Uzunca bir dönem kötü niyetli işveren bakış açısı ve haksız uygulamalar sebebiyle çalışanlar mağdur oldular ve yasalar çalışanlar lehine değişti. Fakat teraziyi dengelemek kolay değil. Bu defa çeşitli sebeplerle işverenlerin mağduriyeti sözkonusu olmaya başladı.
Yöneticileri meşgul eden sorunlardan biri kötü niyetli personel. Gelene “git” demenin oldukça zor ve zahmetli olduğu bu dönemde işe doğru elemanı bulmak da kolay değil ama imkansız da değil.
1- İnsan kaynakları birimlerinin işe alımda ve sonraki süreçlerde daha dikkatli çalışması gerekiyor.
2- Son dönemde işine ihanet eden, iş yeri sırrını satan, kötü niyetle defalarca “ne koparırsam kar” anlayışı ile dava açan çalışanlar, işverenleri ve yöneticileri bezdiriyor.
3- Robot ile çalışabilen işletmeler, insan ile uğraşmamak için hızla teknolojilerini yenileyecek ve az insan ile çalışmayı tercih edecek gibi görünüyor.
4- Konu iş dünyası için ciddi bir sorun. Her sektörde onlarca örnek var. Son yıllarda artan bu vakalarda sanki sorun daha derinlerde.
KÖTÜ İŞVERENLİĞİN ÇARPAN ETKİLERİ
Her bir işveren ve çalışan kendi alanının gidişatını hazırlıyor. Bugün doğru veya yanlış, haklı veya haksız yapılan bir iş, işlem, uygulama geleceği mutlaka etkiliyor. Hem de geniş bir çevreyi, bazen ülkeyi.
Uzunca bir dönem kötü niyetli işveren bakış açısı ve haksız uygulamalar sebebiyle çalışanlar mağdur oldular ve yasalar çalışanlar lehine değişti. Fakat teraziyi dengelemek kolay değil. Bu defa çeşitli sebeplerle işverenlerin mağduriyeti sözkonusu olmaya başladı.
Hatta bazen bütün belgeler ile tamamen işveren lehine sonuçlanacakmış gibi duran bir vaka çalışan lehine ve yüksek tazminatlara sonuçlanıyor.
KOBİ’LER ZORLANIYOR
Özellikle KOBİ’lerin bu durumda çok zorlandığını biliyoruz. Burada başka bir şey var. Oturduğu apartmanda hakkını bilmeyen kişi çalıştığı işyerinde bir hukukçu kadar detaylı bilgi sahibi oluyor ve davasını kazanacağından çok emin oluyor.
İş dünyası huzur ile ilerler. KOBİ’ler özellikle üretim yapan KOBİ’ler, ülke ekonomisi için son derece önemli. Herkes bunun farkında. Fakat son dönemde iş dünyasını çalışan ve işveren açısından huzursuz eden bu konunun ilgili kurumlar tarafından mercek altına alınması gerekiyor sanki. Çünkü bir iş yerinde bir çalışanın şu ya da bu sebepten işverene açtığı dava, içeride dedikodulara, huzursuzluklara ve sonuçta verimsizliğe dönüşüyor.
İŞ DÜNYASINDA GÜVEN SORUNU
İş dünyasında güven zedelenmekten öte kayboluyor. Ülke için vahim sonuçları olabilir. KOBİ’ler çeşitli sıkıntılarla boğuşmaktan dolayı, üretmekten vazgeçip işletmelerini satmak istediklerinde yabancı alıcılar kapıda bekliyor.
Türk girişimcisi mücadelecidir. Kolay kolay işletmesini satmaz, mücadeleden vazgeçmez ama bir dayanma noktası var. İş güvenliği konusunda da tüm sorumluluk işverende. Çalışan da bebek değil ki bir yetişkin.
Konu çok boyutlu incelenmeye muhtaç bir durumda gibi görünüyor. Ekonomiyi geliştirmek, dünya ile rekabet edebilmek kolay değil. Ekonomi, üretim, iş dünyası güven ortamı ve kazan- kazan ilişkisi ile gerçekleşir. İş dünyasında çalışan ve işveren taraf değil, birlik olmak zorunda, çünkü üst başlığımız ülke ekonomisinin gelişmesi.
Ülke ekonomisi ne kadar gelişmişse dünya ülkeleri arasında vatandaş olarak o kadar itibarlısın, yani ülken kadar varsın. Herkes bunu anlamış olmalı ve iş dünyasında güveni yeniden inşa edecek çalışmalar yapılmalı.
Bu işin tarafları; işveren, çalışan, ilgili bakanlıklar, insan kaynakları birimleri ve birkaç ilgili alan. Ama sonuçta ülkemizi ve hepimizi ilgilendiren bir durum var ortada. Özel sektörün üretim ve ekonomi açısından lokomotif olduğu unutulmamalı. Konuyu inceleyince epey derinlere gidiyor. Bu konulardan muzdarip olmayan iş yeri var mı?
Sözün özü; İş dünyasında çalışan ve işveren arasında güven sorunu var ve çarpan etkilerine bakınca bugünü ve geleceği tamamen olumsuz etkileyecek gibi duruyor. Yanılıyor muyum? Siz ne dersiniz?