Yazılım sektörü 5,2 milyar dolar büyüklüğe sahip olup 900 milyon dolarlık rakamla Türkiye’nin toplam ihracatında yüzde 0,6’lık payı elinde bulunduruyor. Bilişim teknolojileri sektörünün 2023’te 160 milyar dolar büyüklüğe ulaşması bekleniyor. Bu rakam içerisinde yazılım sektörünün payı 50 milyar dolar olacak.
İnternetin kullanımı ile kişisel bilgisayarların evlere girişi hızlanmış, hem bireylere hem tüzel kişilere yönelik yazılım ihtiyaçları belirmeye ve yaratılmaya başlanmıştır. Sözkonusu bu yıllar (1980-1990’lar) ABD’li Microsoft, SAP, Oracle gibi firmaların hızla geliştiği ve dünyaya açıldığı yıllar olmuştur. Bu yıllardan itibaren yazılım sektörü üründen çok hizmet ve çözüm odaklı bir yapıya doğru evrilmeye başlamıştır. Bu firmaların en büyük avantajı düşük maliyetli olmasına rağmen alanında uzmanlaşmış ve yoğun teknik bilgi sahibi ve bilgi birikimi (know-how) bulundurmasıdır. Bu tür iş modeline dış kaynak hizmetleri denmektedir. Dış kaynak kullanımı, yeterli potansiyele sahip gelişmekte olan ülkeler için ihracat fırsatları sunmaktadır. Örneğin, Hindistan yazılım sektörü ABD; Çin yazılım sektörü ise Japonya için önemli bir dış kaynak merkezidir.
Bugün dünyadaki en büyük 100 yazılım firmasının 60’ı ABD merkezlidir. ABD’nin yazılım sektöründe piyasaya yön veren ülke olmasındaki en büyük etkenlerden birisi hiç kuşkusuz 1950 yılında dünyadaki ilk Teknoloji Geliştirme Merkezi olan Silikon Vadisi’nin kurulmasıdır. Silikon Vadisi’nin en önemli faydası öncelikle sanayi ve üniversiteler arasında işbirliği ve etkileşim kurulması için uygun ortamı sağlamasıdır. Ayrıca yazılım üreticileri ile diğer teknoloji geliştirme dallarının etkileşimini sağlayarak kümülatif fayda yaratılmasına katkıda bulunmuştur.
2015 yılı rakamlarına göre ABD Bilgi ve İletişim Teknolojileri sektörünü KOBİ niteliğindeki işletmeler domine etmektedir. Toplam işletme sayısının 2015 yılında 375 bin olduğu tahmin edilmektedir. Bunlardan yalnızca bin tanesi en az 500 çalışana sahip büyük ölçekli işletme olup; geri kalan 374 bin adet KOBİ, tüm sektörün yüzde 99,7’sini oluşturmaktadır. Avrupa'da da yazılım firmalarının yapısı ABD ile benzerlik göstermektedir. 625 bin yazılım şirketinin yüzde 99’u KOBİ’lerden oluşmaktadır. Yüzde 99 oranındaki KOBİ’ler tüm yazılım sektörü istihdamının yüzde 66’sını karşılamaktadır.
Gelişmiş ülkeler halihazırda yazılım teknolojileri altyapısını ve belirli bir gelişim ivmesini yakalamış ülkelerdir. Ancak gelişmekte olan ülkelerin yazılım teknolojilerine yaptığı yatırımlar ve bu yazılım teknolojilerinden elde ettiği gelirlerin artış ivmesi daha yüksek olmalıdır. Bu doğrultuda gelişmekte olan ülkelerin uyguladıkları bir takım politikalar sonucunda son 10 yılda yazılım sektöründeki gelişmeler ve küresel yazılım pazarından aldıkları paylar dikkat çekici boyutlara ulaşmıştır.
Örneğin Hindistan yazılım sektörü ihracat rakamları her geçen yıl artmaktadır. 1970’lerde başlatılan politikalar doğrultusunda ihracatın USD bazında 1980-1990 arası yıllık ortalama büyüme oranı yüzde 44 olmuştur. 2005-2015 yılları arasında ise bu oran yüzde 19’a gerilemiştir. 2015'de toplam yazılım ihracatı 74,8 milyar USD'ye çıkmıştır. Bu rakamlara göre yazılım sektörü hacminin yüzde 96’sının ihracat kaynaklı olduğu sonucu çıkarılmaktadır. Hindistan yazılım ihracatının 1980-2015 yılları arasındaki değişimi ve artış trendi şu şekilde olmuştur.
Yazılım sektöründeki gelişmenin istihdama olan yansımasının en çarpıcı örneklerinden biri de Hindistan’dır. 1980’li yılların ikinci yarısında yazılım sektöründeki iş gücü 6 bin 800 kişi iken, bu rakam 2000’li yılların başında yaklaşık 48 kat artarak 284 bin kişiye ulaşmıştır. Günümüzde bu rakam 1 milyon kişiye ulaşmıştır.
Hindistan’da yazılım sektörünün aslında uzun sayılabilecek bir geçmişi var. İlk tohumlar 1970'lerde, ülkeye ithal edilen donanımlar için yerel yazılımlar üretilmesiyle atıldı. O yıllarda küçük çaplı yerel şirketler, uluslararası şirketlerin Hindistan’a ihraç ettiği ürünler için bir takım yazılım programları hazırlıyordu.
Batılı şirketlerin dikkati ise 1980'lerde çekildi. Ucuz işgücünün de yardımıyla Hindistan'da yazılım geliştirmenin, ABD'dekinden yarı yarıya ucuza mal olduğu görüldü. Bu tablo karşısında başta ABD’liler olmak üzere, Batılı şirketler yazılımlarını Hintli bilgisayar programcılarına yaptırmaya başladılar. O tarihlerde Hintli bir BT elemanı yılda sadece 3 bin USD kazanıyordu. ABD’deki meslektaşının kazancı ise 80 bin ile 100 bin USD arasında değişiyordu.
Bilişim sektörünün gelişmesinde Amerika’daki Hint diasporası önemli bir rol oynamıştır. Ucuz ve bol iş gücünden yararlanarak, önce sıradan işleri, sonra gittikçe daha sofistike hizmetleri anavatanlarındaki oluşumlardan almaya başlamışlar, şirketleşme ve organizasyon süreçlerinde en iyi uygulamaları ülkelerine getirmişler. Aslında büyük bir engel olması gereken mesafe ve saat farkı, gelişen iletişim imkanları sayesinde bir avantaj olarak pazarlanmış: Hindistan, Amerika uyurken çalışıyor; böylece 24 saat dönen bir çark kurulmuş oluyor.
Sektörün gelişimiyle birlikte Hint yazılım şirketleri özel amaçlı yazılımlar üretmeye ve bunları ülke dışında da pazarlamaya yöneldiler. Rekabet güçleri bir hayli fazlaydı. Öyle ki, iletişim, altyapı ve donanım gibi ilave masraflar eklendiğinde bile, aynı yazılımı Hindistan’da geliştirmek, ABD’de geliştirmekten çok daha ucuzdu.
İşgücünün yanı sıra, yüksek öğrenim ve bilgisayar mühendisi yetiştirilmesine verilen önem, büyük Amerikan firmalarında çalışan Hintlilerin sayıca fazlalığı ve yazılım hizmetleri için büyük sermayeye gerek olmaması gibi unsurlar da bu ülkenin yazılım sektörünün hızlı gelişmesinde önemli roller oynadı.
Hint yazılım sektörünün gelişmesinde, e-devlet uygulamalarının yaygınlaşmasının yanında, korsanlıkla mücadele anlamında çok sıkı yasal düzenlemeler getirilmesi, yazılım üzerindeki ithalat vergilerinin kaldırılması ve devletin BT sektörüne yönelik harcamalarının artması da, belirgin itici güçler arasına yer aldı.
Türkiye yazılım sektörünün önemli bir sorunu faaliyetlerin ve bu faaliyetler sonucu gerçekleşen maddi büyüklüklerin ölçülemiyor olmasıdır. Bilişim Sanayicileri Derneği TÜBİSAD’ın 2012 yılından bu yana yürüttüğü Pazar Verileri çalışması, son 5 yıldır Deloitte ile birlikte standart bir kapsam ve metodoloji doğrultusunda sürdürülmektedir. Son veriler 2017 yılına aittir.
Son yılların ve özellikle 2018 yılının sektör üzerinde en büyük etkisi, özellikle Cumhurbaşkanlığı ve diğer kamu kuruluşları tarafından ifade edilen “yerli ve milli üretim” kavramı ve bu kavram içerisinde dijital/sayısal gelişim konusunun kararlılıkla önemsenmiş olmasıdır. Cari açığın düşürülmesi amacıyla ilaç, kimya, petrokimya, enerji, makine/teçhizat ve yazılım sektörleri öncelikli yatırım yapılabilir alanlar olarak belirlenmiştir.
Netice itibariyle yazılım sektörü 5,2 milyar USD sektör büyüklüğüne sahip olup 900 milyon USD ihracatı ile Türkiye’nin toplam ihracatında yüzde yüzde 0,6’lık paya sahiptir. Bilişim teknolojileri sektörünün 2023’te 160 milyar USD büyüklüğe ulaşması bekleniyor. Bu rakam içerisinde yazılım sektörünün payı 50 milyar USD olacaktır.