Ekovitrin okuyucularının yeni yılını kutluyor 2013’ün milletimize ve ülkemize sağlık, mutluluk ve huzur getirmesini diliyorum. Aralık 2012’nin son haftasında Uludağ’da Ağaoğlu My MounTain Otel’de, Ağaoğlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ağaoğlu ile birlikteydik. Ekovitrin Medya Grubu’nun yapımcısı olduğu ATV Avrupa Kanalı’nda yayınlanan Ekopazar programı ve Ekovitrin dergisi için çok özel bir röportaj gerçekleştirdim. Son 10 yılın en renkli ve en başarılı iş adamı Ali Ağaoğlu’nu “Zirvedeki Ağa” başlığını atarak Ocak 2013 sayımızın kapak konusu yaptık. Röportajın ayrıntılarını Ekovitrin sayfalarında bulacaksınız.
Ben Ali Ağaoğlu’nu, rahmetli Sakıp Sabancı’ya çok benzetirim. Hem rahmetli Sakıp Sabancı, hem de Allah uzun ömür versin Ali Ağaoğlu; iş adamı ve insan olarak çok farklı bir kumaşa sahipler. Bir defa Ali Ağaoğlu, geçmişini, nereden geldiğini, köklerini unutmayan bir iş adamı portresi çiziyor. İstanbul doğumlu ama, baba memleketi olan Trabzon Of’u deyim yerindeyse iliklerine kadar yasayan biri. Kendi deyimiyle, çocukla çocuk, büyükle büyük oluyor.
Sakıp Ağa da öyleydi. Babası Hacı Ömer’in memleketi Kayseri’yi, çocukluk ve gençlik yıllarının geçtiği Adana’yı hiç unutmadı. Tam bir Adanalı şivesiyle konuşurdu. Pratik zekası, vizyonu ve hoşgörüsüyle Sakıp Ağa is dünyasının farklı bir kefesinde, diğerleri farklı bir kefesindeydi. 7’den 70’e herkes Sakıp Sabancı’yı severdi. Çünkü rahmetli Sakıp Sabancı halk adamıydı. Zaten öyle bir boşluk oldu ki; ölümünden sonra, onun yerini ne kardeşleri, ne yeğenleri, ne de başka işadamları doldurabildi. Ali Sabancı’nın belki biraz amcasına benzediğini söyleyebiliriz ancak, onun da rahmetli Sakıp Sabancı’nın yerini alabilmesi için çok uzun yol kat etmesi gerekiyor. Her şeyden önce Sakıp Sabancı ismi Türkiye sınırlarını aşmıştı. Dünya liderlerini Atlı Köşk’te ağırlar, ABD Başkanlarıyla Beyaz Saray’da görüşürdü. Sakıp Ağa, sadece Sabancı Holding’in değil, Türk iş dünyasının da lideriydi.
Rahmetli Sakıp Sabancı’yı çok yakından tanıyan gazetecilerden biriyim. Kendisiyle aile ortamlarında görüşür, evine girip çıkardım. Çalıştığım gazete ve yaptığım TV programları için Sakıp Bey ile gerek Almanya’da, gerekse Türkiye’de gerçekleştirdiğimiz, O’nun da, benim de çok keyif aldığımız çok özel röportajlarım oldu. Hepsi arşivimde saklı.
Karadeniz’in Sakıp Sabancı’yı bağrına bastığına şahit oldum. Otobüste yan yana oturduğumuz Sakıp Sabancı’ya dönüp yarı saka, yarı ciddi; “Ağam, nereye gitsek halk sizi bağrına basıyor. Bir parti kurup, basına geçseniz iktidara gelirsiniz” dedim. Meğer rahmetli Sabancı’nın da içinde böyle bir yangın varmış. “Ben de bunu çok arzu ediyorum, siyasete soyunacağım” cevabını verdi. Siyasete soyunmaya hazırlanırken Sakıp Sabancı’yı; bu arzusundan tahmin ediyorum kardeşleri vazgeçirdi. Rahmetli Sakıp Sabancı, siyasete gerçekten çok ilgi duyuyordu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmak, Çankaya’ya bile çıkmak istedi.