Enflasyonla mücadele eden Avrupa, fiyatların genel düzeyini kontrol altına alabilmek adına politika faizinde artışa gidiyor. Enflasyonun ekonomik politikalarda önceliği alması ile birlikte, sıkı para politikasının sonucu olarak, hiç şüphesiz ekonomilerde daralma beklentileri de artıyor.
2020 yılında hayatımıza giren coronavirüs pandemisi, aşılanmaların hızlanması, karantina sürelerinin azalması, ülkelerarası kısıtlamaların bitirilmesi ve bağışıklıkların güçlenmesi ile tam hayatımızdan çıkıyor derken, piyasalar 24 Şubat 2022 itibariyle Rusya’nın Ukrayna’ya askeri operasyon başlatarak savaş çıkarması üzerine adeta sarsıldı.
Pandemi ile birlikte yükselmeye başlayan enflasyon, Rusya-Ukrayna savaşı ile global bir problem haline geldi. Lojistik kaynaklı sorunlar, tedarik sıkıntıları, ülkelerin Rusya’ya misillemeleri ve benzeri bir çok nedenden dolayı olarak Rusya’nın en büyük silahı olan enerji fiyatları arz talep dengesizliğinden dolayı sert şekilde yükseldi. Bu yükseliş Rusya’nın işine yarıyor olsa da Avrupa tarafını zor duruma sokuyor. Son çare olarak AB’nin Rusya’ya gaz tedarikinde bağımlılığını azaltmaya yönelik yaptığı hamlelere rağmen Avrupa kışı çetin geçirecek gözüküyor. Çünkü Rusya da bu duruma tabiri caizse vanaları kapatarak cevap veriyor. Yükselen enerji fiyatları, hammadde fiyatlarını da yükseltiyor. Fiyat yükselişleri hiç şüphesiz sanayi tarafını da baskı altına bırakıp üretimde aksamaya yol açıyor.
Diğer bir durum ise enflasyonla mücadele. Enflasyonla mücadele eden Avrupa, fiyatların genel düzeyini kontrol altına alabilmek adına politika faizinde artışa gidiyor. Enflasyonun ekonomik politikalarda önceliği alması ile birlikte, sıkı para politikasının sonucu olarak, hiç şüphesiz ekonomilerde daralma beklentileri de artıyor. AB bölgesinde 2022 yılının ilk çeyreği ile 2023'ün ilk çeyreğinde yüzde 2 civarında yıllık daralama öngörülüyor. Son IMF raporuna baktığımız zaman da sadece 2022 için değil 2023 için de ekonomilerde daralma beklentisi mevcut. Ekonomilerdeki daralma beklentisinin de resesyon endişelerini tırmandırdığını düşünürsek, şimdilik söz ECB’de gözüküyor. Çünkü enerji fiyatlarının bu denli yukarı gittiği bir ortamda euro küresel piyasalarda değer kaybetmeye devam ediyor. ECB de geç kalınmış sayılan faiz artırımlarına Temmuz’da beklentilerin üstünde başlasa da ileriye dönük projeksiyonlarda yapılacak faiz artırımları, ekonomilerde daralmayı artırabilir. Euro'nun değer kaybetmesinin mevcut koşullarda AB ekonomisinin dış ticarette rekabetçi pozisyonunu değiştirmeyeceği gerçeğinden yola çıkarak, ECB'nin ithal girdi maliyetleri yüzünden enflasyonist risklerin artmasını önlemek amacıyla faiz artırımlarına devam edeceğini, önümüzdeki kış aylarında resesyona girmesi kaçınılmaz AB ekonomisinde enflasyonla mücadeleyi ve Euro'nun değer kaybını önlemek için maksimum çabayı göstereceğini düşünüyoruz.