​​​​​Geçen haftaki yazıda kırsal alan tanımı, kırsal nüfus durumu ve kırsal kalkınma amaçlarından kısaca bahsederek bir giriş yaptım. Bu hafta daha çok üzerinde duracağım konu kırsal alanlar neden desteklenmelidir olacak. Bu konuda ayrıntılı bilgi isteyenler yazının sonundaki kaynaklara göz atabilirler.

Öncelikle kırsal alanlardan kentsel alanlara göç olduğu ülkemizin bir gerçeğidir. Kırsal kalkınmanın amaçlarından biri de kırsal kesiminde yaşam koşullarını iyileştirmek ve bu yaşam koşulları dezavantajının kişinin göç etmesini zorunlu kılmasının önüne geçmektir. Burada kırsal kalkınma politikaları ekonomik ve sosyal koşulların iyileştirilmesini sağlamakla yürütülebilir. Kırsal alanların en önemli ekonomik faaliyeti tarımdır. Tarımsal hedeflerin tutarlı bir şekilde belirlenmesi ve politikaların bunlara uygun etkin yöntemler uygulanması esastır. Prof. Dr. İsmail Hakkı İnan hocanın Tarım Ekonomisi ve İşletmeciliği kitabında tarım politikası amaçlarını sıralamıştır: işletmenin gelir amacı, bir çiftçinin bir yılda elde ettiği gelirin bir sanayi işçisinin bir yılda elde ettiği gelire eşit olması hedefi, diğeri ülkenin kendine yeterli üretimi gerçekleştirebilmesi hedefi, diğeri bütün üretim faktörlerini en fazla verim almak için kullanması hedefi, diğeri tarıma dayalı sanayilerin oluşturulması ve en fazla istihdamın sağlanması amacı, diğeri en fazla üreticisi olduğumuz ve en ekonomik ürettiğimiz ürünlerin dış ülkelere satılması amacıdır.

Kirsal

Kırsal kesimden göçlerin ekonomik nedenlerin dışında da çok çeşitli nedenleri vardır. Bu yazıda yalnızca kırsal alanlarda neden destekleme yapılması ile ilgili ekonomik yapıyla ilgili bilgiler vereceğim. Daha ayrıntılı bilgi için Kırsal kesimde yaşanan göçlerle ilgili Dr. Ertuğrul Güreşçi hocanın çok uzun yıllardır çalışmaları var, son kitabı Çeşitli Yönleriyle Kırsal Göç kitabını okumanızı öneririm. Kırsal alanlarda, kırsal turizm veya bölgenin özelliğine bağlı birkaç hizmet sektörünün yöreyi canlandırması gibi bölgesel az sayıda örnek hariç tarıma bağlı bir hayat sürülmektedir. Tarımda da bölgelere göre, dönemler itibariyle yetiştirilen ürünlere göre ve arazi büyüklüğüne göre değişir ancak ülkemizde üreticilerin çoğunun küçük çiftçi olduğunu düşünürsek kırsalda sermaye birikimi çok zayıftır.  

Çiftçi doğal koşullara bağlı üretimini yapar. Çok yıllık bitkilerde yıllarca ürün almayı, tek yıllık bitkilerde yine yılda bir kez ürün almayı bekler. Ürününün beklediği verimde gelip gelmeyeceğiyle ilgili daima şüpheleri vardır. Ürününü aldı, istediği fiyattan satabilecek mi, piyasa çok büyük arz ve talep çok değişken olabilmektedir. Hiçbir çiftçinin bu piyasa koşullarını tahmin edebilme gücü yok, hiçbir öğenin piyasa yapmaya da gücü yoktur. Burada olması gereken devletin devreye girmesi meslek örgütleri, odalar, akademisyenler ve sivil toplum kuruluşlarının görüşünü alarak, etkin bir bilgi ağıyla piyasada oluşabilecek açıkları sezmesi ve önlemler almasıdır.

Kırsal alanlarda günlük yaşantıda paranın akışında yavaşlık vardır. Çiftçiler ürünlerini hasat ederler, hasat ayı veya onu izleyen birkaç ay harcamalarını yaparlar, borçlarını kapatırlar, ertesi senenin girdilerini büyük ihtimal bankalara veya tefecilere borçlanarak alırlar. Hane halkı ihtiyacı çok büyük bir kesimde içerden karşılanır, kendi az sayıdaki hayvanlarının etinden, sütünden, balından faydalanabilirler. Kırsalda köye, esnaf kesimde küçük işletmelerden oluşur. Beldede para harcayan memur olmaktadır. Burada daha çok geçimlik üretimden söz edebiliriz, kırsal kesimin birbirleriyle ve diğer yerleşim birimleriyle çokça ticarete giriştiğinin söylemek mümkün değildir. Ülkemizde kırsalda çok büyük bir kesim için gündelik yaşamda para bulmakta sorun yaşanmaktadır. Kırsalda günlük hayatın özeti bu şekildedir.

Kırsal alanlarda etkili bir sermaye yapısının oluşması için bahsetmekte fayda var Mithat Paşa’nın memleket sandıkla başlattığı süreçte geldiği noktada Tarım Kredi Kooperatiflerinin uzun süredir üzerinde çalıştıkları katılım bankacılığı yöntemine geçerek tarım kesimine daha etkin bir hizmet sunmaları gerekmektedir. Bu sistemin ayrıntılarını merak edenler Dünya gazetesinden gazeteci Hüseyin Gökçe beyefendinin Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği Genel Müdürü Fahrettin Poyraz beyefendi ile olan röportajını okuyabilirler. Bunun yanında Ziraat Bankasının daha çok kırsal kesime kredi vermesi gerektiği, ya da daha etkili olabileceği çok sayıda uzman tarafından tanımı yapılmış uzmanlaşmış tarım bankalarının ya da tarımsal kooperatif bankalarının kurulması gerekmektedir. Tarımda kredilendirme televizyon reklamlarında gördüğümüz bankaların verdiği kredilerin yanında ufak çaplı olmaktadır. Bu vesile ile aklıma geldi; yapımıza uygun kendi modelimizi üretmemiz gerektiğini düşündüğümden Türkiye için bir model olarak görmediğimi belirtmekle beraber, Bangladeşli Prof. Dr. Muhammed Yunus’un İsrafı Önleme Vakfı yayınlarından çıkan grameen bankası ile ülkesinde kendi mikro kredi uygulamalarını anlattığı ‘Yoksulluğun Bulunmadığı Bir Dünyaya Doğru’ isimli kitabını tavsiye ederim.

Bu hafta yazımı burada bitiriyorum. Daha ayrıntılı bilgiye ulaşmak isteyenler için, Prof. Dr. Arslan Zafer Gürler hocanın ‘Tarım Ekonomisi ve Politikası’ kitabını, Prof. Dr. Mustafa Acar hoca ve Yrd. Doç. Dr. Selma Aytüre hocanın ‘Dünyada ve Türkiye’de Tarım ve Tarım Politikalarının Geleceği’ isimli kitabını, Prof. Dr. Gülten Kazgan hocanın ‘Tarım ve Gelişme’ kitabını ve Doç. Dr. Okan Gaytancıoğlu hocanın İstanbul Ticaret Odası tarafından yayınlanan ‘Türkiye’de ve Dünyada Tarımsal Destekleme Politikaları’ isimli kitaplarını okumalarını öneririm.

Sonraki Yazı: Türkiye’de Kırsal Kalkınma 3