2007'deki mali krizden 2022'deki tahvil şokuna kadar geçen 15 yılda, ABD'nin Avrupa'ya kıyasla hisse senedi performansındaki eğilim çok belirgindi. Bu dönemde ABD hisse senetlerinin toplam getirisi Avrupa hisse senetlerinin yıllık yüzde 6 üzerindeydi. Ancak son zamanlarda yükselen getiriler pozisyon alanlarının değişmesine neden oldu.
Bu yılın başlarında kısa bir süre için, Avrupa hisse senetlerini satın almak yeniden güvenli hale geldi. Büyümelerine ve kalitelerine rağmen, pahalı ABD büyüme hisse senetleri daha döngüsel Avrupa şirketlerinin altında performans gösterdi. Çarpıcı bir örnek olarak, Avrupa bankaları, 2020'nin sonlarında başarılı Covid aşılarının açıklandığı o heyecan verici haftadan bu yana Nasdaq endeksinden yüzde 71 daha iyi performans gösterdi.
ŞİRKET GÖRÜNÜMLERİ RİSKLERİ VURGULUYOR
Avrupa, şirketlerin önemli bir çoğunluğunun ilk çeyrek kârları için analist tahminlerini aşmasıyla yıla küresel ilgi toplayarak başladı. Belki de bu, kış aylarında yaşanan enerji krizinin beklentileri düşürmesinin bir sonucuydu. O zamandan beri umutlar boşa çıktı. İkinci çeyrek başladığı andan itibaren Avrupa sürekli olumsuz ekonomik sürprizlerle karşılaştı. İkinci çeyrek sonuçları daha karışıktı ve sadece yarısı, piyasa beklentilerini karşıladı. Bu Covid-19 pandemisi öncesinden bu yana en düşük "karşılama" oranı oldu.
Üçüncü çeyrek bu eğilimlerin bir devamı olarak ortaya çıktı. Perakende satışlar gibi sert veriler negatife döndü. Satın alma yöneticisi anketlerinde bildirilen yumuşak veriler keskin bir şekilde zayıflıyordu.
Şimdi de Worldline gibi şirketler, Almanya'daki terminalleri aracılığıyla nominal harcamalarda açık bir düşüş bildirerek piyasayı şok ediyor. Üçüncü çeyrek kazanç sezonunda ilerledikçe hayal kırıklığı giderek yaygınlaşıyor. Şirketler tarafından yapılan görünüm açıklamaları 2024 yılına kadar uzanan riskleri vurguluyor.
MARJLAR COVİD ÖNCESİ SEVİYENİN ÜZERİNDE
Şirket kârlarını yönlendiren üç baskın faktör; hacimler, fiyatlandırma gücü ve maliyet yapılarıdır. Avrupa'da çoğu şirket şu anda bu alanlardan en az birinde baskıyla karşı karşıya. Sanayi ve otomotiv sektörleri bir yıldan uzun bir süredir zayıf yeni siparişler bildiriyor, ancak son zamanlarda birikmiş işlerinde de düşüş olduğunu bildiriyorlar.
Bu durum, Renault ve ABB'nin yatırımcı beklentilerini hayal kırıklığına uğratan şirketlerin yakın zamandaki yüksek profilli örnekleri olmasıyla birlikte, yakın kazanç risklerine işaret etmektedir. Havayolları ve otomobil, sınırlı fiyatlandırma gücüne sahip son derece rekabetçi sektörlerdir. Artan ücretler ve petrol fiyatları, işgücü ve enerjiye en çok maruz kalan şirketler üzerindeki baskıyı artırmaktadır. Özünde, talep zayıflıyor ve marjlar risk altında.
Marjlar neredeyse her zaman konjonktüreldir. Büyüme arttığında marjlar genişler, büyüme yavaşladığında ise marjlar daralır. Bu tipik iş döngüsü hâlihazırda devam etmektedir ancak Stoxx 600 endeksi (Avrupa borsalarındaki 18 ülkenin 600 büyük şirketinin hisselerinin bir araya getirildiği bir endeks) için marjlar Covid öncesi seviyelerin oldukça üzerindedir. Reel ücretler arttıkça satış büyümesi dirençli olabilir. Ancak, marjlar sadece 2018 seviyelerine gerilerse, Avrupa'daki kazançlar çift haneli yüzde puan düşecektir.
Marj esnekliği, önümüzdeki yıl kazanan hisse senetlerinin belirleyici bir özelliği olacak.