Ekonomik değişkenler dışında 2023 yılında yurt içinde yapılacak seçim, piyasaların en önemli konuları arasında yer alacak. 2023 yılında yüksek enfl asyon devam edecek gibi gözüküyor.
Koronavirüs pandemisinden bu yana en çok konuştuğumuz konu hiç şüphesiz enflasyon oldu. Lojistik ile tedarik sıkıntılarına ek olarak arz & talep dengesizliğine bağlı fiyat artışları enflasyonu yukarı yönlü tetikledi. Koronavirüs pandemisi bitti derken Rusya-Ukrayna savaşı piyasalara bomba gibi düştü. Ana sebep olarak sert yükselen enerji fiyatları enflasyonun daha hızlı artmasına sebebiyet verdi. Bununla birlikte yüksek enflasyonun kontrol altına alınması sonucunda ülkeler, faiz artırımına giderek büyümeyi ikinci plana attı. Peki neden faiz artırılıyor? Çünkü yapılan faiz artırımları ile birlikte tüketimden tasarruflara geçişler hızlanır. Bununla birlikte tüketimin azalması ile birlikte düşen talebin etkisiyle enflasyonun geri çekilme olasılığı artar. Bu durum enflasyon açısından olumlu gözükse de ekonomiler için durumun olumsuz olması beklenir. Çünkü kaynak bollaşmasına karşılık maliyet arttığı için yatırımlar azalır ve ekonomilerde daralma meydana gelir. Yani yapılan faiz artırımlarının etkisi ile global piyasalarda son günlerde resesyon endişelerinin daha da arttığı bir noktaya geldik. IMF tarafından yayımlanan rapora baktığımızda ise benzer korkuların olduğunu görüyoruz.
IMF, bu yıla ilişkin küresel ekonomik büyüme beklentisini yüzde 3,2 olarak korurken, gelecek yıla dair tahminini yüzde 2,9’dan yüzde 2,7’ye düşürdü. Küresel ekonominin bir dizi çalkantılı zorluk yaşadığı vurgulanan raporda yüksek enflasyonun, çoğu bölgede sıkılaşan mali koşulların, Rusya’nın Ukrayna’da sürdürdüğü savaşın ve Kovid-19 salgınının ekonomik görünüm üzerinde ağır bir baskı oluşturduğu kaydedildi. IMF, Türkiye ekonomisinin bu yıla ilişkin büyüme beklentisini ise yüzde 4’ten yüzde 5’e çıkardı. Ancak Türkiye olarak diğer ülkelerden farklı bir politika uygulayarak faiz indirime gidiyoruz. Bu da büyüme odağını ön plana çıkarıyor. Global taraftaki haber akışlarına bağlı olarak ve baz etkisi ile yurt içinde enflasyonun düşmesi beklenmekte. Küresel ekonomi tarafındaki kötümser senaryoya baktığımızda ise şu an Rusya-Ukrayna arasındaki jeopolitik gerginlik hala artarak devam ediyor ve kısa süreli olarak bu durumda bir düzelme sinyali görmüyoruz.
Bu da artan fiyatlamalar sebebiyle enflasyonun yüksek kalacağı anlamına geliyor. Enflasyonun artması ile birlikte de faiz artırımları 2023 yılında da sürecek gibi gözükmekte. Bu da ilk paragrafta belirttiğimiz etkiler nedeniyle ekonomik büyüme oranlarında düşüş olasılığını artırıyor. Şunu da belirtmek gerekir ki ABD tarafında enflasyon düşüş eğiliminde. Ancak son ay baz etkisinin daha ön plana çıktığını görüyoruz. Fed, güvercin mesajlara geçiş yapsa da enflasyonun olası artışı tekrar silah olarak agresif faiz artırımını ön plana çıkarabilir. Son faiz kararı ardından Fed Başkanı Powell, “Faiz artırımının bitmesi için erken” ifadesinde bulunurken piyasalar, söylemlerden “Fed faiz artırımına devam edecek ancak agresifliği azaltacak” sonucunu çıkardı. Fed’in şahin tutumdan güvercin tutuma geçiş sinyalleri global piyasaları rahatlatırken, dolar endeksinin geri çekilmesi ile dolar küreselde güç kaybediyor. Doların düşüş eğilimine girmesi ise şu an dolar endeksine bağlı olarak ons altını ön plana çıkarıyor. Fed’in para politikalarına karşılık olarak piyasa fiyatlamasının en bariz göstergesi tahvil getiri eğrisi oluyor. Özellikle de 3 aylık bono ile 10 yıllık tahvil getirisi arasındaki fark pozitife döndü. Bu veri Fed tarafından da takip edilen ve geçmişte negatif seyrin devam ettiği dönemlerde faiz indirimlerinin geldiği bir öncü gösterge niteliğinde. Bu nedenle Fed, kısa süreli olarak faiz artırımlarına devam etse de son üç aydır geri çekilen enflasyonla birlikte 2023’te faiz indirimlerine başlama ihtimalinin de yüksek olduğunu belirtmemizde yarar var.
ENFLASYON 2022 YILINA DAMGASINI VURDU
2022 yılında en çok konuştuğumuz konunun enflasyon olduğunu belirtmiştim. Tam coronavirüs pandemisinin yaraları sarılıyor derken, Rusya-Ukrayna arasındaki savaş, piyasaların gündemine bomba gibi düştü. Yükselen enflasyon karşısında faizler artırılırken, resesyon/ stagflasyon endişeleri artarak devam etti. Kısa kısa Avrupa ve ABD açısından bakacak olursak; ABD tarafı yapılan faiz artırımlarıyla enflasyonu kontrol altına almaya çalışıyor. Şahin açıklamaların ve para politikasında sıkılığın devam etmesi ile birlikte güvenli liman olarak dolara olan talep arttı. Dolar endeksinin yukarı yönlü seyri ise piyasaları baskıladı. Son zamanlarda ise baz etkisi ile geri çekilen enflasyon sonucunda ABD kanadı güvercin mesajlar veriyor. Ancak bunlara karşı çıkanlar da var. 2023 yılında Fed’in faiz artışlarına devam etmesini anlık kon - jonktürde bekliyoruz. Ancak faizde zirve seviyenin nerede olacağı ve ne zaman faiz indirimine başlanacağı konusunda da temkinli görüşümüz sürüyor.
Resesyon endişeleri ve enerji fiyatlarındaki sert yükselişle birlikte euro değer kaybetti. Faiz artırımında geç alan ECB’nin tutumu ve AB’nin Rusya’dan gaz bağımlılığını azaltmak için, Rusya’dan gaz tedariki yüzde 30’lardan yüzde 10’lara kadar düştü. Fakat farklı alternatifler üretememesi Avrupa tarafını resesyon endişelerine sürükledi diyebiliriz. Son zamanlarda Fed politikalarında yumuşama sinyali verdi. Bununla birlikte dolara olan talep kısmi de olsa azaldı. Enflasyonu kontrol altına almış gibi gözüken Fed’in faizlerde hızını azaltacağı beklentileri dolar endeksini geri çekti. Euro Bölgesi ise yüzde 10,6 olarak açıkladığı son yılların en yüksek enflasyonuyla para politikasına devam edileceği mesajı verdi. Doların değer kaybı ile Euro/ Dolar paritesi 0,95’lerden 1,03’lere kadar yükseldi. Şu an için Avrupa’da sanayi üretiminde durağanlık aşikar. Yükselen enerji fiyatları Rusya’nın en büyük silahı olarak ön plana çıktı. Rusya’nın Ukrayna savaşının başlangıcından bu yana kademeli şekilde doğal gaz akışını durdurduğu Avrupa’da rota, yüksek fiyatlara rağmen sıvılaştırılmış doğal gaza çevrildi. Spot piya - sada LNG’nin yönü de Asya pazarlarından Avrupa pazarına kaydı.
2023 yılında taşıma maliyetlerinde ekstrem gelişmeler göstermezse Avrupa rahat bir nefes alabilir. Yurt dışı piyasalar bu hikayeden negatif etkilenirken, yurt içi piyasalar yurt dışı piyasalardan fazlasıyla pozitif ayrıştı. 2022 yılının ana teması enflasyon oldu. Ekonomilerde fiyat seviyesinin hızlı yükselmesinin şirket karlılıklarına olumlu olarak yansıyacağı beklentisi Borsa İstanbul’da geçmiş tarihlerde fiyatlanmıştı. Benzer hareketleri bu dönemde de görüyoruz. Diğer taraftan risksiz getiriler enflasyon karşısında yetersiz kalıyor. Tasarrufların azalması ile birlikte özellikle yerli yatırımcı ilgisi alternatif getiri arayışı içerisinde Borsa’ya kayıyor. Bu da Borsa’yı ön plana çıkarıyor. Güçlü finansallar endekse yukarı yönlü katalizör olurken uzun süredir yatay bantta hareket eden kur karşısında da KKM’den çıkan paranın Borsa’ya geçtiğini gözlemliyoruz. Ayrıca diğer bir ihtimal ise olası kur hareketi ile ihracatçı şirketlerin ön plana çıkabilme durumu. Tüm bunları düşündüğümüzde Borsa İstanbul tarafındaki yukarı yönlü hareketin devamını beklemekteyiz. 2023 yılında ise en azından şu anlık yüksek enflasyon devam edecek gibi gözüküyor. 2023’te de benzer hikayenin devamını bekliyoruz. Ekonomik değişkenler dışında 2023 yılında yurt içinde yapılacak seçim, piyasaların en önemli konuları arasında yer alacak.