Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle ile özel bir röportaj gerçekleştirdik. TİM Başkanı, “Dış ticaret fazlası veren bir Türkiye” hedeflediklerini söylüyor. Ekim sayımızın kapak konusu olan bu röportajın içeriğinde ihracatımızda yakalanan başarının ayrıntıları yer alıyor. TİM’in verilerine göre, ihracatımızın 2019 yıl sonu itibarıyla 180 milyar doları aşacağı tahmin ediliyor. Savunma ve havacılık sektörünün yüzde 38,2’lik, kimyevi maddeler sektörünün ise yüzde 19’luk artışla bu rekorun kırılmasında önemli payları bulunuyor. Bu iki sektör ihracatta sergiledikleri performanslarıyla 2019’un yıldızı olmaya aday görünüyor. TİM Başkanı Gülle, Ekovitrin’e yaptığı açıklamada ihracatımızın geleceğinin inovasyona dayalı kalkınmayla gerçekleşeceğinin altını çiziyor. TİM Başkanı’nın verdiği bilgiye göre Türkiye, ihracatta 17 hedef pazar belirlemiş. Bunlar: ABD, Brezilya, Çin, Etiyopya, Fas, Güney Afrika, Güney Kore, Hindistan, Irak, İngiltere, Japonya, Kenya, Malezya, Meksika, Özbekistan, Rusya ve Şili.

Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı İsmail Gülle ve yönetim kurulundaki mesai arkadaşları, TİM’in bünyesinde yer alan sektörlerin başkan ve yöneticileri, ihracatımızın daha çok artırılması konusunda yoğun bir çaba içerisindeler. Türk ekonomisinin ihracat odaklı bir büyüme göstermesi çok önemli. Son 17 yıllık süreçte Türkiye güçlü bir liderlik ve yönetimle hızlı bir kalkınma sergiledi.  Cumhuriyet tarihinde bugüne kadar gerçekleştirilemeyen altyapı projeleri son 10-15 yıllık süreç içinde hayata geçirildi. Elbette bir ülkenin kalkınması için altyapı, ulaşım, bilişim çok önem arz ediyor. Ancak ülke olarak biz biraz kantarın topuzunu kaçırıp, paranın çoğunu toprağa gömerek “gayrimenkul odaklı” bir büyüme yolunu seçtik. Altyapı ve gayrimenkule dayalı yatırımların ekonomimize dönüşü çok geç oluyor. Oysa Türkiye, ekonomiye daha hızlı şekilde dönen ve katkı sağlayan “ihracat odaklı bir büyüme modeline” ağırlık vermeli. Bunun için TİM Başkanı İsmail Gülle’nin de dediği gibi ihracatımızın geleceğini inovasyona dayalı bir kalkınma modeli ile planlamamız gerekiyor. Katma değeri yüksek olan teknolojik ürünlerin ihracatımızdaki payının artması gerekiyor. Bir taraftan da ihracatımızdaki ithal ikame oranının düşürülmesi, yurtdışından ithal ettiğimiz ara malların üretiminin millileştirilmesi için Ar-Ge çalışmalarına önem verilmesi icap ediyor. Savunma sanayiinde dışa bağımlılığı azaltıp, millilik oranını artırmayı başardık ve bu sektörümüz ihracatımızın yıldızı haline geldi.

Bir taraftan dışa bağımlı olduğumuz ürünleri yurtiçinde daha kaliteli bir şekilde üretip, ithalatımızı azaltırken, aynı ürünleri yabancı pazarlara satarak ihracatımızın daha çok ivme kazanmasını sağlamalıyız. Türkiye’nin politikası bu olmalı. Bugün Almanya’nın dış ticaret fazlası 1 trilyon 200 milyar Euro. Müthiş bir rakam değil mi? Umarım ülkemiz de Almanya gibi dış ticaret fazlası veren güçlü bir ekonomi haline gelir. Bunun için milletçe çok çalışmalıyız, Almanlar gibi, Japonlar gibi, Güney Koreliler gibi…

“POTANSİYEL VARDI AMA FIRSAT KAÇIRILDI”         

Ekim sayımızda yer alan bir başka özel röportajı da 59. ve 60. Hükümetler Dış Ticaret ve Gümrüklerden Sorumlu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen ile gerçekleştirdik. Tüzmen, 2002 yılında bakanlığı döneminde 2023 yılı için 500 milyar dolarlık ihracat hedefi koyduklarını belirtiyor ve “bu rakam erişebilir bir hedefti” diyor. Kürşad Tüzmen, 500 milyar dolarlık hedefin bugün 250 milyar dolara çekilerek yarıya indirildiğini de ifade ediyor. Kürşad Tüzmen’e göre, Türkiye’nin 500 milyar doları yakalayacak, hatta geçecek potansiyeli mevcuttu ancak fırsat kaçırıldı. Kürşad Tüzmen’in şu sözlerinin altını çizmek gerekiyor: “2002’de 1 dolar 1,20 TL iken ihracat yapıyorduk. Şu anda 5,70 TL civarında. Bugün aslında ihracat artışı için ideal bir döviz kuru sözkonusu. Ekonomide kısır döngüden çıkışımız ihracat sayesinde olur, başka türlü olmaz. KOBİ’lere sonuna kadar destek vermek çok önemli.”

İhracatın kitabını yazacak kadar tecrübeye sahip olan bir bürokrat, siyaset ve devlet adamı olan Kürşad Tüzmen’in sözlerine tamamen katılıyorum. Türk ekonomisinin, Türkiye’nin büyümesi yeni bir ruhla ve inançla ihracat seferberliği yaparak gerçekleşecektir. Kürşad Tüzmen’in dediği gibi, fırsat kaçırılmış olabilir, ancak bu fırsatı yeniden yakalamak mümkün. Dünyadaki bütün güçlü ekonomiler ihracatla büyüdüler. Türkiye olarak biz de buna odaklanmalıyız.

Saygılarımla…