Zaaf bireysel olunca sanki sadece bireyi ilgilendirir gibi algılansa da aslında etkileme alanı geniş. Çalıştığı kurumdan sektör ve topluma kadar etki ediyor. Bir önceki yazımda yönetici zaaflarından bahsetmiştim. Şimdi sırada yönetim zaafları var. YÖNETİM ZAAFLARI Yönetim dediğimiz konu insanların düşünce, bilgi, tecrübe, öngörülerinden oluşmuş bir sistem. Temelinde yine birey var. Tek patronlu şirketlerde tek kişinin aklı, bilgisi, tecrübesi, ortaklı şirketlerde veya aile şirketlerinde çok kişinin ortak aklı ile oluşan yönetim sisteminin zaafları da iş dünyasını geliştiren veya geri bırakan unsurlar. Birçok yerde yönetici zaafından bahsediliyor ama yönetim zaafı pek konuşulmuyor. Tek sahipli şirketlerde tek kişi, çok ortaklı şirketlerde çok kişinin zaafı etkili oluyor. Ama sonuç olarak yönetimin de zaafları kalıcı veya dönemsel ortaya çıkıyor. Yönetimin zaafları çalışanı, müşterileri, sektörü ve ülkeyi etkiliyor.

YÖNETİM ZAAFLARI NELER?

Yönetim sistemindeki boşluklar, sorunları çözmeye yönelik tıkanıklıklar, yönetimin sorunlardan beslenen bir yapı içinde olması, liyakatın ve tecrübenin önemsenmemesi, sistem iyileştirmelerine kapalı, çalışana değer vermeyen bir yönetim yapısı, müşteriye önem veriyormuş gibi yapıp kendi bildiğini sürdürmek, vb. Bu konuda her işletme yönetiminin kendine bir ayna tutup yönetim sistemi içinde önce zaaflarını fark etmesi, kabullenmesi, zaaflardan kurtulmaya çalışması gerekiyor. Oysa insanlar da kurumlar da eleştirilerden pek hoşlanmıyorlar. “Yıllardır böyle devam ettik ve belli bir noktaya geldik, başarılıyız (Bu başarı bize yeter) diyerek yenilenmeme zafiyetine düşüyorlar. Yenilenmeme zafiyetinin altında korku, yorgunluk, doymuşluk, yenilenmeme isteği eh biraz da vizyonsuzluk var. Kendi alanında bugün önemli bir yere gelmiş bazı şirketler 10 yıl sonrası için bugünden hazırlık yapmıyorsa bu bir yönetim zafiyetidir. Özellikle bazı aile şirketleri ve KOBİ’ler 10 yıl sonraya çıkamayacak. Ailenin bugünkü yönetici bireyleri dünyalığını yapmış, belli bir yaşa gelmiş bundan sonra hayatını yaşamak istiyor. Peki bunca yıl verilen emek, yorgunluk, stres geçmişte hayal etmediğiniz mala, mülke, dünyalığa kavuşmak için miydi? Peki nerede sektör, ülke gelişimi, heyecanın devamlılığı. Bitti. Çünkü vizyon bu kadardı.

GELECEĞİ GÖREMEMEK VE VİZYONSUZLUK

İşte bu ülkemizdeki birçok KOBİ’nin yönetim zafiyeti. Geleceği görememek önemli bir yönetim zafiyetidir. Oysa perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. Aile şirketlerinde bugün karar verici aile fertlerinin kendilerini garantiye alıp, gelecek nesli ve sektörün de geleceğini umursamadan bugün tembellik yapma, yönetimi boşlama, keyfe dalma durumu olmamalı. Türkiye’de yüz yılı aşan firma sayısı son derece az. 20-25 civarında. Bu konuda yurt dışındaki firmalara hep gıpta ile bakılır. Yurt dışındaki ülkelerde bu firmalar ülkesel ve küresel birçok zorlukla mücadele etmişlerdir. Fakat hep devamlılığı hedefleyerek yönetimlerini planlamışlar. Demek ki yönetim zafiyetlerini olabildiğince azaltmışlar. Konunun bu kısmı oldukça detaylı ama lafı uzatmayacağım. Sadece kurumların yönetim zafiyetlerini vakit geçirmeden düşünmelerini öneriyorum. Sektörel bir ve birlik olma, ülkeyi hedefleyerek çalışma, yönetimin tüketim alışkanlıkları ve israfları (zaman israfı da dahil), egosu da düşünülmek üzere 360 derece yönetimler kendini gözden geçirmeli. Dünya farklı bir yere gidiyor demekle işletmeler farklılığa ayak uyduramazlar. Farklılığı seyretmek yerine oyunun kuralını değiştirici olmadan biz sürdürülebilir kurumlara ve yönetimlere sahip olamayız. Sözün özü; Ülkemizdeki en büyük yönetim zafiyeti “benden sonra tufan” demek, sürdürülebilir yönetim sistemi kurmamak ve tecrübeyi israf etmektir