Demokrasi havarisi görüntüsüyle kasaları ve keseleri soyan fon simsarlarının, kazançlarını nerelerden elde ettiklerini hiç merak ettiniz mi? İsterseniz söyleyeyim… Demokrasisi olmayan veya demokrasi geleneği zayıf olan ülkeler bu simsarların baş portföyleri… Simsarlar böyle ülkeleri çok sever!
Hiç unutmayalım; sıcak paracılar kazanç sağlayacakları yerlerde demokrasi, özgürlük ve hukuk aramazlar… Daha çok eğitimsiz ve özellikle kısa yoldan para kazanma yollarında ikbal arayan, yönetilmesi kolay toplumları seçerler. Kendi ülkelerinde kazanç olarak kırıntıları zor bulanlar, sınırlı demokratik yapıya sahip ülkeleri arpalık görürler.
Bahsini ettiğim tefeciler, dış borçlanmaya ihtiyacı olmayan, yüksek tasarrufa sahip, eğitimli, çalışkan ve kazancını akıllı yatırımlarla değerlendiren toplumlara yaklaşamazlar. Yaklaşsalar da minimize oranlarla yetinmek zorunda kalırlar. Mamafih böyle toplumları sevmezler!
Bir ülkede siyasi veya ekonomik risk yüksekse, sürekli dalgalanma ve belirsizlik yaşanıyorsa sıcak para simsarları yani Türkçe tabirle tefeciler hemen oraya çöreklenmeye çalışırlar. Ülkeleri borçlandırırlar ve yüksek faizle sefa sürerler.
***
Borçlanma bir ülke için en hassas durum. “Fransızlar borç istiyor” denildiğinde Kanuni Sultan Süleyman’ın meşhur bir sözü var: Borç alan yarın emir alır... Dolayısıyla borçlanmak öyle basit bir olay değil. Madalyonun diğer yüzü var.
Tasarrufu yüksek olan ülkelerin daha az borçlandığı aşikâr. Kaliteli sürdürülebilir büyümenin sağlanması ile dış kaynaklara olan bağımlılığın azaltılmasında yurtiçi tasarrufların artırılması oldukça mühim. Ayrıca tasarrufların ikiz açıklar ile olan ilişkisi de dikkate alınması gereken diğer hususlar.
Vakıa şu ki, tasarruf sorununuz varsa, ekonomik sorununuz da var demektir. Zira halkın tasarrufu yüksek olan ve yerel kaynaklarını verimli kullanan ülkelerde borçlanma oranları küçük oluyor. Bugün itibariyle Avrupa Birliği’nde (AB) tasarruf oranı yüzde 40’lara yakın. OECD ülkelerinde bu oran yüzde 30’lar seviyesinde.
***
Türkiye’deki tasarruf oranlarının; batılı yüksek gelir grubu ve Asya’daki gelişmekte olan ülkelere kıyasla halen düşük olduğu göz önüne alındığında yurtiçi tasarrufların artırılmasına yönelik politikaların ne kadar ciddi olduğu önemi haizdir.
ING Türkiye’nin 2022 üçüncü çeyrek Türkiye’nin Tasarruf Eğilimleri Araştırması (TTEA) elime geçti. Araştırmaya göre, ülkemizde tasarruf sahipliği oranı yüzde 17,8. Hanede tasarrufu olanların oranı yüzde 38. Tasarruf sahipleri arasında düzenli birikim yapanların oranı yüzde 63. Tabii tasarruf açısından yüzde 18’e yakın durum pek iç açıcı değil.
Zaten tasarruf araçlarından da manzara ortaya çıkıyor. Tasarrufu olanların tasarruf araçları tercihlerine bakıldığında; yastık altı altın ve nakit yüzde 22 ile ilk sırada yer alırken, onu yüzde 17 ile Bireysel Emeklilik Sistemi (BES), yüzde 16 ile sistem içi altın ve yüzde 11 ile döviz ve TL vadeli hesap takip ediyor.
***
O zaman bu kadar kazançlar nereye gidiyor, diye sorulduğunda cevabımız önce tüketim, gayrimenkul, arkasından otomobil, araç ve diğerleri oluyor. Diğerleri arasında piyasa araçları çok küçük seviyelerde kalıyor, altını çizelim.
Türkiye hakikaten birkaç paralı bir ülke. Tasarruflarının yarısından fazlası döviz ve altın cinsinden. Tasarruflarda Türk Lirası kullanımı çok gerilerde. TL’ye güvendeki problem devam ettikçe ekonominin düzlüğe çıkmasında büyük engellerle karşılaşmaya devam ederiz.
Bakınız Türkiye’de çok eleştirdiğimiz enflasyon halkın aşırı tüketiminden, talepten kaynaklanmıyor. Bizde maliyet fiyatları yüksek. Bu da tüketiciye yansıyor. İthalata bağımlı bir üretim yapısında enflasyonu tutmak biraz zor oluyor. Ülke olarak para veya mal ithalatını düşürmedikçe enflasyonu indiremeyiz, fiyat istikrarını sağlayamayız.
Bir hocamızın dediği gibi, “Türkiye dışarıdan sıcak parayı nasıl çekerim, konusunu unutmalı. İthal ettiğimiz parayı ve malı nasıl üretiriz veya daha az nasıl ithalat yaparız, daha az ithal girdi nasıl kullanırız, ona bakması lâzım…” Özetle; ortodoks veya heterodoks politikalar yerine ekonomimizi yerli ve milli modellerimizle dizayn etme durumundayız.
Milli bayramımızı kutlarken bu güzel sözler “19 Mayıs mesajımız” olsun.