Tarımsal Politikaların Tüketiciye Yansıması Nasıldır?
Hayatı kolaylaştıran, karmaşıklıktan uzak, sürdürülebilir planlamak, buna uygun politikalar yapmak politika yapmanın temel amacı olmalıdır. Bunun yanında, yapılan politikalar sadece politika yapılan kesimi değil daha geniş bir nüfusu etkileyebilir. Tarım politikalarından yola çıkacak olursak, tarımda ilk etapta çiftçilerin gelirine etkisi varmış gibi görülen politikaların sadece tarım kesimine yönelik olmadığını şehirde yaşayan tüketicinin cebine yansıdığını görebilmekte fayda vardır. Bunun yanında, gıda güvencesi, gıda güvenliği, beslenme kaynaklı konularda tarım politikalarına bağlı olarak tüketicileri etkilemektedir.
Kalkınma ve gelişme içinde yaşadığımız toplumda mutlaka olmalıdır. Ancak hedeflenen kimseyi geri bırakmadan tüm toplumun kalkınmadan nasiplenmesidir. Kişinin refahının ya da toplumun kalkınmasının çokça yönü vardır. Ancak tüm insanların açlığını gidermesi, doğru beslenmesi, gerektiğinde yiyecek bulabilmesi, sürekli gıdaya ulaşabilmesi ve gıda konusunda şüphesinin bulunmaması en temel gelişmişlik göstergesidir. Tüketicinin ve çiftçinin birlikte huzurunun sağlandığı nokta, dengedir ve tarım politikalarının doğru yapıldığını göstermektedir.
Tarım Politikaları Tüketicilerin Hayatı Kolaylaştırabiliyor mu?
Türkiye’de haneahalkı harcamasında en büyük payı alan 3 kalem sırasıyla; konut ve kira, gıda ve alkolsüz içecekler, ulaştırmadır. Bunlar %20-25 arasında, toplamda da harcamalar içinde %60-65 pay alırlar. Diğer hanehalkı harcama giderleri; Mobilya ve ev eşyaları, lokanta ve oteller, giyim ve ayakkabı, alkollü içecek, sigara ve tütün, haberleşme, eğitim hizmetleri, sağlık vb. olarak devam etmektedir. Bunların hanehalkı harcamasındaki payı %30-35 civarıdır. Bunlar daha çok gelire bağlı olan, vazgeçilmesi mümkün olan gider kalemleridir.
Tüketicilerin harcamalarında fert başına 500 TL civarı gıda harcaması, 4 kişilik bir aile için 2000 TL’nin üzerinde bir gıda masrafından resmiyete geçmiş istatistiklerle söz edilmektedir. Burada hesaplanan rakamın belirlenmiş temel gıda kalemlerini dikkate aldığını bilmekte fayda vardır. Böyle bir hesaplamanın, resmiyetten arındırılmış doğru okuması 2500-3000 TL düzeyinde hanehalkı gıda harcamasıdır. Bu bile, yine de asgari düzeyde bir hesaplama olarak kalacaktır; protein hesabı, kalori hesabı, yaşam payı, gelişme payı hesabı yaparsak, herhalde çoğu kişi gıdaya bu parayı her ay nasıl yetiştirdiğini bilemeyecektir. Türkiye’deki gelire baktığımızda kolayca görebileceğimiz, gıda ile ilgili sorun yaşayan milyonlarca insan olduğudur… Gıdaya ulaşamayan, doğru düzgün ulaşamayan, devamlı aynı kalitede ulaşamayan…
Üretici Neden Kıymetlidir, Neden Şikayet Eder, Maliyetleri Nelerdir?
Kırsal kesimde çiftçinin maliyetlerden şikayetçi olduğunu, kendisinin yüksek maliyetlere maruz kaldığını bu yüzden aslında tüketiciye yüksek gelen fiyattan satabildiğini söylüyor. Peki tarımsal üretimde maliyeti oluşturan unsurlar neler? Bunlar sermaye, faiz, aile iş gücü ücreti, sigortası, toprak rantı, binaların yıpranma payı, makinelerin amortismanları, bitkisel üretimde tohum, gübre, ilaç, mazot, yağ, sulama, onarım, enerji ücretleri, ürün pazarlama, dağıtım, satış; hayvansal üretimde ek olarak canlı hayvan, canlı hayvan amortismanı, yem, veteriner ücretleri, kesim, sağım, vb. giderler masrafı oluşturmaktadır.
Ortalama bir üreticinin kırsaldaki üretim hariç harcaması, kentte yaşayan bir bireyden çok daha az hesap edilmektedir. Konut kirası, ulaşım, doğalgaz vb. faturalar, lokanta kültürü, sağlıklı yaşam masrafı, güvenlik masrafı vb. masraflar çok daha az olacaktır. Maliyetlerin kaynağında azaltılması, tüketiciye gelene kadarki süreçte katlanarak artmasının önüne geçilmesini sağlayacaktır. Tarım politikasına bu açıdan bakmak çok kıymetlidir. Hem tatmin edilmiş bir ücret alan çiftçilerden hem gıdaya çok daha az harcama yapan tüketicilerden bahsetmekteyiz.
‘’Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür.’’ M. Kemal Atatürk
Atatürk’ün bu sözüne bir Ziraat Mühendisi olarak çok yerde algıda seçici davrandım, kulak kabarttım. Geçtiğimiz günlerde Sayın Tanfer Dinler’ in bu söze yaptığı yorumu dikkatle dinledim. Atatürk’ün sözündeki inceliğe tekrar hayran kaldım. Tanfer hoca, konuşmasında, köylünün ‘kırda yaşayan kişi’, bir sosyolojik tanım olduğunu, Atatürk’ün övgü gösterdiği kişilerin üretim yapan köyde yaşayan kişiler olduğunu vurgulamış dedi, katılmamak mümkün değil.
Bugün köyde kalıp üretim yapmak çok kıymetlidir. Sinemanın, edebiyatın, eğitim sisteminin, kültürün getirdiği yerde, köyden uzaklaşmak maalesef kişiye bir gelişmişlik ölçütü olarak dayatılmaktadır. Genç çiftçiler, asgari ücrete razı olmaya şehirlere akın etmektedirler. Son neferler, bir önceki yazımda da değindim, yaşlılarımız üretime devam ederek sorumlu insanların gözünde büyüyerek daha saygın bir konuma gelmektedirler. Öncelikle üretmek, toprağı ekmek, bu konuda tarlada çalışmak saygın görülmelidir. Toplumun çiftçiliği saygın görmesini sağlayan yine bu konuda çalışanlar olacaktır. Yeri gelmişken üretici çiftçi gençlerimizi, mühendislerimizi, akademisyenlerimizi, tarım ve kırsal kalkınma konusunda umudu olan vakit, emek, sabır, para harcayan herkesi kararlılıklarından dolayı kutlarım.
Üretim Maliyetlerin Neden Düşürülmeli, Kısaca Maliyetler Nasıl Düşürülebilir?
Sermaye konusunu özellikle vurgulamak istedim. Sermaye konusunda, üreticinin bir sonraki yıl üretime devam edebilmek için gereken parayı bulmakta dahi sorunlar yaşadığı bir gerçektir. Tamamen tarıma odaklı, bu konuda uzmanlaşmış, tarımsal üretimi iyi bilen kişilerden oluşan, üreticiye ödeme kolaylığı sağlayan, siyasi çekişmelerden uzak bir tarım bankası kurulmasında fayda vardır. Bu çiftçinin sermaye ihtiyacını ve maruz kaldığı faiz sorununun önemli bir bölümünü çözecektir. ( -Var olan kurumlarla bu iş devam ettirilemez mi? –Şimdiye kadar ne kadar devam ettirildiyse o kadar devam ettirilir. Çözüm isteyen daha iyi kararlar almalıdır.)
Aile işgücü ücreti asgari ücret düzeyinde hesap edilmelidir. Ailenin karı şehre gitmesini engelleyecek düzeyde olmalıdır. Şehirde kimse hemen gelin burada iş var diyemiyor. Büyümenin bir noktası var. Kişiyi üretimde tutacak bir fiyatla ürününü satmasının önü açılmalıdır. Sigortalılık koşulları iyileştirilmelidir. Sosyal yardımlardan yararlanması gerekiyorsa ulaştırılmalıdır. Eğitim, sağlık, barınma, güvenlik, enerji vb. sosyal ihtiyaçları yerinde, kırsalda karşılanmalıdır. Daha güçlü, kendine yeten köyler kurulmalıdır.
Toprağının yapısı, kalitesi, değeri korunmalıdır. Devlet, adil kiralamalar yoluyla, gerçekten üretmek isteyen yerlere kendisine ait mülkleri kiralamak suretiyle üretimi arttırmaya çabalamalıdır. Memur, Teknisyen ve Mühendisleriyle gerçekleştireceği tarımsal yayım faaliyetleriyle üreticinin bilgisini arttırmalı, toprağından en iyi şekilde yararlanmasını sağlamalıdır. Bankamatik önünde gezen değil ofise gelen, ofiste oturan değil sahada çalışan, sözde değil özde mühendis, mühendis sayısına oranla daha çok teknisyenle kırsalda çalışmak gerekmektedir. Personel sözleşmeli değil, kadrolu çalıştırılmalıdır, iş güvencesi olmalıdır.
Kırsal alanlarda yapılacak ahır, ağıl, kümes vb. kalıcı yapılarda, makine ekipman alınlarında uygun projelere daha yüksek oranda ve miktarda parasal destek verilmelidir. Kırsal alanda destek yetkinliği olanlara, yeterliliği olanlara, kalıcı yatırımlara, projelere, yöreye katkı sağlayan işlere, genç çiftçilere verilmelidir. İthalatı yapılan bütün ürünlerde iç piyasa desteklenmelidir.
Tohum, gübre, ilaç, yem konusu, yöreye uygun canlı hayvan üretimin aksamaması için bir kurala bağlanarak sübvanse edilmelidir. Çiftçiye AB, ABD ve gelişmiş ülkelerdeki uygulamalar örnek alınarak ucuz mazot verilmelidir.
Çiftçi örgütlenmesi desteklenmeli, kooperatifleşmenin önü açılmalı, kooperatiflerin çiftçinin sesi olmasının önü açılmalı, yöneticilerin işini yapmaları partilerden uzak olmaları sağlanmalıdır. Devlet-çiftçi koordinasyonu mühimdir. Sorun dinamik bir şey sürekli bir yenisi çıkar, yeter ki sorunu görebilen politika yapıcılar üretimin içinde olsun ve ivedilikle çözüm bulsunlar. Stokçuları, tekelleri, imtiyaz sahiplerini, tarımdan el çektirecek olan yine çiftçi dayanışmasıdır. Kooperatifleşme tarımsal yayım, teknoloji kullanımı, ürün pazarlama vb. tüm tarımsal konularda çiftçiyi tüketiciyle buluşturabilecek bir sistem olarak önü açılmalıdır. Çiftçinin malını satacağının garantisi olmalıdır, malı kayıplara karşı sigortalı olmalıdır.
Sonuç;
Konu çok genişti. Başlığa bağlı kalmaya çalıştım. Gıda harcamalarının yerinde tarlada çözülmesi gerektiğinden bunun için neler yapılabileceğinden kısaca bahsettim. Her bir paragraf bir makale konusudur, değinemediğim üzerinde konuşulacak çok konu vardır. Bu kısa yazıda umarım bir fikriniz olmuştur, sizleri düşünmeye, araştırmaya, okumaya, uygulamaya yöneltebilmek bu yazının amacıdır. İyi çalışmalar.