Yöneticinin terazisi önce kendini doğru tartacak. Kendine iyi, adaletli davranacak. Kendi iç savaşları, bireysel tatminsizliği, kendine itiraf edemedikleri olmayacak. Kendi artı ve eksilerini bilecek. Ancak ondan sonra başkalarını doğru tartabilir, işletmesini doğru tartabilir.”

Yönetici olmak kolay değil. Hem yöneticilik yaparken adaletli olacaksın. Hem de yıllar sonra bile arkandan iyi konuşacaklar. Herkesin aklında iyi olarak kalacaksın. Peki herkesin aklında “iyi” olarak kalmak nasıl olacak? Herkesin beklentisi, iyilik ölçüsü farklı. Dengeyi nasıl bulacağız? Elbette “adil” davranmakla, “adaletli” olmakla. Çalışanlar iş ortamında bazı olumsuzlukları kabullenebilirler. Bazı dönemler sıkıntılara katlanabilirler.

Ama şartı var.

1- Herkese adaletli davranılacak.

2- Yönetici davranışlarında iyi niyetli ve samimi olacak ve bunu yansıtabilecek. Yani yöneticinin duygu ve davranışını yansıtabilmesi de gerekiyor. Genellikle yöneticiler olumsuz duyguları yansıtmakta ustadırlar. İyi duyguyu yansıtabilen yöneticiler az. Diyeceksiniz ki “iyi duygu yansıtabilmek için iyi duygu hissetmek” gerek. Evet, tam da böyle. Bir yönetici iyi duyguyu ne zaman hisseder ve yansıtır? Kendisiyle barışık olduğunda, adaletli davrandığında, kendiyle çelişki yaşamadığında, çevresini önemseyip “adam yerine” koyduğunda.

KENDİNİ TARTMAK

Yani yöneticinin terazisi önce kendini doğru tartacak. Kendine iyi, adaletli davranacak. Kendi iç savaşları, bireysel tatminsizliği, kendine itiraf edemedikleri olmayacak. Kendi artı ve eksilerini bilecek. Ancak ondan sonra başkalarını doğru tartabilir, işletmesini doğru tartabilir. Haa bir de tartıda hile yapmayacak. Hem kendine, hem kurumuna hem de çalışanlarına karşı. Şimdi çevrenize bir bakın.

Böyle kaç yönetici tanıdınız?

Siz bir yönetici olarak teraziyi nasıl kullanıyor, adaletli davranabiliyor musunuz?

Davranıyorsanız neden ve hangi özelliklerden?

Davranamıyorsanız neden ve hangi özelliklerden?

Özel veya kamuda yöneticiler genellikle bir yetkiye sahip olduğunda, belli bir noktaya geldiğinde (Geldiği nokta kendince hep önemlidir) “oldum, piştim, bak ne büyük insanım” havasına girer. Ya da özel sektördedir, o işi yıllardır yürütüyordur. Kendini, işletmesini yenilemese de hala estek köstek devam etse de kendini pek önemli görür. İşte burada terazi şaşmaya başlar. Herkese zararı olur. Emek verenin emeğini görmemek, bedava iş yaptırmaya çalışmak, ahde vefayı önemsememek, uzun yıllar karşılıksız emeği yok saymak, fırsatçılık yapmak, hep teraziyi şaşırtan durumlar.

Yöneticiler “eğri”, terazi “doğru” görmeye başlayınca sonu gelmiyor. Kendi terazinizin ayarını arada bir gözden geçirmeyi düşününüz. Kendiniz, işletmeniz, çalışanınız, ülkemiz için. Çünkü en küçük işletmede bile yönetici terazisi dengesi bozulunca çarpan etkileri domino taşları gibi oluyor. Olumsuzluk hızla yayılıyor. Çalışanlar arasında gönül kırgınlıkları, yılgınlıklar motivasyonsuzluğa gidiyor ve verimsizlik kaçınılmaz oluyor. Sözün özü; Hak yemeğe alışmak teraziyi şaşırtır. Herkes kendi terazisinden sorumludur ve hesabını illaki verir. Emek verenin emeğini görmezden gelmeyin.