Türkiye "kendi otomobilini kendi üretmeye" karar verdi. Sn. Cumhurbaşkanı otormobil üretmek amacıyla bir araya gelen şirketleri açıkladı. Yerli otomobil, 2021 yılında satışa hazır hale gelecek.
Geç kalınmış ve fakat olumlu bir karardır. Aslında bu kararın gerisinde ekonomik büyüme yatıyor. Otomotiv sanayi 200 den fazla yan sanayiye iş veriyor. Aynı zamanda ülkeye döviz kazandırıyor.
Son 15 yıldan beri, Türkiye Inşaat sektörünü destekledi. Ekonomik büyümenin dinamik unsuru olarak, inşaat sektörü görev yaptı. Bu yılki yüzde 5,5 ekonomik büyümenin, yüzde 25'i inşaat sektorüne dayanıyor.
Türkiye kaynaklarını, ekonominin sürükleyici ve döviz kazandırıcı, ihracat yapan gücü olan sektörlere; mesela otomotiv sektörüne aktarması gerekiyor.
Türkiye, 1960 yılında Devrim adında bir otomobil üretti. Fakat seri üretime geçilemedi. Üretime geçilemeyiş sebebi, maliyetler idi. "Arabaya benzin konulmadı, araba durdu ve vazgeçildi" şeklindeki sözler, dedikodudan ibaretti. Zira, Devrim adındaki arabadan dört adet üretildi ve haftalarca Ankara'da kullanıldı.
Maliyet hesabı yapıldığı zaman, Devrim adındaki aracın karşılaştırmalı maliyeti çok yüksek kaldı. Hesaplanan fiyattan satılması mümkün değildi. Vazgeçildi.
Otomobil sanayinde, üretilen miktar arttıkça maliyetler düşüyor. Ortalama maliyet ile üretilen her aracın getirdiği ilave maliyetin (marjinal maliyetin) birbirine eşit olduğu noktaya kadar üretim karlı oluyor.
Batı'da, robotların üretime uyarlanması ile ortalama maliyeti tayin eden işçilik son derece düşük rakamlara ulaştı. Ortalama maliyet ile marjinal maliyet eşitliği milyonlarca otomobil üretimini zorunlu kılıyor.
Devrim adındaki aracın maliyet sorunu, üretilecek yeni araç için de geçerli. Başarı, yeni teknolojilerin üretime uyarlanmasından geçiyor. Yüksek teknoloji şirketi Türk Cell ve Vestel'in üretici şirkete ortak olması ümit veriyor.