi ve yakın tehlikenin önlenemez olduğu durumlarda birinci fıkradaki usule uymak zorunda olmaksızın işyerini veya tehlikeli bölgeyi terk ederek belirlenen güvenli yere gider. Çalışanların bu hareketlerinden dolayı hakları kısıtlanamaz (m.13/3). İş sözleşmesiyle çalışanlar, talep etmelerine rağmen gerekli tedbirlerin alınmadığı durumlarda, tabi oldukları kanun hükümlerine göre iş sözleşmelerini feshedebilir (m.13/4).
6331 sayılı Kanuna göre, “işveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup bu çerçevede; mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmaları” yapmakla yükümlüdür (m.4/1).
6331 Sayılı Kanun m.19/1’e göre, işveren gibi çalışanlar da iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili aldıkları eğitimler ve işverenin bu hususta verdiği talimatlar çerçevesinde; kendilerinin, hareketlerinden veya yaptıkları işten etkilenen diğer çalışanların sağlık ve güvenliklerini tehlikeye düşürmemekle yükümlüdür. Ayrıca m.19/2-c bendine göre iş yerinde sağlık ve güvenlik yönünden ciddi ve yakın bir tehlike ile karşılaştığında durumu derhal işveren ve çalışan temsilcilerine bildirmekle yükümlü olan işçi, iş yerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak zorundadır.
Sonuç itibariyle, işyerinde, Covid-19 vakasına rastlanması ciddi ve yakın bir tehlike sayılır ve çalışanlar kurula, kurul yoksa işverene başvurup durumun tespitini ve gerekli tedbirlerin alınmasını isteyebilir. İşveren, işyerinde devletçe belirlenen koronavirüsten korunma tedbirlerini almakla yükümlüdür. Çalışanlar, gerekli tedbirler alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınabilir. Çalışanların çalışmaktan kaçındığı süre boyunca ücreti ve diğer hakları saklıdır. Gerekli tedbirlere rağmen, ciddi ve yakın tehlike önlenemiyorsa çalışanlar, işverene ya da kurula başvurmaksızın işyerini terk ederek belirlenen güvenli yere gider ve bu hareketlerinden dolayı hakları kısıtlanamaz. (İSGK. m.13). Çalışanların talebine rağmen işveren gerekli tedbirleri almazsa, çalışanlar iş sözleşmesini haklı nedenle feshedebilir (İşK. m.24/I-b). 4857 sayılı Kanuna göre, işyerinde çalışma şartları uygulanmazsa işçi iş sözleşmesinin haklı nedenle derhal feshedebilir (m.24/II-f). Çalışma şartları deyiminden Kanun, tüzük, yönetmelik, iş sözleşmesi, toplu iş sözleşmesi, iç yönetmelik, işyeri uygulamaları anlaşılmaktadır. Bu itibarla iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına uygun olmayan koşullarda çalıştırılan işçi, iş sözleşmesini haklı nedenle derhal feshederek hak kazanmış olması halinde kıdem tazminatı talebinde bulunabilir.