Değerli yöneticiler siz makinaları, sistemleri yönetmek, ama asıl insanları yönetmek için oradasınız. İnsan olmadan makinanın da kıymeti yok. Düğmeye basacak insan hep lazım en azından şimdilik. Sonrasında zaten robotlar sizi de yönetecek.

Özel sektörde iş hayatı giderek daha çetin olmaya başladı. İşletmeler artan rekabet, yükselen maliyetler, yüksek kar beklentileri ile çalışanlara baskıyı artırdı gibi görünüyor. Eski tatlı karlar artık yok. İşler eskisinden daha kolay da yürümeyecek. Yani giderek işletmelerin yaşamları da zorlaşıyor. Dolayısıyla yöneticilik de zorlaşıyor. Zaten kolay değildi diyorsunuz değil mi? Evet, kolay değildi ama daha da zorlaşacak.

Çalışanların da hayatları kolay değil ve çalışanlarınızın da hayalleri var. Onlar da evlerine giderken arada bir güzel, farklı bir şey alıp evdekileri şaşırmak istiyorlar. Evden bir ‘aferin’ bekliyorlar. Yani bunu yapabilecek bir maddi güçleri olsun istiyorlar. Evlerine işlerini başarmanın güzel duygusu ile gidip ertesi sabah istekle işlerine gelmek istiyorlar. Peki neden sabah işyerlerine giderken ayakları geri gidiyor.

İşyerinde mutsuz oluyor olabilirler mi? Her insan işini temelde iyi yapmak ister. İşyerinde mutlu ve motivasyonluysa daha bir istekle işini yapar. Yorgunluk hissetmez, gözleri pırıl pırıldır. “İşini sevmiyorsa çalışmasın” diyebilirsiniz. Evet, doğru insanlar sevmedikleri bir işi ve mesleği yapmasınlar. Peki, işini seven insanlar da iş yerinde mutsuz oluyorlarsa sebebi ne olabilir?

KÖTÜ YÖNETİM Mİ?

Kötü yönetim olabilir mi? Elbette hiçbir yönetici bunu kabul etmek istemez. “Çalışanın her konforunu sağlıyorum, evinde bulamayacağı yemeği burada yiyor, her gün servise kapısının önünden inip biniyor, maaşı her ay hesabına yatıyor, daha ne istiyor” mu diyorsunuz? Böyle diyorsanız çalışanı robot gibi görmeye başlamışsınız demektir. Çalışan ‘insan’ olduğunun fark edilmesini istiyor. İnsan duygu yüklü bir varlık. Duygularının fark edilmesini, anlaşılmayı, çalıştığı yerde ‘mavi yaka, beyaz yaka’ olarak değil, isim, cisim olarak hatırlanmayı istiyor. Ne kadar çok şey istiyor değil mi? Ne gerek var işte ‘O’ ‘çalışan biri’ sonuçta. Öyle değil işte. ‘O’ bir insan. Ne iş yaparsa yapsın “saygı” görmek istiyor. Ötelenmek, küçük görülmek istemiyor.

İNSANDAN ROBOT DAVRANIŞI BEKLEMEK

Birçok yönetici ise günlük sıkıntıları ve yoğunluğu arasında çalışanın ‘insan’ olduğunu unutup robot davranışı bekliyor. Değerli yöneticiler siz makinaları, sistemleri yönetmek, ama asıl insanları yönetmek için oradasınız. İnsan olmadan makinanın da kıymeti yok. Düğmeye basacak insan hep lazım en azından şimdilik. Sonrasında zaten robotlar sizi de yönetecek. Çalışanlarınızın yarısı insan, yarısı robot olsa, eminim robotlara daha çok değer verir, üzerine titrersiniz. Çünkü çok para verdiniz. ‘İnsan’ az paraya çalıştırdığınız ve sayısı çok olduğu için mi kıymetsiz?

ÇALIŞANLAR MUTSUZSA

İnsan ile robot aynı anda hasta olsa/ arızalansa hangisinin tedavisine öncelik verirsiniz, hangisi için daha çok kaygılanır, üzülürsünüz? Bir ara yalnız kaldığınızda bunu kendinize samimi davranarak cevaplamanızı öneririm. Unutmayınız ki teknoloji insan için var. Teknolojinin gelişmesi insanı ötelemek için sebep değil. Çalışanlarınız mutsuzsa, dönüp bir yönetim sisteminize bakınız. Onlarca, yüzlerce, kişinin çalıştığı bir işletmede herkesin yüzü asıksa “ neden” diye kendinize sorunuz. Yönetimin, rekabet şartları, maliyetler vb. sebeplerle uyguladığı sistem, baskı, en alta katlanarak gidiyorsa, en alttan da üste sorunlar katlanarak çıkacaktır. Yani, sisteminizin yankısı size geri dönecek. Yankıdan hoşlanmadıysanız, bu sizin eseriniz olabilir mi? Çalışanlarınız mutsuzsa bu sizin eseriniz. İnsanlar mutsuz olmak için çalışmıyorlar ki. Sözün özü; Günlük rutine ara verip, çalışanlarınızın yüzüne bakın. Duygularını anlamaya çalışın. Karşınızda insan olduğunu da hep hatırlayın derim.