Sağlık Bakanlığı, 2003 yılında ‘Sağlıkta Dönüşüm Programı’nı uygulamaya koydu. Bu sayede Türkiye’de sağlık hizmetlerinden yararlananlarca memnuniyet oranı arttı. Ancak halen yurtdışı ülkelere göre daha alınacak çok yol var. Bu yazımızda karşılaştırmalı olarak gelişim potansiyelini inceleyeceğiz.
Bloomberg tarafından hazırlanan En Sağlıklı Ülkeler Endeksi son olarak Şubat 2019'da yayınlandı. Ortalama yaşam beklentisi, çevresel faktörler, sigara kullanımı ve obeziteyle mücadele gibi farklı kriterlere göre hazırlanan ve 169 ülkeyi kapsayan listede Türkiye 2017'de 54. iken 2018'de 51. sıraya çıktı. Listenin ilk sırasında ise İspanya yer aldı. Listenin son 30 sırasındaki ülkelerin 27'si Sahra Altı Afrika ülkeleri iken diğer üç ülke Haiti, Afganistan ve Yemen.
İngiltere merkezli sağlık araştırmaları dergisi The Lancet'nin 188 ülkeyi sağlık sektörü hizmetlerini en iyiden kötüye doğru sıralayan 2016 yılındaki raporuna göre, en iyi sağlık hizmetleri İzlanda'da iken onu Singapur, İsveç, Andorra, İngiltere, Finlandiya, İspanya, Hollanda, Kanada ve Avustralya izliyor. Listenin en altında Somali, Güney Sudan, Nijer, Çad, Kongo, Burundi, Mali, Afganistan ve Sirra Leone yer alıyor. Türkiye ise 103. sırada yer almıştır.
TÜİK tarafından en son 2018 yılında yayınlanan sağlık istatistiklerine göre, 2017 yılında Türkiye’deki hekim sayısı 149 bin 997 oldu. Hekimlerin en fazla olduğu iller 3 büyükşehir İstanbul, Ankara ve İzmir olurken, en az hekimin bulunduğu iller ise Bayburt, Ardahan ve Tunceli oldu. Türkiye’de hekimlerin yüzde 54’ü uzman, yüzde 30’u pratisyen, yüzde 16’sı ise asistan hekimlerden oluşuyor. Bununla birlikte 2017 yılında hekim başına müracaat eden kişi sayısı 4 bin 793 olmasına rağmen hekim başına düşen kişi sayısı 539’a geriledi. Karşılaştırma için verelim: 2005 yılında Türkiye'de toplam 103,804 doktor görev yapıyorken bir doktora 720 kişi düşüyordu.
TÜİK verilerine göre diğer sağlık personellerinin sayılarını incelediğimizde ise, 2017 yılında Türkiye’de toplam 27 bin 889 diş hekiminin, 166 bin 142 hemşirenin, 53 bin 741 ebenin, 28 bin 512 eczacının görev yaptığı görülüyor. Diş hekimi başına düşen kişi sayısı 2 bin 898 olurken hemşire başına 486, ebe başına bin 504 ve eczacı başına 2 bin 834 kişi düşüyor. Personel sayısının artması önemli. Sağlık Bakanı Demircan, "2018 yılında 27 bin ebe, hemşire ve sağlık personeli, 19 bin işçi, yaklaşık 10 bin civarında da doktor alınacak" demişti. Yeni Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da 2019 yılında 30 bine yakın personel alımı yapılacağını açıkladı.
2017 yılında Türkiye’deki sağlık kurumu sayılarını incelediğimizde; yataklı ve yataksız olarak ikiye ayrılan toplam 33 bin 587 sağlık kurumu bulunurken, bunların bin 518’i hastanelerden 32 bin 69’u ise yataksız sağlık kurumlarından oluşuyor. Hastanelerin 879’u Sağlık Bakanlığı’na bağlı iken 571’i özel hastane ve 68’i üniversite hastanesi olarak görünüyor. Ayrıca Türkiye’deki hastanelerin toplam yatak kapasitesi ise 225 bin 863 gözüküyor.
2002’de 3,2 olan kişi başı müracaat sayısı 2015’te 8,4’e çıkmıştır. Birinci basamakta 2002 yılında 1,1 olan müracaat sayısı, aile hekimliği uygulamasının da etkisiyle 2015 yılında 2,7’ye, 2 olan ikinci ve üçüncü basamak sağlık kuruluşlarına müracaat sayısı da 5,7’ye ulaşmıştır. Bu noktada karşılaştırma yaptığımızda görüyoruz ki OECD üyesi ülkelerde kişi başı hekime başvuru sayısı ortalaması 6,8 iken, Türkiye’de 8,4’e ulaşmıştır.
Türkiye’de devlet ve halk tarafından yapılan sağlık harcamaları yıllardır artarak devam ediyor. TÜİK verilerine göre, 2002 yılında devlet tarafından yaklaşık 13 milyar TL sağlık harcaması yapılırken 2009 yılında bu miktar yaklaşık 47 milyar TL, 2017 yılında ise yaklaşık 109 milyar TL oldu. Halk tarafından yapılan sağlık harcamaları ise 2002 yılında 5,5 milyar TL iken 2017 yılına gelindiğinde bu miktar yaklaşık 31 milyar TL oldu. Sağlık harcamalarının GSYH içindeki payı 2002 yılında yüzde 5.2 iken 2017’de yüzde 4.5 olmuştur.
Dünyada karşılaştırma yapmak için en uygun verileri OECD sağlıyor. OECD'nin son verilerine göre birliğin 36 üyesinde kişi başı sağlık harcaması yaklaşık 4 bin dolara ulaştı. Bu rakam 10 yıl önce 2756 dolar seviyesindeydi yani 10 yılda yüzde 45 artış yaşandı. Üstelik 2008 krizi nedeniyle birkaç yıl sağlık harcamalarında kesintiye gidildi. Son 10 yılda kişi başı sağlık harcaması azalan tek ülkenin de krizden çıkmakta zorlanan Yunanistan olması da bunu destekliyor.
Türkiye, 10 yıl önce yıllık 778 dolar ile grubun sonuncusu idi. Sağlık sektöründe bolca reformun yapıldığı son 10 yılda yüzde 54 artışla kişi başı sağlık harcamasında bin 194 dolara ulaşan Türkiye, aynı dönemde yüzde 26 artış yaşayan Meksika'yı geçmiştir. Türkiye, 10 yıl önce ortalama harcama tutarının yüzde 28 büyüklüğünde harcama yaparken son durumda bu oran yüzde 30'a yükselmiştir.
Gelişmiş ülkelerde sağlık harcamaları çok çok yüksek seviyelerde devam ediyor. OECD verilerine göre 36 üyenin ortalama sağlık harcamaları/GSYH oranı yüzde 8.8 olmakta. Sağlık harcamalarının milli gelirdeki payında ABD yüzde 17. 2 ile birinciliği kimseye bırakmadan sürdürüyor. 12 ülke ekonomik büyüklüğünün yüzde 10'un üzerinde harcama yapıyor. Bu noktada Türkiye artan harcamalara rağmen milli geliri daha hızlı büyüdüğü için bu oranda gerilemektedir. Bizim çalışmamıza göre 2007'de yüzde 5.8’e yükselen oran 2017'de yüzde 4.5’e gerilemiştir. OECD'ye göre bu oran yüzde 4.2 olmuştur ki OECD'nin en düşük oranıdır. Türkiye'den daha az harcama yapan ülkeler yüzde 3.9 ile Hindistan ve yüzde 3.4 ile Endonezya olmuştur. Türkiye'nin kişi başı harcaması bin 194 dolardı. Eğer OECD ortalamasını yakalamak istiyorsa kişi başı harcamanın 2 bin 500 dolara (5.85 TL kurla 15 bin TL'ye) ulaşması gerekiyor. Bu da Türkiye’nin halen diğer ülkelere kıyasla sağlık sektöründe büyük bir potansiyelinin olduğunu bize göstermektedir.