"Sıra dışı gelişmelerin yaşandığı 2022 yılında yüksek seyreden enflasyon, Fed politikaları ve jeopolitik risklerin artmasıyla birlikte güvenli liman olarak görülen dolara ve emtialara olan talebi artırıp ABD 10 yıllık tahvil faizlerinin yükselmesine neden oldu.”
2022 yılı finansal politikalar açısından önemli bir yıl olacak gibi duruyor. Merkez bankalarının uyguladığı parasal genişlemeyle birlikte faizlerin düşmesi ve para arzının artmasıyla enflasyona alışık olmayan ABD ve Avrupa ülkeleri de dahil tüm dünya, yüksek enflasyonla karşı karşıya kaldı. Artan enflasyonun ilk başlarda geçici olacağı düşünülse de öyle olmadığı görüldü. Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte jeopolitik risklerin artması, enflasyonu devletler için en büyük sorunlardan biri haline getirdi. Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte enerji ve hammadde fiyatlarının artması, enflasyonla mücadelede piyasayı zora sokmadan, temkinli adımlar atmak isteyen merkez bankalarının hareket kabiliyetini azalttı. Bu kapsamda önlem almaya çalışan merkez bankalarının parasal sıkılaşma yönünde adım atmaya başladığını görüyoruz. Öncü merkez bankalarından Fed, 4 Mayıs’ta gerçekleştirdiği toplantıda 50 baz puan faiz artırımına giderken 8,9 trilyon dolar olan bilançosunu 1 Haziran’dan itibarıyla küçültmeye başlama kararı aldığını açıkladı. Merkez bankalarının parasal sıkılaşma yönündeki adımları, piyasalardaki likiditeyi azaltma ve paranın maliyetini artırma gibi sonuçları olacak. Bu gelişmeler özellikle borçluluğu yüksek ve yeni yatırım yapmak isteyen şirketler acısından son derece önemli olacak. Merkez bankası politikalarının değişmesi ve jeopolitik risklerin artmasıyla birlikte enerji ve emtia fiyatlarının yükselmesi Dünya Bankası gibi kurumların büyüme tahminlerini aşağı yönlü revize etmelerine neden oldu. Buna ek olarak merkez bankaların yükselen enflasyona karşı daha sert müdahale edebileceği beklentisi durgunluk riskinin de artmasına neden oluyor. Sıra dışı gelişmelerin yaşandığı 2022 yılında yüksek seyreden enflasyon, Fed politikaları ve jeopolitik risklerin artmasıyla birlikte güvenli liman olarak görülen dolara ve emtialara olan talebi artırıp ABD 10 yıllık tahvil faizlerinin yükselmesine neden oldu. Bu süreçte dolar endeksi 105 seviyesini görürken ABD 10 yıllık tahvil faizleri ise yüzde 3,2 seviyesinin üzerini test etti. Finansal piyasalara baktığımız zaman ise parasal sıkılaşma beklentileriyle birlikte geri çekilmelerin yaşandığını görüyoruz. S&P 500, 4.800 seviyelerinden 4.000 seviyesinin altına kadar geri çekilirken DAX, 16.250 seviyelerinden 12.500 seviyesinin altını test etti. Bu süreçte BIST100 endeksi 2.562 seviyesine kadar yükselmesine karşın yazının yazıldığı sırada 2.400 seviyesinde işlem görüyor. Durgunluk yönündeki beklentiler, Fed başkanı Powell’ın Haziran ve Temmuz aylarında 50’şer baz puanlık faiz artırımına yönelik sinyaller vermesi ve buna ek olarak gerektiğinde daha sert önlemler alabileceğini belirtmesi, finansal piyasalarda aşağı yönlü baskı oluştururken, yurt içinde yaklaşan 2023 seçim beklentisi ve enflasyonun yüksek seyretmesiyle birlikte TL cinsinden satış gelirlerinin artabileceği yönündeki tahminler, enflasyona karşı kendini korumak isteyen küçük yatırımcı için iyi bir seçenek olmaya devam ediyor.