Yazının başında hemen tarafımı belirtmek isterim. Eğitim çağında olan bir çocuğun sebep her ne olursa olsun bu temel hakkından uzaklaştırılması ve erken yaşta büyük insan muamelesi göreceği bir yerde çalıştırılmasının kabul edilemeyeceğinin kanunlarla toplum vicdanı gözetilerek güvence altına alınması gerekmektedir.
Çocuk işçi;
Uluslararası çalışma Örgütü (ILO)’ya göre çocuk işçiliği, çocukları çocukluklarını yaşamaktan alıkoyan, potansiyellerini ve saygınlıklarını eksilten, fiziksel ve zihinsel gelişimlerine zarar verici işlerde istihdam edilmesi olarak ifade edilmektedir.
Birleşmiş Milletler Uluslararası Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), çocuk işçiliğini, çocuğun yaşına ve işin türüne bağlı olarak, minimum çalışma saatini aşan ve çocuğa zararlı olan iş, olarak tanımlamıştır.
T. C. Mevzuatlarında ise çocuk işçiliği, 4857 sayılı İş Kanununun 71. maddesine dayanılarak çıkarılan Çocuk ve Genç İşçilerin Çalıştırılma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinde yapılmıştır. Bu maddeye göre; çocuk işçi, 14 yaşını bitirmiş, 15 yaşını doldurmamış ve ilköğretimini tamamlamış kişi, genç işçi de 15 yaşını tamamlamış, ancak 18 yaşını tamamlamamış kişi olarak tanımlanmaktadır. Bunun yanında, aynı maddede hafif işin tanımı yapılmış olup çocuk ve genç işçilerin, okula devam edenlerin okula devamları ile okuldaki başarılarına engel olmayacak, meslek seçimi için yapılacak hazırlıklara ya da yetkili makamlar tarafından yeterliliği kabul edilen mesleki eğitime katılmasına engel olmayacak hafif işlerde çalıştırılabileceği hükme bağlanmıştır.
2015 yılında İş Kanununun 71. maddesinde yapılan değişiklikle 14 yaşını doldurmamış çocukların bedensel, zihinsel, sosyal ve ahlaki gelişmelerine ve eğitime devam edenlerin okullarına devamına engel olmayacak sanat, kültür ve reklam faaliyetlerinde yazılı sözleşme yapmak ve her bir faaliyet için ayrı izin almak şartıyla çalıştırılabilecekleri hüküm altına alınmıştır. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda da 15 yaşını bitirmiş, ancak 18 yaşını doldurmamış kişiler genç çalışan olarak tanımlanmıştır.
Türkiye’de Çocuk İşçilik;
Türkiye’de çocuk işçi sayısı 850-900 bin civarında hesap edilmektedir. Bunların yarıya yakını, mevsimlik başkalarının tarlalarında çalışan 250-300 bin ve ailesine yardım için kendi arazilerinde çalışan 150-200 bin kadar çocuk hesap edildiğinde toplamda 400-500 bin çocuğun tarımda çalıştığı düşünülmektedir. Bu konuda kesin bir sayı bulunamamaktadır. Bunun nedeni kapsamlı bir çalışmanın yapılmasının güçlüğü olarak kabul edilebilmektedir.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’ nün Türkiye ile ilgili görüşü, durumun diğer dünya devletleriyle kıyaslandığında ortalama durumda olduğu şeklindedir. Ancak Afrika, Asya ve Güney Amerika ülkelerinde durumun kötü olduğu bilinmektedir. Ancak Türkiye’yi bu ülkelerle kıyaslanmak ne kadar doğrudur. Burada hedefi ne olarak belirlediğimiz önemlidir. Hedef çocuk işçiliğin bitirilmesi olmalıdır. Rakamların zaten yüksek olduğu bu geri kalmış ülkelerle mi ülkemizi kıyaslamalı yoksa ABD, AB ve diğer gelişmiş ülkelerin aldıkları tedbirleri örnek alıp bu seviyelere gelmeyi mi hedeflenmelidir. Mevsimlik tarım işçiliği bütüne yakın ülkelerde var olan bir durumdur. Ancak çalışanlar çocuklar olmamalıdır. Tedbirler çocukların çalıştırılmaması yönünde alınmalıdır.
Son yıllarda çocuk işçilikle mücadelede tüketicilerde daha aktif rol oynamaktadır. Tüketici günümüzde artık daha bilinçlidir. Tükettiği ürünün üretim koşullarındaki durumu da önemsemektedir. Tüketici tercihlerini umursamak zorunda kalan öncelikle uluslararası bilinirliği olan firmalar ve kendisinde sorumluluk taşıyan firmalar tarımsal üretimin herhangi bir sürecinde çocuk işçi çalıştırılan ülkelerden ürün almak istememektedir.
Konunun muhatapları açısından duruma bakacak olursak;
Mevsimlik tarım işçiliğiyle geçimini sürdüren aileler ekonomik durumu iyi olmayan, çoğunlukla çok çocuklu, ortalama 6-7 ay 3-4 farklı şehirde mevsimlik olarak çalışmak durumunda evinden uzak çocuğunu memleketinde bırakamayacak durumda olan kişilerden oluşmaktadır. Maalesef çocuklar çoğunlukla eğitimden uzak kalmaktadır. Pek çoğu tarlalarda kayıt dışı bir şekilde kendilerine uygun olmayan zorlu ortamlarda fazla mesai yaparak çalışmak zorunda kalmaktadır. Yaşam alanları geçici evler, zor koşullar, çoğunlukla çadırlar olmaktadır. Elektriğe, içme suyuna, banyoya, tuvalete erişim konusunda pek çok zorluklar yaşanmaktadırlar. İllere ve dönemlere göre farklı uygulamalar olabilmektedir ancak kalıcı bir çözüm bu insanlar için uygulanamamaktadır.
Bahçe sahiplerinden çocuk işçi çalıştırmamak için çabalayanlar olabilmektedir. Bu durumda onlarda, bazı ailelerin ve bazı işçi aracılarının (dayıbaşı) itirazlarına maruz kalabilmekteler. Bu şekilde olunca tarlalarında yeterince işçi bulamamaktalar. Birkaç duyarlı bahçe sahibinin girişimi yetersiz kalmaktadır. Bu durum için bahçe sahiplerinin hepsi bilinçlendirilmeli her bahçe sahibi ortak kararla çocuk işçi çalıştırmamalı, devlet bu noktada tüm bahçeleri, tüm işveren bahçe sahiplerini denetlemelidir.
Tarım İşçi aracılarından (dayıbaşı) çocuk işçi çalıştırılmasına karşı çıkanlar vardır. Aradan çıkan bu iyi niyetli bazı kişiler içinde çabaları sonuç verememektedir. İşçiler başka işçi aracılarıyla (dayıbaşı) çalışmak istemektedirler. Bu durumda iyi niyetli olmak ekmek kapısından oldurmaktadır. Burada iyi niyeti takdir etmek gerekir. Ancak yine devletin kendisinin veya temsilciler vasıtasıyla denetimin sağlandığı bir mekanizma oluşturması gerekmektedir. Bir örgütlü yapı ve bunun en üstte devlet tarafından denetimi sağlanmalıdır.
Eğitimciler, Akademisyenler ve diğer okumuş kesime bu konuda sorumluluk düşmektedir. Kanunlarımızda yer alan çocuk işçi çalıştırma durumunun varlığının tespit edilmesi, yetkililerin uyarılması, kamuoyunun bilgilendirilmesi, çözüme yönelik politika yapıcıların harekete geçirilmesi kişisel vicdan ve toplum refahı için gerekli bir sorumlu insan davranışı için içimizde geliştirmemiz gereken bir anlayış bir bakış olmalıdır.
Uzman Görüşleri ve Yoksulluk Sarmalı;
Uzmanlarda bu konuda sosyal yardım önerilerinde bulunmaktadırlar. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Anabilimdalı’ndan Sayın Bülent Gülçubuk, mevsimlik tarım işçisi ailelerin çocuklarının özellikle eğitimden uzak kalmamaları gerektiğini, ailenin çocuğunun eğitimi dolayısıyla maddi kaybının aileye verilmesi gerektiğini ifade etmektedir. Bunun yanında Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümünden Sayın Cem Özkan, bu koşullardaki çocukların hayallerinin sınırlı olmasından söz etmektedir. Cem hocaya göre, çocukların hayallerindeki mesleklerin sayısının arttırılması, çocukların hayallerine ulaştırılmasının sağlanması gerekmektedir. Türkiye Kalkınma Vakfı (TKV) kurucularından Sayın Altan Zeki Ünver’in özellikle yoksulluk sarmalı ya da yoksulluk kısır döngüsü tanımlarından da bahsetmek gerekmektedir. Kısaca, Eğitimsizlik eğitime ihtiyaç duyulmadığını çeker. Beslenmeden uzak yaşam psikolojinin bozulmasını gelecekten beklentinin düşmesini çeker. Parasızlık bu konuda daha çok düşünmeyi ancak geleceği göremeyip yanlış kararlar vermeyi çeker. Kısır döngü böylece devam eder. Maalesef eğitimden uzak bir çocuk, toplumdan uzaklaşabilir, bulunduğu toplumun psikolojisine uyum sağlayamayabilir, öfkeli olabilir, toplumsal değerlerden uzaklaşabilir. Ancak şu bilinmelidir ki, çocuk bunu kendisine yapmaz. Onu bu duruma getiren şartlarda payı olan, üzerine bir sorumluluk düşmüş ve yerine getirmemiş herkes bu yaradan sorumludur.
Öneriler;
Mevsimlik çocuk işçilik bitirilmelidir,
Bu durumdaki çocuklara özel eğitim olanakları sunulmalıdır,
Yaşam alanları iyileştirilmelidir. Kamu olanakları bu insanları daha fazla sunulmalıdır,
Beslenme sorunları iyileştirilmelidir,
Sosyal yardımlar arttırılmalıdır,
Bahçe sahipleri, aracılar, aileler daha çok bilinçlendirilmelidir ve denetlenmelidir,
Aileler de özel bilgilendirmelere dahil tutulmalıdırlar, mesleğe itibar kazandırılmalıdır,
Çocuk işçi çalıştırılmaması konusunda katı denetim sistemleri kurulmalıdır vb.
Sonuç;
Mevsimlik tarım işçiliği durumu ülke gelişme gösterse de gelecekte de devam edecektir. Tarımsal üretimin bazı dönemlerinde dışarıdan işgücüne her zaman gerek olacaktır. Bu durumu bilerek mümkün olan en kısa zamanda bu durumda çalışan insanların yaşam koşulları iyileştirilmelidir. Bu konuda yapılacak sosyal politikaların harcanacak her bir liranın topluma geri dönüşü kat ve kat fazla olacaktır. Gezici sağlık hizmetleri, gezici eğitim hizmetleri, geçici barınma çözümleri vb. uygulamalar elbette önemlidir. METİP gibi mevsimlik tarım işçilerine yönelik geçmişte gerçekleştirilmiş başarılı olmuş politikalar güncellenerek getirilebilir. Ancak daha kalıcı politikalara ihtiyaç vardır.
Bir insan hakkı olarak temel yaşam standartları; kalınan yer, asgari beslenme düzeyi, kanunda güvence altına alınmış asgari eğitim süresi her insan için eşittir. Kimse bu haklardan mahrum tutulamaz. Dezavantajlı görünen bu grup içinde asgari bir yaşam standardı geliştirilmelidir.
……
Covid-19 pandemisi sürecinde dezavantajlı gruplardan olan mevsimlik tarım işçileri ve çocukları için özel politikalar geliştirilmelidir ve bu politikalar pandemi sonrasında da iyileştirici şekilde devam ettirilmelidir. Bu insanların yaptıkları iş, gıda güvencesi ve gıda güvenliği açısından kritik önemdedir.
……..
Tarımda mevsimlik tarım işçileri ve çocuklarının yaşamlarını ortaya koyan Pikolo 1 – Daha iyi bir geleceğe büyümek ve Pikolo 2 – Bir yaş daha büyümek belgeselleri Tarımda mevsimlik tarım işçiliğini tüm gerçekleriyle gözler önüne serebilen başarılı bir çalışmadır. İzlenilmesini tavsiye ederim. Belgeseli hazırlayan ekibe, anlatılan projede emeği geçen tüm eğitimcilerimize ve sosyal hizmetlerde çalışan tüm personele teşekkür ederim.
Osman İnan
28.04.2020
KAYNAKLAR
AKALIN M (2017). Mevsimlik Tarım İşçilerinin Barınma Koşullarının Değerlendirilmesi: Yenice, Tarsus, Silifke Örnekleri. Sosyal Güvenlik Uzmanları Derneği Sosyal Güvence Dergisi / Yıl: 7 / Sayı: 13.
Genç Hayat Vakfı (2012). Türkiye’de Mevsimlik Tarım: Yaşam Koşulları ve Çocuk İşçiliği Gerçeği. Politika Önerileri Kitapçığı. https://genchayat.org/wp-content/uploads/2018/10/genchayatvakfi_politikaonerilerikitapcigi.pdf
GÜLÇUBUK B (2012). Tarımda Çocuk Emeği Sömürüsü ve Toplumsal Duyarlılık. Çalışma ve Toplum, 2012/2.
Hayata Destek Derneği (2016). Mevsimlik Tarımda Çocuk İşçiliği. TEMMUZ 2016 E-BÜLTEN SAYI:2 NİSAN, MAYIS, HAZİRAN. https://www.hayatadestek.org/wp-content/uploads/2019/06/e-bulten-2016-2.pdf
ILO (2020). Labour standards. https://www.ilo.org/global/standards/lang--en/index.htm
KAYA M ve ÖZGÜLNAR N (2015). Mevsimlik (Gezici/Geçici) tarım işçilerinin iki yerleşim birimindeki yaşam koşulları ve sağlık durumlarına niteliksel bakış. Araştırma Makalesi. Turk J Public Health 2015; 13(2). 115-126.
ÖZDEMİR H Ö ve KARADAVUT U (2019). Tarım işletmelerinde Çalışan mevsimlik İşçilere Yönelik Tutum ve Davranışların Analizi. International Journal of Arts & Social Studies Dergisi / Cilt 2 / Sayı 2 / 21 – 31.
SELEK ÖZ C ve BULUT E (2013). Mevsimlik Tarım İşçilerinin Türk Hukuk Sistemi İçerisindeki Yeri. T. C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı. Çalışma Dünyası Dergisi. Cilt: 1 / Sayı: 1 / Temmuz-Eylül 2013 / Sayfa: 94-111.
TBMM (2015). Mevsimlik Tarım İşçileri. Ankara: TBMM Araştırma Hizmetleri Başkanlığı. Mart 2015. https://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem24/yil01/ss.716.pdf
T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (2017). Çocuk İşçiliği ve Eğitim Öğretmen El Kitabı. Genel Yayın No:72 ISBN: 978-605-7888-00-6. https://www.ailevecalisma.gov.tr/media/19084/cocuk_isciligi_elkitabi.pdf
T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (2017). Çocuk işçiliği ile Mücadele Ulusal Programı 2017-2023. https://www.ailevecalisma.gov.tr/media/1322/cocukisciligimucadele_2017_2023_tr.pdf
TÜİK (2020). Temel İstatistik Göstergeler. http://www.tuik.gov.tr/UstMenu.do?metod=temelist Erişim Tarihi: 28.04.2020.
UNİCEF (2017). TÜRKİYE – UNICEF ÜLKE İŞBİRLİĞİ PROGRAMI 2016-2020. 2017 Yıllık Raporu Özet Metin. https://www.unicef.org/turkey/media/7341/file/UNICEF%20T%C3%9CRK%C4%B0YE%20YILLIK%20RAPORU%20-%202017.pdf